
Cumartesi gecesi Andorra karşısına 4 Süper Lig oyuncusu, 7 lejyonerle çıktık. Ancak o 7 lejyonerin 6’sı, Zeki, Çağlar, Merih, Umut, Yusuf ve Cenk, burada filizlenip, Avrupa’nın 5 büyük liginin yolunu tutmuş oyunculardı. Daha önce gurbetçi ağırlıklı kadrolar kurduk, ancak bu farklı. Bu kadro gurbetçi değil, Süper Lig üretimi Avrupalı sayısı bakımından bir rekor. Süper Lig üretimi 6 Avrupalı bulunan bu kadro, 96 yıllık cumhuriyet tarihimizde bir ilk.
Bundan tam üç yıl önce, Eylül 2016’da Hırvatistan’la deplasmanda 1-1 berabere kalan 11’imizde Süper Lig’de forma giymeyen 3 futbolcu varmış (Kaan, Hakan ve Emre Mor). Üçü de Avrupa’da yetişmiş, yolu hiç Süper Lig’den geçmemiş, “gurbetçi” diye tabir ettiğimiz oyuncular.
2 yıl önce, Eylül 2017’de Hırvatistan’ı 1-0 yenen ilk 11’imizde yine 3 gurbetçi görev yapmış (Kaan, Nuri, Hakan). Ancak onlara o gün 2 de yerli üretim lejyoner eklenmiş: Çağlar ve Arda.
1 yıl önce, Eylül 2018’de İsveç’i 3-2 yenen ilk 11’imizde gurbetçi sayısı yine 3’müş (Sinan, Kaan ve Hakan). Ancak o maçta lig üretimi lejyoner sayımız 5’e çıkmış (Zeki, Çağlar, Okay, Cengiz ve Cenk).
Yine bir Eylül akşamı, geçtiğimiz cumartesi Andorra önündeki 11’imizdeki (ikinci ligden yetişmiş Çağlar ve Zeki’yi de katarak) bir Süper Lig gururu yaşanmış. İlk 11’imizin 4’ü aktif Süper Lig oyuncusu, 6’sı da buradan yetişip Avrupa’nın devlerinin yolunu tutan futbolcular. İlk 11’imizde Hakan dışındaki 10 adam, bu ligin üretimi.
96 yıllık cumhuriyet tarihimizde daha önce elbette onlarca defa tamamı Süper Lig oyuncusu olan 11’lerle milli maçlara çıktık. Ya da Kasım 2018’deki İsveç maçı gibi birkaç müsabakada tam 9 lejyonerli 11’ler yaptık. Lâkin gurbetçi ağırlıklıydı o ekipler… Ancak Andorra maçı başka. Bu 11, yeni bir şey söylüyor bize. Bu 11’de Avrupa’da doğup, yolu hiç Süper Lig’den geçmeyen tek adam var (Hakan). Ama kariyerinin önemli kısmı Süper Lig’de geçmiş, burada doğmasa bile burada büyümüş, gelişmiş, öğrenmiş 6 adam 11’imizdeyse, bu tabloyu doğru okumamız gerekir artık:Milli takım, son 10 yıldır birilerinin endişe ettiği gibi, Avrupa’da doğup büyümüş, Türkiye’ye yolu hiç düşmemiş, soyunma odasındaki gizli anadili Almanca olan “gurbetçi” ağırlıklı bir takıma dönüşmedi. Belli ki dönüşmeyecek de. Andorra maçında bu tanımda 1 (Hakan), Moldova maçında 2 (Kaan, Kenan) futbolcu vardı 11’imizde.
1)Milli takım, son 10 yıldır birilerinin endişe ettiği gibi, Avrupa’da doğup büyümüş, Türkiye’ye yolu hiç düşmemiş, soyunma odasındaki gizli anadili Almanca olan “gurbetçi” ağırlıklı bir takıma dönüşmedi. Belli ki dönüşmeyecek de. Andorra maçında bu tanımda 1 (Hakan), Moldova maçında 2 (Kaan, Kenan) futbolcu vardı 11’imizde.
2) Artık hiç kimse yabancı sınırının Y’sini ağzına almamalı. Avrupa’nın 5 büyük ligine bu kadar oyuncu ihraç etmemizin bir numaralı nedeni, Süper Lig’i serbest rekabete açmak. Merih’in, Cenk’in, Yusuf’un, Çağlar’ın İngiltere, İtalya ve Fransa gibi dev turnuvalarda olmaları, başlı başına basit bir kanıt zaten.
3) Artık hiç kimse “genç Türkler forma bulamıyor” ezberini sayıklamamalı. Milli takım kadrosundaki 27 oyuncunun 20’si 1994 ve üstü doğumlu… 20 yaşındaki Güven’le, 40’ına merdiven dayamış Emre omuz omuza çıkıyorlar maça.
Euro 2016’dan Euro 2020’ye doğru yaşanan dönüşüm gurur verici. Milli takımın “adam gibi adamlar çetesi” kıvamından çıkıp, salı gecesi Cenk’in kaptanlığında pırıl pırıl, tertemiz çocuklarla Euro 2020 rotasına girmesi inanılmaz mutlu ediyor bizi.
Haftanın hareketi
Moldova’da 87’nci dakikada Abdülkadir Parmak girerken, oyundan çıkan Dorukhan’ın attığı deparı fark ettiniz mi? Okur dostumuz Emrah İncel yakalamış. İlk kez milli olacak arkadaşının heyecanını paylaşan ve taç çizgisine koşarak gelen Dorukhan’a kocaman bir alkış.
Haftanın ricası
Basketbol ya da voleybolda, molalarda kamera koçun yakınına kadar girmişken, biz izleyiciler koçun taktik verişini net bir şekilde duyabilecekken, spikerlerin konuşmasından rahatsız oluyor musunuz siz de? Spiker arkadaşlarımızdan ricamız, bize koçu duyma fırsatını vermeleri.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS