Bu yazıyı da, başka herhangi bir spor yazısını da ve hatta hiçbir spor yazarını da ciddiye almayın. Çünkü spor, o kadar da ciddiye alınacak bir şey değil… Bir ülkede silahlı saldırıya uğrayan son üç gazeteci spor yazarı ise orada spor, gereğinden çok ama çok fazla ciddiye alınıyor demektir
Bir futbol maçı öncesi Hakem Komitesi Başkanı ve üyelerinin müsabakada düdüğü kimin çalacağını belirlemek için bir otele iki gün boyunca kapanması, en iyi niyetli ifade ile “enteresan”dır. Bir başka futbol maçı öncesi taraftar otobüsünden “balta ve odun” çıkması ise dehşet verici…
Bizde taraftar otobüsünden çıkan odunlarla, Angola’da kale direkleri yapıyor çocuklar. Futbol sahası kumdan ve bir topun peşinde 22 değil, belki 122 çocuk var. Onun da adı futbol, ama Angola stili…
İngiltere’nin Charlton kulübü altyapısında çalışan iki hoca, tamamen gönüllü olarak tutmuşlar Angola’nın yolunu. Mark Leckie ve Andy Pawlby, Angolalı küçük çocuklara sadece futbolu değil, bu yolla sosyal hayatı, matematiği ve fen bilimlerini de öğretiyorlarmış. Örneğin kalabalığa “7 kere 6″yı soruyor, cevap verebilenler bir adım öne geçiyor, 5 sorunun tamamını bilense kaleye bir şut atma hakkı kazanıyormuş!
Yaklaşık 30 yıl iç savaşla boğuşan Angola, bugünlerde barışın dördüncü yılını kutluyor. 13 milyon insan açlık sınırında, ama futbol takımları dünya kupasına gidebildiyse, her tür problemle baş edebileceklerine inanıyorlar.
Bizse, Almanya Dünya Kupası ve elemelerini hatırlamak bile istemiyoruz…
http://www.milliyet.com.tr/2006/05/02/spor/spo11.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS