Derbide Daum da Rijkaard da genel anlayışlarını bozmadılar, yine geriden pasla çıkmaya, uzun vurmamaya çalıştılar. Ama G.Saray’ın 6 yerlili arka tarafı ortamdan daha fazla etkilendi, bolca hata yapıp skora doğrudan tesir etti.
Sarı-kırmızılılarda arkalar kötüydü de önler de süper değildi hani. Nonda’nın (8’i takımı zaten galipken, 3’ü de Kasımpaşa-Levadia’ya karşı) 12 gol atmış olmasına saygı duyuyorum. Ama fizik kalite/güç/kondisyon itibariyle zor maçları 90 dakika oynayıp duvar vazifesi yapma, takımını ileri taşıma becerisi Baros’un çok altında. Özellikle Kazım’la ikisini bir arada aynı sahada/aynı pozisyonda izleyince arada müthiş bir kuvvet farkı olduğu açıkça gözüküyor. Kazım, Servet-Gökhan’ı yoruyor bunaltıyor, top tutuyor, takımını ileriye taşıyor, Alex’e alan boşaltıyor. Maçın da en temel farkını Kazım’la Nonda belirliyor zaten.
Kazım’ın hücuma 70 dakikalık direkt katkısı dışında bir de sağ tarafa dolaylı etkisi var: Topuz, Gökhan’a daha yakın oynuyor, daha az macera arıyor, dolayısıyla Antep’in solunun Fener’e yaşattığı travmayı Arda-Kewell yaşatamıyor. Zaten kanatlardaki Arda ve Keita gergin atmosferden etkilenmiş, ama Rijkaard’ın elinde onların yerine sokacak tek bir soğukkanlı Kewell’ı var.
Bu derbi, hem hakkında yazılacak o kadar çok şey varken, hem de aslında yazılacak hiçbir şeyin olmadığı tek spor müsabakası herhalde dünyada… İslam Ağbi’yle Baba Gündüz bugün sağ olsalardı yine bu takımları tutarlar mıydı bilmiyorum. Suçu Cristian’da, Arda’da veya diğer çocuklarda da aramıyorum, çünkü onlar bu düzenin kahramanları değil kurbanları…
Siz, takım elbiseli zengin fanatikler; hiçbir şeyi düzeltmiyorsunuz, gerilimden medet umuyorsunuz, göz göre göre felakete davetiye çıkartıyorsunuz, bari tek bir şeyden vazgeçin: Bir sonraki GS-FB maçının başında topçular, o ufak çocukları ellerinden tutup bu sahaya getirmesin. Çünkü kimsenin o masum kalpleri/zihinleri böyle çirkin/sevimsiz hatıralarla kirletmeye hakkı yok.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS