U17 Dünya Şampiyonası’nı takip ediyorsunuzdur. Sadece ikinci kez katıldığımız kupada yine son sekize kalmayı başardı çocuklar… Sanırım bu açıdan ağabeylerine benziyorlar; A takım düzeyinde de son 6 büyük turnuvanın yalnızca üçüne katılabilmemize rağmen üçünde de çeyrek final oynayıp iz bıraktık oralarda.
Gruplarda Okyanusya’dan Yeni Zelanda, Afrika’dan Burkina Faso, Orta Amerika’dan Kosta Rika’yı geçtik. İkinci turda bir Asyalı, Birleşik Arap Emirlikleri’ni 10 kişiyle 2-0 yendik. Şimdi karşımızda Brezilya ve Arjantin’in elenmesiyle Güney Amerika’nın en kuvvetli temsilcisi durumuna geçen Kolombiya var. Yani yine 2002’de dünya üçüncüsü olan ağabeylerine benzer biçimde bu çocuklar da hiçbir Avrupalıyla oynamadan yarı finalin kıyısına geldiler. Ağabeyleri Kore’de dünya üçüncüsü olduğunda yalnızca 10 yaşlarında olan bu parlak jenerasyonumuz, bugün Kolombiya’yı geçerse nihayet Perşembe günü bir Avrupalı rakiple karşılaşacak: İsviçre ya da İtalya…
Tabii bu çocukların A milli takımdaki ağabeylerinden çok farklı özellikleri de var. Mesela en son ününü “comeback kings (geri dönüşün kralları)” olarak yapmış A milli ağabeylerinin aksine, ilk 4 maçta hiç mağlup duruma düşmediler. A milli takımımız Euro 2008’de 5 maçta sadece 9 dakika galip oynarken, bu U17 takımımız ilk 360 dakikanın tam 336’sını galip geçirdi! Çünkü 3 kez ilk 3 dakika içinde gol bulup hemen hemen bütün maçlarda skoru korudular. (Ki bu turnuvada ilk 10 dakikalarda sadece 7 gol olmuş, bunların üçünü biz atmışız)*
İki Kıbrıslı Türk
İlk 4 maçında 3 galibiyet bir de rahat beraberlik alan ekibimiz aynı zamanda çok renkli bir mozaik görüntüsü de taşıyor. Takımda iki 1.Lig, iki 2.Lig, beş Almanya-Hollanda kökenlinin yanı sıra iki de Kıbrıslı Türk olması bizi çok sevindiren bir detay… Özellikle West Hamlı kalecimiz Deniz’i 5 yıl sonra Premier Lig’de görebiliyoruz, zira altyapıya verdiği önem ve yabancı oyunculara ilgisinin azlığı açısından çok doğru bir kulübü seçmiş Kıbrıslı genç…
Golcülerimiz Muhammet ve Engin çok iyiler. Ömer Ali kanattan yaptığı bindirmelerle dikkat çekiyor, Orhan Gülle çağdaş merkez oyuncusu tavrı içinde… Özbek ailesi önce küçük Ufuk yoluyla ay-yıldızlı formayla tanıştı, belki de sıra onun ağabeyi Barış’ta. Furkan Şeker’in de Avrupa Şampiyonası’ndaki iyi formu sürüyor, tek üzüldüğümüz konu Kosta Rika maçında bilerek sarı kart görmesi idi.
Henüz 17 yaşındaki gençlerimizden beklediğimiz sadece top cambazlığı değil, aynı zamanda iyi bireyler/örnek sporcular olmaları… Daha 17 yaşındaki çocukların bilerek sarı kart görüp profesyonelce ceza temizliği yapmaları doğrusu rahatsız etti beni. TFF’nin yeni altyapı planlamasında da yer alacağı konuşulan Abdullah Ercan’ın bu çocukların “daha 17” olduğunu unutmadan onları yaşken eğeceğine eminiz.
*:Teşekkürler Altuğ Soytuna
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS