Eto’o, Cumartesi gecesi Zaragoza’da maruz kaldığı insanlık dışı tacizlere karşılık yaptığı Martin Luther King ve Rosa Parks’vari tarihi jestle, haftanın en güzel siyahıydı. Maçın beyaz hakemi Victor Torres de, onu sahada tutmak için verdiği mücadele ile güzelliğin ırka tâbi olmadığını ispatladı
1996’nın puslu bir sonbahar günü inmiş, küçük Samuel, Madrid’e… Henüz 15 yaşında, içi kıpır kıpır, pasaport işlemlerini tamamlayıp hava alanından çıkmış, ama onu bekleyen hiç kimsenin olmadığını fark etmiş hüzünle… Koskoca Real Madrid, Afrika’dan transfer ettiği bir oyuncuyu karşılamayacak değil ya, mutlaka bir problem olmalı diye düşünmüş tabii… İspanyolca da bilmediği için, ilk karşılaştığı siyah adama yaklaşmış usulca ve anlatmış derdini. Koca adam, yanlış hava alanına inen Samuel’i tutmuş kolundan, ve kendi aracıyla teslim etmiş Real Madrid’in tesislerine. O iyiliksever adamın kim olduğunu bugün, Samuel Eto’o da dahil hiç kimse bilmiyor. Eto’o, yıllarca aramış kahramanını Madrid sokaklarında, ama bulup da bir kuru teşekkür edememenin burukluğunu yaşıyor hâlâ. Üzülme Eto’o, Cumartesi gecesi sen sahayı terk etme cesaretini gösterirken, televizyon karşısında yüreği kabaran en güzel siyah adamlardan biri de oydu muhtemelen, ve en güzel teşekkürdü ona bu tarihi hareketin…
Yalnızca iki yıl sonra, 1998’de Fransa’daki Dünya Kupası’nın en genç oyuncusuydu Samuel Eto’o. Üstelik de buradaki ilk maçını ırkçılık probleminin en yoğun yaşandığı dünya devlerinden birine, İtalya’ya karşı oynadı. 6 yıl sürdü Real Madrid’le kontratı, ama sadece ve sadece 3 maça ilk onbirde çıktı beyaz formayla, siyah adam…
Ülkesini 2000’de kıta ve olimpiyat şampiyonluğuna, 2002’de de Afrika Kupası’na taşımasına rağmen bir türlü giremedi Florentino Perez’in gözüne ve dünyanın belki de en uzun kiralık periyotlarından birini geçirdi Mallorca’da dört buçuk yıl… Ama takvimler Temmuz 2004’ü gösterdiğinde değişti Eto’o’nun kaderi ve Real Madrid’in üç yabancı kontenjanı dolu olduğu için tuttu Barcelona’nın yolunu…
Barcelona, 2004-2005’i siyahi bir teknik adam, Rijkaard’ın yönetimi; siyahi bir lider, Ronaldinho’nun organizasyonu ve siyahi bir forvet, Eto’o’nun 24 golüyle Real Madrid’in önünde şampiyon tamamladı. 2005 FIFA yılın futbolcusu ödülüne de aday gösterilen 3 futbolcudan ikisiydi Ronaldinho ve Eto’o…
Yeni sezona da fırtına gibi girdiler futbolun gülümseyen yüzleri, ve Şampiyonlar Ligi’nde Chelsea’yi deplasmanda yenip Avrupa’nın en büyüğü olacakları sinyallerini de verdiler Çarşamba gecesi… Ama bu siyah sinyaller, rahatsız etti büyük bir hızla kirlenen bir kısım beyazları ve yerleştiler Zaragoza’da koltuklarına içlerindeki siyahı göstermek için…
Yeryüzünün en güzel siyahı Eto’o, Cumartesi gecesi tarihi bir ders verdi bu karanlık zihinlere. Ama gecenin en güzel görüntüsünü, ona en büyük desteği veren hakem Victor Esquinas Torres oluşturdu. Maruz kaldığı tacizlerden bunalan ve “artık buraya kadar” diyen Eto’o’yu durdurdu Torres, sahanın ortasında güçlükle. Ve bütün kalbiyle iknaya çalıştı evladı yaşındaki genç siyah adamı. Eto’o ikna olup sahada kaldığında ise şüphesiz en çok sevinenlerden biri oydu. Skoru, kartları, futbolu, her şeyi unutmuştu o anda Torres. Çünkü o da insandı önce, sen gibi, ben gibi, Eto’o gibi, Zoro gibi…
Öyle ya, bir de futbolun maskeli kahramanı Marco Andre Zoro var, hayatından bezen.. Aralık’ta Messina, Tuscany’de Siena’ya konuk olmuş, Zoro topla her buluştuğunda protestolara maruz kalmıştı orada. Genç Fildişiliye tacizlerle ilgili düşüncesi sorulduğunda, oyuncunun sağlıklı cevabından, futbola hâlâ nasıl devam edebildiği de anlaşılıyor: “Problem tribünde değil, mentalitede.. İnsanlar cahil ve ince düşünceden çok uzaklar. İnsanların renginin aleyhine bağırmak, sahaya yabancı madde atmaktan daha vahşi ve daha kırıcı bir davranış. Öyleyse cezası da o ölçüde verilmeli. Lazio taraftarı kendi oyuncusu Manfredini (Fildişi asıllı) aleyhine de bağırıyor. Takımının iyiliğini isteyen taraftar, kendi oyuncusu aleyhine tezahürat yapar mı? Bu sığ insanlar, hapisle cezalandırılmalı, başka çaresi yok”
Bu iş zor, yonca…
Bu iş zor, çok zor yonca…
Bizler istemeyince
En çok bağıran en doğru sayılır
İnsanlar işitmeyince…
http://www.milliyet.com.tr/2006/02/28/spor/spo09.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS