Cisse huzur arıyor

Transfer rehberi: Edouard Cisse

Beşiktaş’ın anlaştığı Fransız oyuncu, Afrikalı genlerinin getirdiği aşırı hassas yapısı ile dikkat çekiyor. PSG’de hep mutsuzdu, kiralık olarak kulüp kulüp gezmek zorunda kaldı. Saha içi istikrarsızlığını, dayanıklılığı ve hızı ile kapatıyor

Bir takımda her şey iyi giderken Cisse mutsuz olabilir, ya da herkes dibe vurmuşken onun yüzü gülebilir. Belki bütün bir ömrünü Fransa’da geçirdi, ama Afrikalı genlerinin getirdiği aşırı bir hassasiyeti var.
Kariyerinin neredeyse tamamını Paris Saint Germain kontratı altında geçirdi, başkentte onun sözleşmesi tekrar tekrar yenilenirken, kulüpten tam 7 ayrı teknik direktör geldi, geçti. Neredeyse hiçbir hoca ile tam bir bağ kuramadı, Paris’te hep mutsuzdu, kiralık olarak kulüp kulüp gezmek zorunda kaldı. Kağıt üstünde uyumsuz bir oyuncu olmasına rağmen gerek Fransa Ligi’nden gerekse İngiltere’den her sezon yeni talipleri oldu. Rennes, West Ham ve Monaco’da kiralık bağı ile oynadığı futbol da hep vasatın üstünde idi.

Taraftar küstürdü
Cisse ile PSG taraftarları arasında bir türlü sağlanamayan, ama tam olarak da kopmayan bağ, 21 Nisan 2007 günü Park de Princes’de gerildi ve tamir edilemez biçimde yıprandı. Takımlarının Nantes’ı 4-0 yendiği bir maç sonrası taraftar nasıl mutsuz olur bilinmez, ama oyuncular soyunma odasına giderken, 10 kişiyi alkışlayan Parisliler, Cisse’yi ciddi bir biçimde protesto ettiler. Onlara göre çok vurdumduymaz oynuyordu, ayağında çok top tutuyor, kaybediyor, sonra da yaptığı sert faullerle gereksiz kartlar görüyordu. Sonuç belliydi, Cisse’nin bu kez temelli olarak bavullarını toplama zamanı gelmişti.
Bordeaux, Arsenal’in ilgilendiği ön liberosu Mavuba’nın gitme ihtimaline karşılık Cisse ile ilgilendi, ama Paul Le Guen fazla beklemedi. PSG, Cisse’nin biletini en çok isteyen tarafa; Beşiktaş’a verdi.
Bir taraftan dünyada “Makelele tipi savaşçı, defansif ön libero” hakimiyeti artarken, diğer tarafta Cisse oyun içinde zaman zaman kaybolmasına ve kısıtlı markaj özelliğine rağmen aranan bir orta saha oyuncusu olmayı başardı. Saha içi istikrarsızlığını, mukavemeti ve hızı ile kapatıyor. Özellikle büyük maçlara iyi konsantre oluyor, Monaco ile Şampiyonlar Ligi’nde finale giden yolda da, PSG ile UEFA Kupası’nda da katkıları büyüktü. Huzuru İstanbul’da bulursa, Beşiktaş’a da büyük katkı sağlayacağı muhakkak…

http://www.milliyet.com.tr/2007/06/28/spor/aspo.html