Eylül 2006’da İnönü Stadı’nda, Antalyaspor’la oynanan hazırlık maçında Aydın’ın performansını canlı izleyen hiç kimse bu çocuğu görmezden gelmezdi. Tigana da, bu yetenekli gurbetçi genci kazanmak istedi, ama Aydın’ın 18 yaş heyecanıyla ayaklarının yere basmaması ona iki yıl kaybettirdi. Artık dünkü olgunlaşmış oyunuyla birlikte Türk futbolu harika bir çizgi oyuncusu kazanma yolunda diyebiliriz herhalde…
Aydın’ın her hareketini dikkatle izlemesi gereken rol modeli Tello da ideal bir merkez oyuncu performansı gösterdi dün… Belki fantazyası Delgado kadar geniş değil, ama dikine cesurca oynamak veya bireysel yeteneklerini sergilemekle, takımını rizikoya atmak arasındaki ince çizgiyi Arjantinli’den çok daha fazla bildiği kesin…
Tello’nun partneri Cisse de çok fazla uzun top denenen ve başının üstünden sayısız topun geçip gittiği bir maçta en azından fiziksel olarak bir adım daha önde gözüktü ve Şililiyle çok uyumlu bir ikili oluşturdu.
Tello ve Cisse’li orta sahayla baş etmekte güçlük çeken Bülent Uygun, çareyi iki ofansif çizgi oyuncusu kozunu kullanmakta buldu, ama tam sayıları tespit edilemeyen multi-İbrahim direnciyle aşık atamadılar bu kez…
Sivas’a ne oldu?
Anadolu takımlarıyla yaptığı 24 maçın 21’inde ilk golü atan ve bunların 18’ini kazanan Sivasspor’un, 3 büyüklerle 5 kez karşılaşıp 5’inde de ilk golü yiyen ve (PAF takımı saçmalığı yapılan biri hariç) 4’ünü kaybeden taraf olması bize bir şey anlatıyor olmalı…
Galiba mesele şu: Sivas’ın ağırlıklı oyun planı rakibin basit hatalarına 3-4 hızlı pasla kesilen faturalara dayalı… Kolaylıkla öne geçtikleri maçlarda da yaptıkları başarılı takım savunmasını Anadolu takımları aşamıyor.
Mağlup duruma düşüp, doğru set savunması yapan bir takıma karşı gol atmaları gerektiği zamansa bir çözüm planları yok. Deyim yerindeyse, o konuyu çalışmamışlar. Dünkü Beşiktaş maçı da öyle bir konuydu işte…
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=513923&ver=59
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS