Ukrayna ve İsviçre’yi yenen Türkiye, 2006’da Almanya’da yok. Arjantin ve Paraguay’ı devirip, Brezilya’ya kaybetmeyen Uruguay da… Ama, Trinidad Tobago’nun Dünya Kupası’na gitmesi için Guatemala, Panama ve Bahreyn’i geçmesi yetti
Bir takım olumsuzluklar oldu, ve Almanya 2006’ya gidemedik. Önce iki eski Avrupa şampiyonu Yunanistan ve Danimarka’yı gerimizde bırakıp, sonra da İsviçre’yle iki maç sonucunda 4-4 berabere kalmamıza rağmen. İskoçya, Slovenya ve Belarus’u alt eden Norveç de dünya kupasını evinde izleyecek, Arjantin ve Brezilya’yla baş eden Uruguay da. Oysa Trinidad-Tobago’ya dünya kupasına katılması için, Meksika, ABD, Kostarika, Guatemala ve Panama’nın olduğu grupta dördüncü sırayı alıp Bahreyn’i 1-0 yenmesi yetti. 2006 Almanya Dünya Kupası’nda iyice belirginleşen adaletsizlik gösteriyor ki, FIFA başkanı Sepp Blatter’in, raporları açıklanmamış hadiseleri ön-infaz etmekten daha önemli problemleri var.
Bir başka formül
Zaten bir çok Kuzey Amerika, Asya ve Afrika ülkesinin dünya kupalarındaki yeri sembolik bir temsilden öteye gitmiyor. Onların aylar süren ve çeşitli şekillerde gruplara ayrılan elemeleriyle kimse ilgilenmediği gibi, şampiyonanın birinci turunda oynayacakları üç maç da muhtemelen manşetleri süslemeyecek. Real Madrid ve Manchester United gibi kulüplerin hazırlık kampları için bile uzak Asya ülkelerine gittiği düşünülürse, neden uluslararası futbolun globalleşmesine izin verilmiyor?
Önerim şu… Belli bir bölgesel ön elemeden sonra ülkelerin kıtalarına bakmaksızın, klasik torba uygulamasıyla 7’şerli veya 8’erli 15 grup oluşturulur. Her gruptan ilk iki takım dünya kupasına gider. Son şampiyon ve ev sahibiyle birlikte 32 takım tamamlanır. Böylece hem futbolda az gelişmiş ülkelerin daha fazla star görmesi sağlanır, hem zaman zaman futbolu sivrilen kıtaların daha fazla temsil şansı olur. Afrika futbolunun gelişmesiyle Fildişi Sahili, Kongo, Angola gibi ülkeler vize aldı, ama bunun faturasını güçlerinden bir şey kaybetmeyen Nijerya, Kamerun ve Güney Afrika ödediler. Oysa Türkiye ve Norveç gibi Kamerun, Nijerya ve Güney Afrika’nın da Trinidad’dan, Kostarika’dan ve İran’dan daha güçlü oldukları kesin.
Futbol hayattır
Benzer adaletsizliği Güney Amerika ülkeleri de yaşıyor. Eğer illâ play-off uygulanacaksa, Güney Amerika’nın beşincisi Uruguay’ın play-off için dünyanın çevresini dolaşıp Avustralya’yla oynaması anlamsız… Onların Kuzey Amerika temsilcisi Trinidad’la, Avustralya’nın da Asya temsilcisi Bahreyn’le oynaması coğrafi olarak en az iki kat daha mantıklıydı. Bu işin sportif ve coğrafi kısmı…
Bir de işin globaliter ve insancıl tarafı var. FIFA’nın daha önce denediği play-off uygulamaları kapsamında 1973’te Rusya ile Şili karşılaşmış. 1986’da da Macaristan’la Bolivya ve İskoçya’yla da Avustralya… Bizce Angolalı futbolcular ve taraftarlar zaman zaman Londra’ya gelse, belki oradaki iç savaş bu derece kanlı olmayacaktı. Ya da Tanzanyalı küçük bir grup Berlin’i ziyaret ettiğinde yardımsever Almanlar oradaki açların halini daha iyi anlayacaklardı.
Türkiye’de spor organizasyonunun olmadığı üç ilden birinin Hakkari olduğunu duymuştum. Devlet desteği durdurulan Hakkarispor kısa bir süre önce liglerden çekilmiş. Eğer doğruysa bu durum, son günlerde yaşanan olaylara belki küçük ama farklı bir bakış açısı olabilir. Hayat sadece futbol değildir evet, ama futbol hayattır.
http://www.milliyet.com.tr/2005/11/22/spor/spo12.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS