4 büyükler içinde hocasını değiştirmeyen tek takım Beşiktaş. Zaten 2 ay önce çifte kupa kaldırdıkları için, bu ligin en iyisi oldukları da fazlasıyla tescillenmiş. Dolayısıyla açık ara lige en hazır takım olmaları gerekiyor kâğıt üzerinde… Ama değiller. Denizli, sanki kurulu düzenle lüzumundan fazla oynamış. Tamam, geri altılıdan 4’ü yeni adamlar, ama eskilerden Ernst de yeniler kadar şaşkın. Cisse ile olan harika uyumlarını henüz memur Fink’le sağlayamamışlar. Bir de geçen sezonu ve hazırlık dönemini 4-3-3’le geçirmiş oyuncular, yılın ilk resmi maçına 4-4-2 düzeninde çıkmış… Garip.
İkinci devre alışık oldukları 4-3-3’e dönüyorlar, ama “rakamlar ve düzenler üstü adam” Yusuf’tan feragat ederek… Hayatının en istekli, en akıllı ilk yarılarından birini oynamış, rakibin solunu felç etmiş Yusuf çıkınca da inisiyatif sarı-lacivertlilere geçiyor. Zaten Daum’un oyunu inisiyatif almaya dayalı. Geriden topla çıkmak istiyorlar, stoperinin (Bilica’nın) ayağına top yakışıyor, sağ beki Gökhan’ın, sol açığı Santos’un, merkez oyuncusu Emre’nin, hepsinin ayağına top yakışıyor. O zaman geriden topla çıkma planı, kendi yarı sahanda top geveleme biçiminde değil, gerçekten dikine ileri gitme biçiminde tezahür ediyor. Forvet Güiza da çok formda olunca, olgun ataklar geliştirip rakibin gardını yavaş yavaş düşürebiliyorsun. Skor da geliyor haliyle…
* * *
Bu arada son bir not: 30’uncu dakikaydı sanırım. Beşiktaş’ın hücum yönüne göre sağ çizgiye paralel Ernst’e doğru bir top atıldı. Ernst ofsayt pozisyonundaydı, ama arkasından gelen Yusuf ofsaytta değildi. Hakem Yıldırım’ın topa henüz hiç kimse değmemişken düdük çalıp oyunu durdurması çok enteresan geldi bana. Mevzu burada bir takımın haksızlığa uğraması filan değil, zaten gol pozisyonu denebilecek kadar olgunlaşmış bir hücum da değildi. Ama şunu söyleyebiliriz: FIFA’nın eğitimlerinde yenilenen ofsayt kuralıyla ilgili ders olarak gösterebileceği bir pozisyonumuz var artık!
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS