Futbol tarihinin 24 takımlı ilk Avrupa Şampiyonası’nın katılımcıları belli oldu bu hafta. Sırada 12 Aralık’taki kura ve yaşlı kıtanın yarısını saracak seyahat heyecanı var. Ne yazık ki terörün korkunç yüzü bu heyecanı biraz gölgeledi, ama Fransa geri adım atmayarak doğru bir strateji izliyor. Zira atılacak geri adım, âdi terör örgütünü siyaseten tanımak ve bir bakıma hedeflerine ulaştırmak sayılacaktı.
Yalnız Avrupa’nın 11 Eylül’ünü de olmamış kabul etmek, yok saymak mümkün değil tabii ki. Fransa, 70 küsür yıl sonra ilk kez bir olağanüstü hal ilanı ile karşı karşıya. Bu olağanüstü hal uygulamasının üç aya uzatılması da söz konusu. En son 2. Dünya Savaşı’nda bu durumla karşılaşan Fransızlar’ın hadiseyi 3. Dünya Savaşı olarak algılaması da doğal. Tabiatıyla, 10 Haziran-10 Temmuz arası spor turistlerini zorlu ve yıpratıcı güvenlik engelleri karşılayacak Fransa’da. Havaalanlarında kontroller aşırılaşacak, stat çevreleri abartılı biçimde korunacak. Şüphesiz anlıyoruz bu hassasiyeti. Lâkin berbat bir terör örgütünün masum yüz binlerce sporseverin hayatını mahvetmemesi için bazı önlemler alınabilir bence önden.
Bu önlemlerin birincisi, kuzey-güney yönünde oldukça geniş bir ülke olan Fransa’da sporseverlerin seyahat yükünü azaltmak kesinlikle. Şu günkü koşullarda, 12 Aralık kurasında B1 spotuna yerleşecek bir ülkenin ilk maçı en güneyde, Marsilya’da. Aynı ülke 4 gün sonra Fransa’nın en kuzeyine, Lens’a seyahat edecek ikinci maç için. Yaklaşık 1000 kilometrelik bir mesafe bu. Gruptaki son maç içinse yine 600-700 kilometre güneye, St.Etienne’e yönelecek bu takım. Eğer gruptan birinci olarak çıkar ve kazanmaya devam ederlerse St.Etienne’den sonraki rotaları da Paris, Lille, Lyon ve St.Denis olarak gözüküyor bu ekibin. Gerçi grup aşamasında elenseler dahi, 9 gün içinde Marsilya-Lens-St.Etienne rotasını takip etmek bence çılgınca. Gruplar pekala ülkeyi üç bölgeye ayırarak coğrafi olarak dağıtılabilirdi bence.
Mesela A grubunun kuzeyde Lens ve Lille’de, B grubunun güneyde Marsilya, Nice ve Toulouse’da oynanması gibi… Böyle bir coğrafi yerleştirme, sadece takımları ve futbolcuları değil, binbir güvenlik sorunuyla karşılaşacak sporseverleri de rahatlatırdı muhakkak. Hatta güvenlik endişesiyle milyonlarca euroluk önlemler almak zorunda kalacak Fransızlar’ı da. Bence böyle bir düzenleme için hâlâ vakit var.
Turnuva öncesi atılabilecek bir başka önemli adım da, UEFA’nın respect (saygı) kampanyasını, İslamofobi üstüne yoğunlaştırması. Bir dini, terörle özdeşleştirmenin üstüne gitmek, karşısında durmak. Bunun için de Fransa’nın müslüman yıldızları Ribery, Sakho, Sagna gibilerinden yardım istemek. Çünkü Haziran-Temmuz’da statlarda olduğu kadar sokakta da huzura ihtiyacı var Fransa’nın. Bu huzuru sağlamak için de 8 ay öncesinden doğru adımları atmak gerek.
**********
Çağlar ve Kaan
A Milli Takımımızın Katar-Yunanistan maçları kadroları eleştirildi ama bence Terim’in stratejisi doğru. Euro 2016’ya henüz 8 ay var ve Kasım’da oynanan özel maçlarda şüphesiz ki turnuva 11’leri şimdiden belli olmayacak! Bu 8 ayda oyuncuların form durumları değişecek, sağlık durumları değişecek, gelişen de olacak, düşen de… O yüzden milli havuzu 30 oyuncuyla sınırlamak yerine mümkünse 40’a-45’e çıkarıp, Mayıs’taki seçeneklerini artırmak istiyor herkes. Löw de bunu istiyor, Deschamps da, Terim de haklı olarak.
Terim bu kadroya Atınç’ı, Emre Çolak’ı, Çağlar’ı ya da Kaan’ı seçerek bu çocuklara da “hazır olun” mesajı verdi doğal olarak. Belki hepsi olacaklar Fransa’da, belki hiçbiri. Ama Mayıs’a kadar hepsi turnuvaya gidebilmek için daha fazla çalışacaklar, Fatih Hoca’nın elinde de daha fazla opsiyon olacak doğal olarak.
Ben özellikle Yunanistan maçı öncesi kadroya dahil edilen Çağlar ve Kaan tercihlerine çok sevindim. Altınordulu Çağlar, başkanı Seyit Mehmet Özkan’a göre Türkiye’nin en iyi stoperi. Ve ikinci lig oyuncularına da önemli bir umut. İyiyseniz sizi Adana’da da, Selçuk’ta da fark edecek birileri bulunur elbet.
Kaan’sa Keller ve Di Matteo dönemlerinde Schalke’de ilk 11’de sıkça şans bulan bir genç yetenek. Stoper, sağ bek ve ön libero mevkilerinde oynadı. Bundesliga’da ve Şampiyonlar Ligi’nde çok kritik maçlara 11’de çıktı. Sadece 21 yaşında olduğuna bakmayın, gayet tecrübeli bir oyuncu. Onun da artık A milli takımda kalıcı olma ihtimali heyecan verici kesinlikle.
Bu tatsız haftanın belki de tek tesellisi bu gençler sanırım…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS