Dün skor tabelasına Stoch, Cristian ve Mehmet’i değil de, kartıyla oyunun kaderini değiştiren Kerim’i ve eksikken daha çok ihtiyaç duyacağı Sosa’yı devrede çıkaran Abdullah Ercan’ı yazsanız, herhalde kimse itiraz etmez!
Maç öncesinde Aykut Hoca’nın röportajını izledim, Sosa’nın oynamasının ona sürpriz olduğunu söyledi. Gariplik burada başlıyor; çünkü hem Sosa geçen hafta Antalya önünde oyuna girdikten sonra çok etkili oynamış, golü getiren ortayı yapmıştı. Hem de onun yerinde bir devre oynayan Taşkın kötüydü.
Sosa’nın oynayacağını öngörememiş olabilirsiniz, ama en azından onu sahada gördükten sonra her korner dönüşü size sıkıntı çıkaracağını tahmin edebilirsiniz. İlk yarıda ben Alex’in yerinde olsam belki de kornerleri direkt auta atardım; böylece Sosa’yla refakatçisi Ziegler baş başa kalmaz, her köşe atışı dönüşü pozisyon olmazdı en azından!
Aykut Hoca şanslıydı, saat 20:45’te maçın kaderi tamamen değişti. Kerim atıldı. Sosa oyundan çıktı, üstüne üstlük Abdullah Hoca (sadece Şenol’u sağ beke koyarak savunma düzenini koruması mümkünken) Şenol’u stopere, Elyasa’yı sağa çekerek mevcut defansını tamamen değiştirdi. İkinci devrede zaten eksik olan Antep, bir de savunma kurgusunun tamamen dağılmasıyla Fenerbahçe’ye ve “geriye yaşlanan adam” Alex Button’a davetiye çıkardı.
Alex dünkü maçı kazandı ama herhalde o dahil herkes Gökay’ın bu talihsiz gününe üzülmüşlerdir. Gökay, Sezer’in Sivas’ta yaşadığını yaşadı. Sezon boyunca hemen hiç dakika almadan bir anda kendini 11’de buldu; doğal olarak baskıyı kaldıramadı ve kötü bir gün geçirdi. Eğer Kocaman’ın kafasında (Alex’ten sonra) ikinci on numara Sezer’se; (Emre, Cristian ve Selçuk’tan sonra da) dördüncü orta saha Gökay’sa sanırım bu çocuklara mecbur kalana dek birkaç maç kısa süreler vermek gerek.
Aslında bu noktada bir ihtimal daha var: Belki de Aykut Hoca’nın ligin ikinci yarısında kafasındaki dördüncü orta saha Gökay değil Alper Potuk’tu. O zaman şu sorunun cevabını verebilmek gerek: Eskişehir’le Fenerbahçe pazarlığında aradaki fark ne kadardı? Bu maçta Kerim atılmasa sadece havuz primi olarak 750 bin lira kaybedilecekti. Acaba o 750 bin, Alper’in bonservisine eklense o çocuk, bu maça 11’de çıkabilir miydi?
Bu sorunun cevabını biz bilmiyoruz. Ama yarın herhalde Fenerbahçe yöneticileri ve teknik kadrosunun kafasında bu soru (ve belki de cevabı) olacaktır…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS