Antalya’da dün gece belki iyi bir futbol oynanmadı ama bunun için oyuncuları suçlamak da mümkün değil. Dün Real’le Barcelona’yı Mardan Stadı’na getirseniz, önce filelerin onarılması için maçı geç başlatsanız, sonra ikide bir sahaya atılan ekstra toplar nedeniyle oyunu durdursanız, 10 dakika sonra da aniden stat ışıklarının seviyesi düşse oyuncular herhalde afallarlar. Oyun biraz hareketlenmişken su molasıyla bir kez daha tempoyu düşürseniz, bir süre sonra da elektriklerin tamamen gitmesiyle takımları yarım saat sahada mahsur bıraksanız, orada Messi’yle Ronaldo bile olsa performansları düşer!
Düştü de zaten… İlk lig maçında daha hareketli olmasını beklediğimiz Jaja’nın temposu umulandan düşüktü ama kalitesiyle, topla münasebetiyle Güneş’in ön tarafta istediği pas oyununa yatkın bir adam olduğunun sinyallerini verdi. Bu sinyallerin dün gol üretimine dönüşmemesinin iki ana nedeni var: Birincisi Proment’in düzenli faullerini Jaja saydı, elleriyle işaret etti ama Göçek sayamadı. İkincisi de Jaja Metalist’teyken önünde oynayan Deviç’le çok iyi bir iletişimi vardı, buradaysa sadece kendi istatistikleriyle ilgilenen bir santrforla oynamak zorunda kaldı.
Antalya’nın öndeki üçlüsü Necati-Serge ve Tita daha paylaşımcılardı ama bu tarafta da ulusal takımın büyük kozu Onur (kornerler hariç) onlara pek umut vermedi. Tita’nın (Sivas maçında da attığı) şut kornerleri belli ki Trabzon teknik ekibi izlememiş, Onur’un maç boyunca zorlandığı tek konu bu oldu.
Schuster Belediye’nin kontra ataklarından habersiz… Rijkaard Ceyhun Eriş’ten, Güneş Tita’nın kornerlerinden habersiz… Biz futbol maçlarının hafta içi idmanlarda kurgulandığını, hafta sonu yeşil zeminde sahnelendiğini zannediyoruz; ama galiba Türkiye’de hafta içi kurgu çalışmalarına pek rağbet edilmiyor. Maçlar da böyle doğaçlama planlarla oynanınca, ortaya her türlü garip sonuç çıkabiliyor.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS