Trabzon’u geçen hafta Konya karşısında izleyenler zaten bu sezonu ne kadar yüksek bir viteste açtıklarını, neyi iyi yapıp neyi yapamadıklarını aşağı yukarı biliyorlardı. Konya karşısında dönen topların neredeyse hepsini toplamışlardı, Kucka dün maçın hemen başında bir tane daha toplayıp Burak’a golü attırdı. Pereira geçen hafta iki taç atışıyla pozisyon yaratmıştı, dün de ilk gol onun tacıyla geldi. Topla çok fazla oynamadılar, çok sayıda set hücumu geliştiremediler, ama az pas-direkt hücumla sayıya gitmeyi biliyorlar.
Aykut Kocaman’ın hem kompakt oynayan, hem de verdiği açıkları faul yaparak durduran rakibine karşı tutkulu-coşkulu oyun anlayışı saygıdeğer. Ancak oyuncu seçimleri çok tartışılır. Matuidi iki gün önce Juventus’a imza attı, 24 saat sonra ligde oynadı. Futbolcu eski takımından oynayarak geliyorsa, hazırsa, sizin de ihtiyacınız varsa gelenekçi düşünceyle onu bekletmek manasız. Isla ancak takıma katılıyor, Soldado ve Giuliano kulübede başlıyorlar. Ve bu arada şaşkın Şener’le Vardar’a, isteksiz-ruhsuz Van Persie’yle Trabzon karşısına çıkıyor Fenerbahçe. Kocaman maç öncesi “birbirini tanıyan oyuncuları tercih ettiğini” söylüyor. Sanırım futbolda tanış olmak kadar önemli başka faktörler de var: Kalite gibi. Ruh gibi.
Son söz Ali Palabıyık’a… 14 dakikada 10, tek devrede tam 22 faul vardı dün gece. Ve ilk yarı tek kartla bitti. Bu kadar faul düdüğü çalıyorsa kartlar neden çıkmıyor bu ülkede Allah aşkına? Bero 86’da ancak 6’ncı faulünde sarı kart gördü dün. Enteresan gerçekten.
Maçın adamı: Alper Potuk
Alper’le probleminin ne olduğunu anlamadığım Fatih Terim görevden ayrıldığına göre, sanırım Lucescu döneminde milli takıma girecektir. Milli formayı hak ediyor.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS