10 Ekim 2010, teröristbaşının Suriye’den çıkarılışının 12’nci yıldönümüydü. Şırnak’ın Cizre ilçesinde bu hadiseyi protesto etmek için bir araya gelen (pardon, ne olduğunu bile bilmedikleri, duymadıkları, görmedikleri bir hadise için bir araya getirilen) 10-12 yaş arası çocuklar, ellerinde taşlarla polis barikatına doğru ilerlerken birden duraksadılar. Çünkü karşılarındaki polisler, onlara bu kez biber gazıyla değil, plastik top çuvallarıyla karşılık veriyordu.
Polisler çocuklara doğru topları attıkça, çocuklar polislere doğru koşmaya başladılar. Ellerinden taşları bıraktılar, çünkü hepsi o bir buçuk liralık plastik toplara hasrettiler. Taşları unuttular, canları istediği gibi, rüyalarında gördükleri gibi, hayalini kurdukları gibi plastik toplarla oynadılar sokakta… Sonra da dağıldılar evlerine akşam olunca, yorulunca, diğer bütün yaşıtlarının yaptığı gibi…
O çocukların Elazığlı ağabeyleri Süper Lig’deler şimdi. Mayıs’tan beri Fernandes’i, Alex’i, Selçuk’u canlı izleme hayaliyle yanıp tutuşuyorlar muhtemelen. Ama bir stat problemi nedeniyle Elazığspor iç saha maçlarını İzmir’de oynuyor bu sıralar…
Elazığ Teknik Direktörü Uygun, ligin ilk maçından sonra müsabakalarını Erzurum’da oynamak istediklerini dile getirmişti Lig TV mikrofonlarına. Ama ne olduysa oldu, Elazığlılar, Kasımpaşa maçını da İzmir’de oynadı bu hafta…
Kusura bakmayın ama, bir futbol eğlencesini bile hak ettiği halde doğuya götürmekten acizsek, doğudaki çocukların doğru hayal kurmasını beklemek biraz hayalcilik oluyor artık.
O zaman o çocuklara top yerine taş hayali kurdukları için kızmasın kelli felli büyükleri.
Top mu götürdünüz ki doğuya, top düşlesin bu çocuklar…
Taş vardı. Onu düşlediler çaresiz.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS