Sliding Doors (Türkiye’deki vizyon adıyla Rastlantının Böylesi) filmindeki vurguyu kullanmıştım daha önce de… Londra’da bir halkla ilişkiler şirketinde çalışan Helen (G.Paltrow), işten kovulduğu gün, bir saniye farkla treni kaçırır ve bu bir saniyenin hayatında ne büyük değişikliklere sebep olacağının farkında değildir. Film, (biri sarışın, diğeri esmer) iki Helen’in biri mutlu, diğeri hayal kırıklıklarıyla biten hikâyelerini anlatıyor. Futbol da, böyle “bir saniye”lerin toplamından oluşan bir oyundur zaten. Topa bir saniye geç kalırsın, dünya başına yıkılır; ya da bir saniye erken orada olmuşsundur, dünyalar senin/takımının hatta bazen ülkenin olur. Belki de 27 Ağustos akşamı, Ş.Ligi kura çekiminin ardından o trenden içeri son anda giren takım Wolfsburg, bir saniye farkla kapı yüzüne kapanan ekipse Beşiktaş’tı. Neden mi? Anlatayım.
* *
Her sezon Ş.Ligi grup kura çekimi bittikten sonra, her grubun kulüp temsilcileri bir araya gelir ve fikstürdeki yerlerini belirlemek için yeni bir çekilişe girerler. Esasında fikstür bellidir, siz sadece 1’den 4’e kadar olan toplardan birini seçerek, o hazır fikstürdeki pozisyonunuzu çekersiniz. 27 Ağustos akşamı da böyle oldu, 4 kulüp temsilcisinden M.United 1, Wolfsburg 2, CSKA 3, Beşiktaş’sa 4 numaralı topları çektiler torbadan… Topların çekilmesiyle de fikstür oluştu, zira 10 yıldır bütün gruplarda ilk maç gününde 2 numara 3’ü; 4 numara da 1’i ağırlayarak lige başlar. İkinci maç gününde bu kez 2 numara 1’e, 4 de 3’e konuk olur. Ve böyle devam eder otomatik fikstür… Bu kurada 4 numarayı çeken Beşiktaş, ilk 3 maçında M.United’la İstanbul’da, CSKA ve Wolfsburg’la dışarıda oynuyor. Şansına 2 numara denk gelen Wolfsburg’sa ilk 3 maçında evinde CSKA ve Beşiktaş’ı ağırlıyor, ManU deplasmanına gidiyor.
*
Gerçekçi olalım, bu iki takımın grupta 3 puan kazanmaya en yakın olduğu iki maç, içeride CSKA’yla ve birbirleriyle oynayacakları müsabakalar… Yani Wolfsburg üçüncü maç günü sonunda hanesine 6 puanı yazdırmış duruma gelirse, hiç kimseye sürpriz olmaz. Aynen üçüncü maç günü sonunda Beşiktaş’ın 0 puanı varsa, kimseye sürpriz olmayacağı gibi! Oysa aynı iki takım, aynı grupta, aynı rakiplerle, birbirlerinin fikstürleriyle oynasalardı. Yani dün CSKA’yı ağırlayan Beşiktaş; M.United’ı konuk eden Wolfsburg olsaydı. Belki de üçüncü maç sonunda 6 puan kazanan taraf Beşiktaş, 0 puanlı ekipse Wolfsburg olacaktı! 2 numaralı topu çeken Wolfsburg’un fikstürdeki bir diğer avantajı da şu: Grubun son maç gününde M.United’ı ağırlayacaklar. Ve o M.United (ve birçok İngiliz ekibi), genelde grupların son maç gününe terfi etmeyi garantilemiş bir biçimde, alternatif kadrolarıyla çıkarlar! (Bakınız, 8 Aralık 2004 Fenerbahçe-ManU maçı).
* *
Siz iyi takımsanız, futbolda kimle ne zaman oynayacağınız çok küçük bir detaydır, doğru… “Futbolda fikstür avantajı diye bir şey yoktur” görüşüne de son derece saygı duyuyorum. Wolfsburg’u Almanya’da, CSKA’yı Rusya’da yenersiniz, tüm bu okuduklarınız sizin için zaman kaybına dönüşebilir, affedin. Ama şunu düşünmeden de edemiyorum: Hoca değişikliği yapan CSKA’nın işi bayağı zorlaşmışken… Bu grupta Wolfsburg’la Beşiktaş rahatlıkla ikincilik için kapışabilecekken… 3 maç sonunda 6 puan kazanan taraf Türkler, 0 puanla dibe vuran da Almanlar olsaydı. Son maç gününde Kuszczak’lı, Macheda’lı, Welbeck’li ManU’yu İnönü’de biz ağırlasaydık… Fena mı olurdu?
Beşiktaş 2 numaralı topu çekseydi
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS