• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 8 Haziran 2023
    • beIN Manşet, 31 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 22 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 16 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 25 Nisan 2023
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Bin pas, iki pasa karşı

Bin pas, iki pasa karşı
Uğur Meleke
26 Eylül 2015

Güneş, Guardiola ve Tuchel gibi çok pas seviyor. Top hep Beşiktaş’ta olsun istiyor, gole mümkünse bin pasta gitmeyi hayal ediyor. Pereira’ysa Klopp gibi reaksiyonistlerden. Rakipten kazanıp 2-3 pasta gole ulaşma derdinde. Beşiktaş’ın handikapı Markoviç’in hızına yetişemeyecek Tosiç tercihi olabilir. Fenerbahçe’nin handikapıysa geriye düştüklerinde tükenmeleri ve ligde bunu henüz hiç test etmemiş olmaları.

 

Şenol Güneş, futbolun son romantiklerinden… Nesli tükenen, dünyada sayısı çok az kalan hücum futbolu âşıklarından. Üstelik gittiği her takıma karakter katan, tutku katan, çalıştığı hemen her oyuncuyu yaş fark etmeksizin geliştiren bir eğitimci. Son 6 yılda Trabzon’da-Bursa’da değer kattığı oyuncular, şu anda milli takımın ve üç büyüklerin uluslararası mücadelesinde anahtar rol oynuyorlar. O ise, bu sezon bir kez daha yeni bir oyuncu grubuna felsefesini benimsetme derdinde.

 

İlk 5 maç itibariyle de felsefesini uygulatma adına gayet olumlu geri dönüşler aldı Şenol Güneş: Opta verilerine göre Beşiktaş, ligin en yüksek isabetli pas yapan (%82,2), üstelik bu istatistikte rakip sahada da lider olan (%76,9), hatta üçüncü bölgede de birinciliği kimseye kaptırmayan (%73,4) ekip… Zaten Beşiktaş’ın bu yıl ligde sergilediği Harlemvari “rakip ceza alanında ekstra pas” şovunu birkaç kez izledik ve hepimiz bundan keyif aldık. Avrupa’ya bu sıralar bu “ekstra pas” şovunu Dortmund koçu Thomas Tuchel izletiyor, Westfalen ekibi bazen öyle fantastik goller atıyor ki Barcelonalıları bile kıskandırıyor. Güneş’in takımı bu ritmi Avrupa Ligi’ne yansıtırsa, onların da ekstra pas kokulu golleri pekala ESPN bültenlerine girebilir gibi.

 

Fenerbahçe koçu Pereira ise son derece çağdaş zihinli bir teknik adam. Zaten onun tarzının Mourinho gibi, Villas-Boas gibi, Klopp gibi olduğunu Porto ve Olympiakos dönemlerinden de biliyoruz. 90 dakika topa sahip olmak, rakibi yarı sahasına hapsetmek ve bin pas istatistiğine ulaşmak, Pereira için birincil hedef değil. O, en hızlı ve kısa yoldan skor isteyen bir zihniyetin temsilcisi. Zaten duran topları paslaşarak kullanıp rakibin açığını arama çalışmaları, neredeyse her basın toplantısında “kaybettiği topların ardından reaksiyon vermek”ten bahsetmesi de bunun ispatı. İstatistikler de onu destekler nitelikte: Beşiktaş’a göre çok daha düşük gol sayısı (13’e 8) ve şut isabetine (%58’e 39) sahip olmalarına rağmen rakiplerinden 3 puan fazla topladılar. 4 galibiyetin 3’ünü tek farkla aldılar ve hiç mağlup duruma düşüp ekstra efora ihtiyaç duymadılar.

 

Bu maçsa her iki hoca için yeni bir sınav olabilir: Beşiktaş maçlara çok tempolu başlama derdinde. Fenerbahçe’yse Shakhtar sonrası henüz böyle bir rakiple oynamadı. Bu, Pereira için yeni bir meydan okuma olacak. Ama Şenol Güneş’in de çok zor bir sınavı var Olimpiyat’ta: Mersin’in iki çabuk oyuncusu, Beşiktaş’ın ağır savunmasını felç etmiş ama yediklerinden fazlasını atıp o günü kurtarabilmişlerdi. Şimdi karşılarında Welliton-Nakoulma gibi Rhodolfo-Ersan-Tosiç’i hırpalayacak bir Markoviç-Nani sürat ikilisi var. Üstelik arkalarında da Mersin’den güçlü bir savunmayla geliyorlar! Doğrusu Olimpiyat’ta normal koşullarda çok gol yaşanmaya açık, 2-2’ler, 3-2’ler görmeye müsait bir maç bu.

 


 

Gökhan Töre ve Nani

 

İki takımda da bu sezona geçen yıldan yüksek viteste başlayan iki isim ön plana çıkıyorlar: Son 4 lig maçında 5 gole (birini atıp, dördünü hazırlayarak) imza atan Gökhan Töre ve Fenerbahçe’nin son 6 sayısının 5’inde tabelaya (3 gol, 2 asistle) giren Nani… Ayrıca bir başka enteresan istatistikte de bu ikili ligin ilk ikisindeler: Sezonun en fazla kilit pas yapan iki oyuncusu Gökhan(14) ve Nani(12).

 

Pozisyonları benzer olmasına rağmen Nani’yle Gökhan’ın tabelaya girme stilleri farklı: Nani, kendi kanadından ceza alanına iyi koşu yapabilen, golü koklayabilen bir isim. Bu noktada ona karşı uyanık olması gereken Beşiktaş’ın kenar bekleri Beck ve Tosiç (ya da İsmail)… Gökhan’sa daha ziyade kazanılan topları kendi sahasından hızlı hücuma dönüştüren isim olarak ön plana çıkıyor bu sene. Dolayısıyla Gökhan’a önlem almak biraz daha zor. Ya onun beki de onu sahanın her alanında göz hapsine alacak, ya da Mehmet Topal, Gökhan çıkışlarına ekstra özen gösterecek.

 

*******************************

 

Tosiç, Markoviç’e karşı!

 

Fenerbahçe’nin 5’inci hafta Bursaspor maçıyla birlikte sahaya sürdüğü bir ekstra silah da Markoviç oldu. Çabuk hızlanabilen, gözüpek, koşu içinde vites değiştirebilen Sırp genç, enteresandır, Türkiye’deki ilk büyük sınavında karşısında bir vatandaşını, Tosiç’i bulacak gibi. Üstelik de kendinden 9 yaş büyük, biraz da ağır bir vatandaşını. Şenol Güneş, ligin ilk 5 haftası itibariyle Beck-Rhodolfo-Ersan-Tosiç dörtlüsünü (bir mecburi Ramon tercihi dışında) hiç bozmadı. Eğer yarın da bozmazsa, bu savunma acaba Markoviç’in hızına cevap verebilir mi? Doğrusu cevabını bilmenin güç olduğu bir soru bu.

 

Eğer Güneş’in o bölgede tercihi İsmail olursa, dörtlü savunma ritmi bozulur mu? Yoksa ritim devam edip, Markoviç gibi hızlı bir oyuncu olan İsmail, savunma yönü zayıf Sırp’ın arkasında ondan rol çalabilir mi? Doğrusu derbinin en kritik tercihlerinden biri de bu olacak gibi.

 

Related Items2015-2016BeşiktaşFenerbahçeMaç önüSüper Lig
Yorumları Görüntüle (1)

Yorum Sayısı : 1

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
26 Eylül 2015
Uğur Meleke

Related Items2015-2016BeşiktaşFenerbahçeMaç önüSüper Lig

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Edin Dzeko, 4-4-2’de daha faydalı olacaktır

    Arda Güler, yeryüzünde 6 bin 688 gün geçirmiş. Dzeko ise 13 bin 612 günlük. Yani Dzeko, Arda’nın...

    Uğur Meleke 23 Haziran 2023
  • Devamı
    Hatalardan dönülünce galibiyet geldi

    Umut Nayir ve Arda Güler’in girişi sonrası canlandık, atak sürekliliği sağladık. Cuma akşamı FİFA sıralamasının 132’ncisi Letonya’ya...

    Uğur Meleke 20 Haziran 2023
  • Devamı
    Çok acı çekerek kazandık

    Letonya’da galip geldik ama çıkarmamız gereken dersler var. 1996 ve 2008’de Avrupa Şampiyonası’na katılmamız başarı idi. Euro...

    Uğur Meleke 17 Haziran 2023
  • Devamı
    Sezon öyküsü / Teknik adam takımlarının zaferi

    Üç İstanbul büyüğünün 2,1 puan ortalamasının üstüne çıktığı, 10 takımın 43 barajını aşamadığı, orta sınıfın çok zayıf...

    Uğur Meleke 16 Haziran 2023
  • Devamı
    Sezon öyküsü / Beşiktaş rehabilitasyon ve mutluluk merkezi

    Şenol Güneş takımı eski alışkanlıklardan kurtardı, dominant Beşiktaş geri döndü. Geldiği günden itibaren herkese dokundu, Aboubakar’a, Cenk’e,...

    Uğur Meleke 15 Haziran 2023
  • Devamı
    Sezon öyküsü / Jorge Jesus tüm kontrolü 82 günde kaybetti

    Dünya Kupası öncesi herkese eşit davranan Jesus, Katar sonrası bambaşka bir karakter olarak döndü Türkiye’ye. 24 Aralık sabahına...

    Uğur Meleke 14 Haziran 2023
  • Devamı
    Sezon öyküsü / O topuk pasına şampiyonluk yakışırdı

    Sarı kırmızılı takımın geçen 1 sezondan en büyük farkı orta sahadaki kalite artışı. 12 Kasım Cumartesi akşamı Galatasaray...

    Uğur Meleke 13 Haziran 2023
  • Devamı
    14 sene sonra 4 takım kâbusu

    Avrupa’da 4 ekibimiz mücadele edecek. Türk takımları, bu sezon Avrupa kupalarında saygıdeğer performanslar gösterdiler. Dört takımımız birden...

    Uğur Meleke 12 Haziran 2023

Copyright © 1999 Meleke.com

En istikrarlı istikrarsız
Selçuk-Burak, tesadüf mü?