Hemen herkes, futbolun daha hızlı olmasını istiyor. Hemen herkes, futbolun daha âdil olmasını istiyor. Hemen herkes, futbolun daha eğlenceli olmasını istiyor. Galiba sekiz kişi hariç… Uluslararası Futbol Birliği’nin (IFAB’ın) 8 üyesi, maalesef İngilizler’in başına bir şey gelmediği sürece futbolu geliştirme konusunda pek adım atmıyor.
Geçen hafta bu sütunda ele aldığımız “futbolu değiştirecek kurallar” mevzuu, hemen herkesin içinde kanayan yara imiş! 2 Temmuz’da Kiev’de yapacakları toplantıda çipli top ve üçlü ceza ile ilgili karar alması beklenen IFAB’ın gündeminin daha geniş olması lazım sanki…
Aut çizgisi savaşı
Ohio’dan okur dostumuz Burç Öz, bitmek tükenmek bilmeyen aut çizgisi savaşına dikkat çekmiş mesela: Top aut çizgisini ağır ağır terk ediyor. Hücum oyuncusu topa yetişmek için türlü hamleler yapıyor ama (meşin yuvarlakla hiçbir ilgisi olmayan) savunmacı vücudunun her bir uzvunu araya koyarak rakibini engelliyor!
Bu engelleme, sahanın başka herhangi bir noktasında olsa hakemler büyük ihtimalle endirekt serbest vuruş kararı verecekken, aut çizgisi kıyısında her maç 2-3 defa yaşanan bu savaşa seyirci kalıyorlar!
Üçlü ceza
Futbol kural kitabı, savunmacının bu tarz bariz bir engellemesini bir uyarıyla dahi cezalandırmazken, son adamı ceza alanı içinde indiren defans oyuncusunu üç kez cezalandırıyor: Penaltı, kırmızı kart ve iki maç oynamama cezası… 3 Temmuz’da bu kuralın esnetilmesi gündemde ve nedeni de aslında çok basit: Hücumcuyu ceza alanında indiren savunmacı bariz gol şansını yok etmiş olmuyor ki kırmızı kart görsün! Penaltı atışı fırsatı da bariz gol şansı değil mi ki?
Alanzinho’nun kolu
Yine hücumcunun dezavantajlı olduğu bir başka konu da bu hafta sonu Türkiye gündemine üst sıralardan giriş yaptı. Fotomaç’ın iki gün önceki güzel röportajıyla öğrendik ki, UEFA Hakem Komitesi Üyesi Jaap Uilenberg’in de konu hakkındaki görüşü net: “Vücudun başka bir uzvuna çarpıp anında ele gelen top, hentbol sayılmaz”
Herhalde öncelikle şunu belirtmeliyim: Burada benim derdim, Alanzinho’nun pozisyonunun penaltı olup olmaması meselesi değil. Bu bir hakem eleştirisi filan da değil, zaten bu konu benim uzmanlığım da değil… O pozisyonun değerlendirmesini Selçuk Dereli, Bülent Yavuz, Serdar Tatlı gibi uzmanlar pazartesi günü yaptılar. Benim derdim, sadece futbolun daha iyi ve daha âdil olması meselesi…
“Vücudun başka bir uzvundan gelen top” konusu, FIFA Kural Kitabı’nda yok. Konuyla ilgili yazılı talimat da doğal olarak bizim elimizde yok ama Uilenberg’in Fotomaç’a verdiği bilgiye göre bu meseleyi son seminerde irdelemişler. Yani bu bir sözlü talimat…
Benim de bu sözlü talimata bir itirazım var öyleyse… Şöyle bir pozisyon hayal edin: Ronaldo topu ortaladı, Pique iki kolunu (bloğa çıkan voleybolcu misali) başının üstüne kaldırdı. Ronaldo’nun ortasında top önce Pique’nin kafasına, sonra da koluna çarptı. Burada hakem ne karar vermeli sizce? Top, Pique’nin vücudunun başka bir uzvundan koluna geldiği için devam mı ettirmeli? Böyle bir pozisyonda tek kriter, topun vücudun başka bir uzvundan gelişi mi olmalı sahi? Yoksa kolun pozisyonunun doğal olup olmadığına da mı bakılmalı?
Uilenberg’e saygı duyuyorum. Gazetemizde bu konuyu güzel bir şekilde irdeleyen Selçuk Dereli’ye de… Ama bu talimat bence sıkıntılı ve eksik maalesef…
Kadın-çocuk seyirci konusu
Bu hafta Süper Lig’in bir başka tartışma konusu da yalnızca kadın-çocuk seyirciye kapılarını açan maçlar meselesiydi. Ertuğrul Sağlam da çok yumuşak bir şekilde değindi bu konuya: “Kadınlar ve çocuklar tribünlerde olmalı. Ama erkekler de olmalı…”
Bize de önceleri sempatik gelmişti bu karar… Ama birkaç uygulamadan sonra sıkıntıları göze batmaya başladı: Maalesef kadın taraftarlar da 6222 sayılı yasaya muhalefet ediyorlar, toplu olarak küfrediyorlar; hatta Bursa-G.Saray maçında meşale yakan bir kadın taraftar gözaltına alındı.
Suçun cinsiyeti yok… Seyircisiz oynama cezası çağ dışı ve bunun doğru alternatifi, statlarda suçluyu suçsuzdan ayıracak kamera donanımını kurmak… Bakanlık, GSGM, TFF ve Kulüpler Birliği ilgili kamera donanımını kurma konusunda bir türlü kararlı olamadığı için hâlâ suçluyu suçsuzdan ayıramıyoruz; toplu ceza gibi çağdışı bir uygulama yapıyoruz. Ama bu cezanın ideal yöntemini de bir türlü bulamıyoruz.
Birçok okur dostumuz, seyircisiz maç cezasının söz konusu müsabakanın rövanşında uygulanmasını öneriyor. Önceki gün karşılaştığım bir FIFA hakemimizden aldığım güzel bir fikir de seyircisiz maçların (%5 oranı korunarak) misafir seyirciye açık olmasıydı. Ki benim en çok aklıma yatan alternatif de bu oldu…
Gözüm üstünüzde…
Geçen haftaki yazı üzerine bana ulaşan bir diğer güzel mesaj da genç bir Süper Lig hakemimizdendi: MHK’nın sezon başı talimatına göre, bir hakem bir maçta X oyuncuyu duran topta Y ile birbirlerini itip çektiği için “gözüm üstünüzde” diye uyardıysa; sadece X’i değil, bütün takım arkadaşlarını uyarmış kabul ediliyormuş. Eğer aynı takımdan bir başka oyuncu aynı ihlali yapıyorsa uyarılmıyor, direkt sarı kartla cezalandırılıyormuş.
Yani bu mantıkla, bir hakem bir maçta maksimum iki kez “gözüm üstünüzde” uyarısı yapabilir.
Öyleyse bizim gözümüz de sizin üstünüzde sevgili hakem dostum! Eğer bir hakem bir maçta aynı takımı iki kez “gözüm üstünüzde” diye uyarırsa, biz de size evden tv başından bir sarı kart göstereceğiz bilesiniz…
Değerli katkıları için (talimatlar gereği isimlerini anamadığım) hakem dostlarımıza en içten saygı ve şükranlarımla.
Not: Eğer hakemlikle ilgili bugün biraz daha okumak istiyorum diyorsanız, size Türkiye’nin en iyi hakemlik sitesi mehmetmuratilgaz.com’u öneririm… Cüneyt Çakır’ın 2011’de Avrupa’nın en iyi hakemi seçildiğini ben Murat Ilgaz’ın sitesinden öğrendim mesela.
**********************************************************
www.ugurmeleke.com
www.twitter.com/ugurmeleke
www.facebook.com/ugurmeleke
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS