Bucaspor, lig tarihinin en acayip hikâyelerinden biri olma yolunda ilerliyor. Bülent Uygun’un Buca’sı 7 maçta hiç fena sayılmayacak 6 puan toplamış, kalesinde sadece 5 gol görmüştü. İlk 7 haftada yalnızca 3 büyüğe (Beşiktaş, Bursa ve G.Saray’a) birer golle yenilmişlerdi, işler yolunda gibiydi ama Uygun kendi ürettiği bu genç takımı aniden, anlamsız, acayip bir şekilde bıraktı. Henüz yüzde yüz oturmamış bir takım devralan Aybaba’ysa, mevcut kazanımları cebe koyup inşaata devam etmek yerine Amerika’yı yeniden keşfetme yoluna gitti, gayet iyi savunma yapan Bucaspor’a başka bir kimlik tanımlamaya çalıştı. Belli ki bu malzemeye bu kimlik uymuyor, Belediyespor maçında farktan kurtulan takım, Kadıköy’de bir kez daha sıçrayamıyor.
Alex’in üçüncü golünden sonra kameralar kenardaki Aybaba’ya dönüyor, hocanın savunma oyuncularına pek hoş sözler söylemediği maalesef açıkça görüntüye yansıyor. Bu sahne bana bir buçuk yıl önce G.Birliği’ni küme düşürme aşamasına getirip, “Savunmada bu halimizle ben, Gökhan, Ulvi olsak o golleri yemezdik” içerikli Aybaba demecini hatırlatıyor. Oysa dün 23 dakikada kalesinde 3 gol gören, Aybaba’nın sevgilerini ilettiği(!) o Buca savunması, ligin ilk 7 haftasında hiçbir rakibinden birden fazla gol yememişti! Yani belli ki Buca’da “Ben, Gökhan, Ulvi” filminin devamı söz konusu…
Rakip teknik patron Kocaman’sa 2009 versiyonundan bambaşka bir Fenerbahçe filmi yapma uğraşında… Güiza/Kezman’la kaybolan yıllarının acısını çıkarmaya kararlı Alex, yeni partneri Niang’la kurduğu işbirliğiyle Rıdvan-Aykut-Hasan’lı rekor yılını anımsatıp duruyor! Bu zihniyetle belki 88-89 sezonundan daha fazla takımı dörtlük-beşlik yaparlar, ama esas sorun 88-89 sezonundan çok daha fazla yiyecekleri gollerde…
Kocaman’ın ileride kurduğu dörtlü tehlikeli grubun (özellikle Dia’lı olduklarında) belli ki geri dönüş sorunları var. Kocaman da bu sorunu “ön stoper” rolünde Cristian’ı kullanarak çözmeye çalışıyor. Ama Cristian’ın varlığı Kocaman’ın istediği yedili/sekizli pas trafiğini de sekteye uğratıyor. Bu sorunun farkında olan Kocaman, büyük bir ihtimalle devre arasında bu pozisyona Fransa’dan bir oyuncu transferi yapacak. Ama gönül ister ki Gökay bu fırsatı değerlendirmek için canını dişine takmaya devam etsin, forma da Fransa’ya değil Türkiye’nin altın 1992 jenerasyonuna gitsin…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS