• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 7 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 6 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Denizli, Beşiktaş'ın Semin'i olur mu?

Denizli, Beşiktaş'ın Semin'i olur mu?
Uğur Meleke
Uğur Meleke
4 Nisan 2011

Beşiktaş Yönetimi, Schuster’den boşalan teknik direktörlük koltuğunu Havutçu’ya teslim ettiğinde spor medyasının en önemli beklentisi, Alman Hoca döneminde var olduğu iddia edilen adaletsizliklerin tamiriydi. Beşiktaş’ı idmanlarda-seyahatlerde 7 gün/24 saat takip eden muhabir arkadaşlarımız, Schuster’in bazı oyuncularla arkadaş gibiyken, bazılarıyla hiç diyalog kurmadığını; çalışana değil, hak etmeyene yakın durduğunu iddia ediyorlardı. Onlara göre Havutçu öncelikle bu arızayı giderecek, adalet duygusunu tekrar tesis edecekti.
İtiraf etmek gerekirse ben, Schuster’in böyle bir adaletsizlik yaptığına hiç ihtimal vermedim (ya da inanmak istemedim). Ama Havutçu’nun göreve geldiği ilk maçta da profesyonellik abidesi Sivok’un değil, sezon boyunca kendine iyi bakmadığı ve takımı en kritik yerlerde yalnız bıraktığı için eleştirilen Ferrari’nin 18’in dışında kalmasını bekliyordum. Yanılmışım. Belli ki, Havutçu da, Schuster’le benzer kriterler kullanıyordu, stoperini ahlaki değil teknik sebeplerle belirledi.
Yine de Sivok/Ferrari kararına takılmadan, hem Kayseri hem de Sivas maçını Schuster’le Havutçu arasındaki farkları teşhis edebilme umuduyla izledim. Şu ana kadar küçük aklımla anlayabildiklerim itibariyle vardığım sonuç, pek hayal edildiği gibi değil doğrusu.

SCHUSTER gitti, ŞUSTER geldi

Schuster döneminde Beşiktaş’a yapılan belki de en haklı eleştiri, siyah-beyazlıların sahada bir kişi eksildiğinde toz şeker gibi dağılmasıydı. Gerçekten de siyah-beyazlılar, Eskişehir-Fenerbahçe-Trabzon önünde 10 kişi kaldıkları andan itibaren maça havlu atmışlar, sahada (10 değil) 7 kişiymiş gibi davranmışlardı. Oysa dünyada ne ilk, ne de son 10 kişi kalan takım Beşiktaş’tı. Şu sıralarda Demirören’le sıkça ismi anılan Mourinho’nun idmanlarda 10’a 11 çalışmalar yaptırdığı anlatılır. Geçtiğimiz haftalarda da R.Madrid daha 1’inci dakikasında kalecisini kaybettiği Espanyol maçını sanki 11 kişiymiş gibi oynamayı becermiş, sahadan 1-0 galip çıkmıştı.
Beşiktaş’sa bu hastalığını yine çözemedi. Sivas önünde de son 25 dakika şaşkınları oynadılar. Gol atmaya çok fazla niyeti olmayan rakiplerini üstlerine çektiler ve yenilmeyi becerdiler. Havutçu da sahadaki kötü enerjiyi tamir edememe anlamında Schuster’i aratmadı doğrusu.

Stoper Aurelio

Havutçu’nun takım 10 kişi kaldığında yaptığı hamle de Schuster’in maç kaybettiren Fenerbahçe müdahalesinden farklı değildi. Esas stoper atılınca o bölgeye Aurelio kaydırıldı. Milli oyuncu, 73’te ofsayt itirazıyla komik biçimde durarak birinci arızayı verdi. 79’da sarı kart gördüğü pozisyonda Eneramo’yu kaçırdığında “gol geliyor” dedirtmeye çoktan başlamıştı. Nihayet golde de aynı hatayı yaparak skoru tayin etti.
Aslında bu meselenin iki farklı boyutu var: Birincisi, Aurelio zaten F.Bahçe maçında da gollerde yaptığı bireysel hatalarla o bölgeye uygun olmadığını defalarca göstermişti. Demek ki, Havutçu öyle düşünmüyordu.
İkincisi de, herkesin iddia ettiği gibi Beşiktaş’ın kulübesi stopersiz değil. Erhan Güven geçen sezon Antalya’da defalarca stoperde oynadı ve gerektiğinde de görevini gayet iyi yapmıştı. Erhan’ı beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı mesele. Ama bir sağ bek/stoper oyuncusunu kulübeye koyuyorsanız ve ihtiyaç olduğunda kullanmıyorsanız onu neden Sivas’a getiriyorsunuz ki? Erhan’ı oynatmayacaksanız evde bırakın, A2 takımının milli stoperi Atınç’ı (veya sağlıklı olduğunda Furkan’ı) Sivas’a getirin ki, gerek olduğunda kullanabilesiniz!

Oyuncu değişikliği

Havutçu’nun bu müsabakada Schuster’i hatırlattığı bir diğer konu da, oyuncu değişiklikleri oldu. Schuster dönemindeki Beşiktaş, ligin en az oyuncu değiştiren takımıydı. Alman Hoca kaybedilen Eskişehir maçında 1, Fenerbahçe karşısında da (biri 88’de olmak üzere) 2 değişiklik yapmış, kulübesine güvenmediğini açıkça belli etmişti. Tayfur Hoca’nın o anlamda da Schuster’den bir farkı olmadı. Sivas’ta o da dondu, (çok geç sayılabilecek) 76 ve 80’de iki değişiklikle yetindi. Sonuç Eskişehir ve Fenerbahçe maçlarından farklı olmadı.

Son tahlil

Tabii ki sadece iki müsabakayla Havutçu değerlendirmesi yapmanın eksik kalabileceğinin farkındayım. Ama bu 180 dakikanın sonunda Havutçu’yu ortalıkta bulamadığımı, hâlâ Schuster’i konuştuğumu da itiraf etmek zorundayım.
Herkes Beşiktaş’ın yeni sezonda Denizli’nin kapısını tekrar çalacağını söylüyor, eğer iddialar doğruysa tecrübeli hocanın başarı şansının olacağını da düşünenlerdenim.
Bu sezon Avrupa Ligi’nin sürpriz favorisi olarak gördüğüm Dinamo Kiev, Yuri Semin’le 2007-2009 yılları arasında çalışmış; sonra iki taraf ilişkilerine 1 yıl ara vermişti. Semin’in bu sezon içinde takıma tekrar dönüşüyse harika oldu. Birbirini iyi tanıyan iki eski sevgilinin doku uyumu Avrupa Ligi’nde çeyrek final getirdi.
Denizli de (hadiseye 1 yıl dışarıdan bakıp farklı tecrübeler kazandıktan sonra) Beşiktaş’ın Semin’i olur mu diye düşünmeden edemiyorum doğrusu…

Related Items
Yorumları Görüntüle (2)

Yorum Sayısı : 2

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
4 Nisan 2011
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021
  • Devamı
    Fenerbahçe 40 maçın ancak 5’ini böyle oynayabilir

    Bence önceki günkü tartışmada haklı olan taraf Çağdaş Atan. Çünkü ligde Fenerbahçe’ye karşı yüzde 60-65 topla oynama...

    Uğur Meleke 9 Ocak 2021
  • Devamı
    Beyaz formalıları bir ara Bayern Münih zannettim!

    Dün ilk 45 dakikada Fenerbahçe yalnızca 70 isabetli pas yaptı. Alanya yüzde 73 topla oynadı, paslarda 262-70,...

    Uğur Meleke 8 Ocak 2021
  • Devamı
    Bu filmi Beşiktaş ve Fenerbahçe de görmüştü

    Yeşil beyazlı ekip F.Bahçe ve Beşiktaş’tan sonra G.Saray’ı da devirdi. Konyaspor’un ligde 6 galibiyeti var; üçü Beşiktaş,...

    Uğur Meleke 6 Ocak 2021
  • Devamı
    Sonuçlar santrfor seçimleriyle paralel gidiyor

    Bulut herhalde şundan emindir: Fenerbahçe’nin başlangıç santrforu Samatta veya Thiam olmalı. Bu yıl fikstürün bir engebeli, bir...

    Uğur Meleke 5 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

İki resim arasındaki 7 fark
Önemli olan benim atmam!