Beşiktaş ligin en oturmuş takımı, şampiyonluğun bir kez daha güçlü adayı. Artık aşmaları gereken problemse, Brugge, Lizbon ve Kiev benzeri bir travmayı bir daha yaşamamak. Onun için kırılma anlarında sakin kalan, dizleri titremeyen transferlere yönelmeliler. Bantsız kaptan Pepe, tam da böyle bir oyuncu.
Pepe deyince herkesin aklına özellikle 2009-2012 arasındaki çılgın ve hırçın dönemi geliyor, biliyorum. Getafe’li Casquero yerde yatarken attığı acımasız tekmeler, Albin’e salladığı yumruk hâlâ gözümüzün önünde. Ama sanırım çok az kişi, o maçtan sonra Pepe’siz Real Madrid’in dağıldığını, 6 haftada 5 kez kaybedip şampiyonluk yarışından koptuğunu hatırlıyor.
O olaydan sonra Pepe’nin de 10 maç ceza almasına, futbolu bırakmayı düşündüğünü deklare etmesine rağmen hemen toparlandığını söylemek güç: 2011 baharında El Clasico’lara da damgayı sert faulleriyle vurmuştu Pepe. Ancak sonrası biraz farklı. Özellikle o sıralar 19 yaşında olan Varane’a formayı kaptırdıktan sonra toparlanma sürecine giren, sadece kaba kuvvetle değil aklıyla oynamaya başlayan bir Pepe görüyoruz 2013’ten sonra. Son kırmızı kartının üstünden 6 yıl geçmiş, sarı kart sayısı da her sezon tek hanede kalmış bir Pepe. Bu sayede Varane’dan formayı geri alıyor, sorunlu Mourinho dönemini atlatıyor. Özellikle Ancelotti’nin ona itibarını iade etmesinden sonra bir büyük maç silahına dönüşüyor hatta.
Evet Pepe, 34 yaşında. Evet, muhtemelen kariyerindeki son kontratını yaptı. Ama Beşiktaş’ın da şu anda ihtiyacı olan stoper tipi bu galiba… Bu takımın Aybaba ve Biliç dönemlerinde bir sonunu getirememe sorunu vardı. Onu halletmiş gözüküyorlar, artık 2-0’lardan maç vermiyorlar. Ama bu kez de işler kötü gittiğinde çözülme hastalığı nüksediyor: Benfica karşısında maçın bir anda 3-0’a gelmesi, Kiev’de 2-0’dan sonra ne olduğunun anlaşılamaması gibi. Oysa Avrupa’da finaller hedefliyorsanız 10 kişi kalsanız dahi sakin kalabilmeyi becermelisiniz. Pepe, bu anlamda katkı yapabilecek bir isim. Büyük maçlarda konsantrasyon haznesini sonuna kadar dolduruyor, başka oynuyor. Stoper pozisyonunda oynamasına rağmen gol tarihçesinde Euro 2008, Euro 2012 ve Konfederasyonlar Kupası 2017 var. Barcelona, Atletico Madrid, Valencia, Sevilla, Bayern, Liverpool, Dortmund var. Eğer Pepe, 34 yaşındaki haliyle bile Beşiktaş’ın Brugge, Sporting ve Lyon maçlarında sahada olsaydı, siyah-beyazlıların Avrupa kupaları öyküleri farklı gelişebilirdi sanki.
****************
Oyunu en ileride kuran takım
Beşiktaş, topu seviyor, geçen sezon Başakşehir’den maç başına ortalama 150 kez fazla oynamışlar meşin yuvarlakla. Savunmayı önde kuruyorlar, Beşiktaş’ın ortalama pozisyonu 52’nci metreyken, Başakşehir’in 49’uncu metre. Savunmayı önde kurunca, doğal olarak en büyük sıkıntıyı kaybettikleri toplarda yaşıyorlar. Bu anlamda Fabri, büyük nimet. Çünkü kalesine yapışmıyor, topun sekebileceği bölgeleri kolluyor. Pepe de sezgileri güçlü bir oyuncu. Mourinho onu Barcelona maçlarında ön libero kullanınca şaşırmıştık, oysa Queiroz da Dünya Kupası’nda İspanya ve Brezilya’ya karşı onu aynı pozisyonda oynattı. İki dünya devinin Portekiz’e 180 dakikada tek bir gol atabilmesinin altındaki sebep Pepe’nin sezgileriydi belki de. Eğer Beşiktaş bir stoper alabilirse, bir ön libero transferi de yapmış olur. Çünkü Atiba’nın sakatlık/ceza gibi sorunlar yaşadığı dönemlerde, Güneş pekala Pepe’yi de ön liberoda kullanabilir.
************************
Mitrovic-Vida meselesi
Beşiktaş’ın üç cephede devam edebilmesi için 3 transfere ihtiyacı var: Stoper, kanat hücumcusu ve santrafor… Stoper Vida için 4-5 milyonluk bonservis haberleri doğruysa, ben bu transferi mantıklı buluyorum. Vida, Mitrovic’le aynı menajerin oyuncusu. Ve korkarım ki Beşiktaş Vida’yı almak isterken bir menajer önerisine kurban gidip Mitrovic’i transfer etti. O satıcı her kimse, Mitrovic’ten görülen zararı, Vida ile telafi etmeli. Üstelik bence Vida, 6 ay sonra kontratı bittiğinde pekâlâ başka rotalara yelken açabilir. 28 yaşında, bonservisi elinde, bir numaralı Hırvat stoperi İngiltere’de, İtalya’da görmemiz hiç sürpriz olmaz o zaman.
***********************
Çin seyahati başarılı
Futbolumuzun en büyük problemi, verimsizlik, 5 kuruşa aldığımız oyuncuyu 1 kuruşa bile satamamamız. Bu noktada Asya pazarı, Türk futbolu için olağanüstü bir fırsat. Demba Ba, Ersan, Burak, Tuncay gibi isimler yoluyla kurulan Asya kanalı, önemli bir kanal. Bu rotaya futbolcu satmanız için de liginizin izlenmesi gerek, farkındalık gerek. Bir yıl önce Serdar Güzelaydın’ın yaptığı “Süper Kupa’yı Çin’de oynatalım” önerisi önemli. S Sport’un Çin Ligi’ni canlı yayınlaması önemli. Beşiktaş’ın Schalke’yle Çin’de oynaması önemli. Keşke ligimize bir-iki Çinli futbolcu da transfer edebilsek. Çünkü ticaret tek şeritli olmaz, olamaz. Siz o markete ilgi göstereceksiniz ki, oradan da alaka görün.
***************************
Pepe’ye bir soru
Pepe’nin acaba kimlikteki adı neden Kepler Laveran? Ailesinin ona Alman matematikçi Kepler’le, Fransız fizikçi Laveran’ın ismini vermesi tesadüf mü? Yoksa babası onun bir bilim adamı olmasını istiyordu da o futbolu mu tercih etti?
***
YARIN: Fenerbahçe için Valbuena, Dirar, Kameni ve Mehmet Ekici doğru isimler mi? Valbuena hangi pozisyonda oynamalı? Fenerbahçe’nin başka hangi bölgelere takviyeye ihtiyacı var? Hücumcu transferine kaynak yaratabilmek için kim satılabilir?
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS