Önce Trabzonspor Sportif Direktörü Ünal Karaman’ın, Güneş’in yardımcılığını yapacağı açıklandı. Sonra da F.Bahçe Sportif Direktörü Kocaman’ın Daum’un yerini alacağı dedikoduları dolaşmaya başladı. Eğer söylentiler gerçek olur da, sarı-lacivertliler Daum’un yerine Kocaman’ı göreve getirirse; Türk antrenörlüğü için yeni bir karanlık dönemin başladığı, ya da en azından büyük bir fırsatın kaçırıldığının habercisidir bu.
Bu tezimin Fenerbahçe’nin sportif performansıyla alakası yok. Daum’un/Aykut Kocaman’ın nasıl hocalar oldukları noktasında da değilim. Buradaki esas mesele, Türkiye’de “sportif direktörlük” tanımının yanlış yapılması, çok ihtiyaç duyulan bir pozisyonun daha filizlenirken ezilmesi, yok edilmesi… Çünkü eğer Fenerbahçe’de Aykut Hoca/Daum değişikliği yapılırsa, Türkiye’de bundan sonra “sportif direktör” yapılan her isme, “teknik direktörün alternatifi” gözüyle bakılacak. Hatta daha kötüsü, kurnaz kulüp yöneticileri sportif direktör adı altında “yedek teknik direktör” istihdam edecek; ufak bir kötü gidişte faturayı çok daha kolay bir biçimde mevcut antrenöre kesecek!
Oysa ne çok umutlanmıştık Türkiye’de “sportif direktörlük” kurumu oluşuyor diye… Artık Türkiye’de her kulüpte mesaisini “oyuncu izleme ekipleri kurmaya, bütçeye, altyapıya/akademiye” ayıran bir futbol adamı olacak diye düşünmüştük. Teknik direktör, bir sonraki maçın ya da en fazla bir sonraki ayın planlarını yaparken; gelecek yılı kurgulayan bir adam olacaktı ekipte… Teknik direktör, idman organize edip, oyuncularıyla bire bir ilgilenip, taktik çalışıp, rakip ezberlerken; birisinin dünyanın kalan bütün futbolcularını takip ettiğini bilecekti.
Üstelik de Avrupa’da belki de en çok Türkiye’ye lazımdı sportif direktörlük kurumu… Sportif direktör, teknik adam seçilen masada olacaktı. Böylece gelen hocayla daha ilk günden uyum sağlayarak, çoğunluğunu zengin fanatiklerin oluşturduğu yönetimlerle arada köprü vazifesi görecekti. Yönetimler 8’inci haftada hoca değiştirmek istediğinde gereken sağduyuyu gösterecek, hocaya en azından ilk devreyi bitirme imkânı sağlatacaktı. O kulüpte sık hoca değişikliği varsa bile bir anlayış ve kadro devamlılığı olmasına gayret edecek; en azından devre arası 20 oyuncu gönderilip 20 oyuncu alınmasına karşı çıkacaktı. Hoca değişikliklerinde temelden sarsılmayan, senede üç kere “yeniden yapılanmayan” kulüpler olacaktı ligde…
Olmadı… Hele de bu pozisyonda model sayılabilecek Aykut Kocaman, Fenerbahçe teknik direktörlüğüne geçiş yaparsa belki de hiç olmayacak. Önümüzdeki 5-10 yılı da sportif direktör-teknik direktör değişiklikleriyle heba edecek onca kulüp. O yüzden Aykut Hoca iyi düşünmeli; sadece kendisi veya sadece kulübü için değil, Türk futbolu için de bir gelecek muhasebesi yapıp doğru kararı vermeli…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS