G.Saray-F.Bahçe derbisinde yaşanan olaylar herkesi üzdü gerçekten… Bu “herkes” sözcüğünü lafın gelişi kullanmıyorum, Türk futbolunu bu hale getirenlerin bile eserleri karşısında şaşkınlığa uğradığını ve hatta irkildiğini gözlemledik bu 4 günde… Çünkü şair/yazar Maya Angelou’nun güzel tespitiyle; “Aslında herkes, sokakların güvenli olmasını istiyor. Oraları güvensiz hale getirenler bile”…
Türk futbolunda sokakların yeniden güvenli hale gelebilmesi içinse, neden güvensizleştiğini iyi analiz etmeye ve hızlı teşhise ihtiyacımız var şimdi… “Her şeyin sorumlusu medyadır” ya da “Bütün bu kaos ortamının müsebbibi, bilinçsiz kulüp yöneticileridir” gibi klişelerden doğru olsalar bile uzak durup, “kısa vadede değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirmeye” konsantre olmak zorundayız. Çünkü medyayı veya yöneticileri değiştirmek orta/uzun vadeli yükümlülükler; oysa bugün çok daha ivedi bir çözüme ihtiyacımız var.
İvedilikle değişebilecek olanlarsa olayların esas aktörleri… Sahanın içindekiler, yani sporcular ve antrenörler… Onların “suçlu” tanımı içinde değerlendirilmelerinden çok “kurban” tanımı içine sokulmalarının doğru olacağının farkındayım; ama esas aktörler bu derbiden ders çıkarıp bundan sonra daha akıllı davranırlarsa, küçük bir yardımcı rol sahibi oldukları halde başrol efekti yapanların seslerini büyük ölçüde kısabilirler.
Ne yapmalı?
İlk olarak, futbolcular samimi olmalı… Birbirlerini gerçekten seviyorlarsa sevmeli, sevmiyorlarsa sever gibi yapmamalı… Bu abi-kardeş jargonuna kendilerini haddinden fazla kaptırıp, esas ihtiyacımızın yaş/forma/pasaport ayırt etmeksizin mesleğe/meslektaşa saygı olduğunu unutmamalı… Sahada 20 yaşındakinin 30’luğa gösterdiği saygı, 30 yaşındakinin 20’liğe gösterdiği saygıdan fazla olmamalı. Ama eksik de olmamalı… Saygı hüviyetten değil, insaniyetten/meslektaşlıktan/sportmenlikten doğmalı.
Kavga edilmişse edilmiş, tamam, ama kavga ayrılacaksa samimi olarak ayrılmalı, herkes rakip takım oyuncusunun arkasından yakalayıp “ayırıyormuş gibi” yapmak yerine, kendi takım arkadaşını kavganın dışına çekmeli… Ayrıca sırf pasaportu sizinkinden farklı diye yabancı oyuncuyu kamuoyuna jurnalleyerek işin içinden sıyrılmaya çalışmamalı. Başkalarının kusurlarını güneş gibi açığa çıkarıp, kendi kusurlarımızı toprak gibi örtmemeli…
Ve ikinci olarak da, teknik direktörler samimi olmalı… Selçuk’u (sadece kendi takımının âli menfaatleri için) kırmızı kart görecek diye çıkarabiliyorlarsa, Emre Belözoğlu’yla Sabri’yi de sahadaki oyunun sağlıklı sürmesi/22 futbolcunun huzurla oynamaya devam etmesi için dışarı alabilmeli.
Teknik direktörler (yaşları, olgunlukları gereği) soğukkanlı ve sakin olmalı… Bu kadar büyük kavgaların ardından mantıklı bir şey söylemeleri imkânsız olan sporcularının çıkıp Kurtlar Vadisi’nden duydukları lafları etmelerini engelleyebilmeli… Soyunma odasında televizyon varsa, kavganın ateşi sönmeden konuşulan hiçbir şeyden hayır gelmeyeceğinin farkına varıp kapatabilmeli… Soyunma odasında televizyon yoksa, hiçbir zaman iyi bir haber vermek için aramayan dostların(!) böyle zamanlarda ortaya çıkıp sporculara tahrik edici haberler vereceklerini öngörebilmeli.
Böyle zamanlarda kulüp yöneticilerinin ekseriyeti, sporcuların/antrenörlerin dostluğu, geleceği ya da ruh sağlığından çok kendi koltuklarını düşündükleri için hedefleri hakem veya federasyon olabilir. Yine böyle zamanlarda birtakım televizyon yorumcuları siz kavga ettiğiniz için üzülmek/bundan sonrası ile ilgili çare aramak yerine bir sonraki gün kendinden daha fazla söz ettirmek, bir sonraki sezon daha fazla para kazanmak hedefinde olabilir.
Oysa sokaklarda çocuklar kulüp yöneticilerine değil, sporculara/antrenörlere öykünür. Hiç kimse kolay kolay televizyon yorumcularına hayran olmaz, futbolcunun/teknik direktörün imzası için onların peşinden koşar. Tamam sadece spor yapıyorsunuz, atomu parçalamıyorsunuz, kimseye örnek olmak gibi zorunluluğunuz yok; ama sizi seven bunca insana karşı samimi olmalısınız. İnsanlar söylediklerinizi veya yaptıklarınızı unutabilir, ama onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmazlar. Bu derbiden sonra onlara kandırılmışlığı, aldatılmışlığı hissettirdiniz, bilesiniz.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS