Arsenal menajeri Wenger, yoğun maç trafiğini dikkate alarak 9 Ocak’ta Liverpool’la oynanan Lig Kupası maçında neredeyse bütün as oyuncularını dinlendirdi. Bir tek Fabregas hariç… Üstelik takımın en yorgunu da oydu, zira 5 ayda 33 müsabakaya çıkmıştı Arsenal formasıyla. Maç öncesinde basın mensupları Fabregas’a, onun neden hiç dinlendirilmediğini, bundan rahatsız olup olmadığını sorduklarında, henüz 19’undaki genç adamın verdiği cevap dikkat çekiciydi: “Futbolu çok seviyorum ve çok eğleniyorum. Kim bu kadar eğlenceli bir oyunun içinde olmak varken, kenardan izlemeyi tercih eder ki?..
Shaq ve Okur
Hido da, Memo da zaman zaman ilk 5 oynuyorlardı, ama bir Türk, hiç sakatı olmayan bir NBA takımının ilk beşinde düzenli yer bulduğunda göğsümün kabardığını hissettim ilk olarak… Çünkü o platformda esas olan, oyuna başlamaktı…
Sonra bir gün Mehmet, bir NBA takımının ilk şut tercihi olduğunda bir kat daha arttı gururum… Çünkü bu, kolay kolay Avrupalılara teslim edilen bir imtiyaz değildi NBA’de…
All Star heyecanı başkaydı tabii… O maçta Mehmet’ten beklediğimiz 20-25 dakika alıp 15 sayı atması değildi, eğlenmesiydi sadece. Okur’un dip çizgiden attığı basket yerimden kaldırmadı beni, Shaquille’le karşı karşıya yaptıkları esprilerdi esas güldüren… Sadık bir spor izleyicisi olduğumu düşünürüm, Plushenko’dan beri beni en çok eğlendiren andı, Mehmet’in All Star’da eğlendiğini gördüğüm an…
Eto’o eğlenmediğinde
Çarşamba gecesi Barcelona Liverpool’a önemli bir maç kaybetti evet… Belki bu yılın Şampiyonlar Ligi Kupası’na, hatta dolaylı olarak lig kupasına da mâl olabilecek bir maç kaybetti… Bunlar telafi edilebilir. Ama Barcelona’nın daha büyük kaybı, telafi edilmesi zor olanı, birlikte oyun oynamaktan aldıkları zevkti. Çarşamba gecesi yüzü gülmüyordu hiçbir Barçalının… Yedikleri gollerden sonra Barçalıların son üç yılda ilk kez birbirini suçladığını gördüm ben… Ve bu huzursuzluğun müsebbibi, belki de son üç sezon takımı en çok eğlendiren adam, Eto’o oldu… Bir gün Eto’o eğlenmediğinde, Ronaldinho eğlenmediğinde Barcelona’nın ne kadar sıkıntıya girdiğini gördük Nou Camp’ta…
Peki bir tek Eto’o eğlenmezse koskoca Barcelona zarar görür de, Alex eğlenmediğinde Fenerbahçe yıpranmaz mı? Alex’in de yüzü pek gülmüyor artık… Hem Alex, hem de Fenerbahçe, bu mutsuzluk atmosferinden daha az yarayla çıkmak için hızlı karar vermek zorundalar. Ya Fenerbahçe Alex’le devam edeceğini açıklayacak, ya da o, seneye Cruzeiro’da (veya her neresi ise) futbol oynayacağını…
Henrik Larsson’un geçtiğimiz yıl daha Ocak’ta, bir sonraki sezon ülkesine döneceğini açıkladığını ve Barcelona’dan ayrılacağı güne kadar kulübeden gelip takıma ne kadar katkı yaptığını hatırlarsınız… Barça’nın Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldu Larsson, gideceğini bile bile… Fransız Perez de Galatasaray’dan ayrılacağı günleri sayarken çok katkı yapmıştı şampiyonluğa. Gidecekse bile, Alex’e de, Larsson gibi, Perez gibi gitmek yakışır. Islıklanarak değil, alkışlanarak…
http://www.milliyet.com.tr/2007/02/25/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS