Aslına bakarsanız iki takım birbirine çok benziyor, ya da en azından Eylül’e kadar benziyordu! Sezon başı hazırlık maçları ve ligin ilk bölümü itibariyle F.Bahçe de G.Saray gibi maç boyunca gol arayan/kovalayan, hep daha fazlasını isteyen bir görüntü içindeydi. Hatırlayınız, ligin başında Denizli’de ışıkların kesilmesi bile durdurmamıştı sarı-lacivertlileri. Honved-Sivas-Diyarbakır ve ilk Sion müsabakalarında da bir farkla yetinmeyen, daha fazlasını isteyen (ve yetenekli oyuncuları olduğu için de) bulan bir takımdı Daum’un takımı…
Sanırım F.Bahçe için milat 30 Ağustos oldu. Hafta içi Sion rövanşında turun kaybolma riskinin oluşması, hafta sonu da Kadıköy’de Manisa önünde ecel terleri dökülmesi sonrası Daum’un stili değişti, Alman hoca vites küçülttü… Fenerbahçe artık zor gol yiyen, 1 gol bulduğunda da onu koruyan bir hüviyete büründü. İlk 6 resmi müsabakasında hiçbir karşılaşmayı tek farklı kazanmamış, rakip ağları 16 kez havalandırmış Fenerbahçe’nin, 30 Ağustos-22 Ekim arasında oynadığı 9 resmi maçının 8’i tek farkla bitti. Filmin seyri de burada değişti zaten…
G.Saray geri dönebilir mi?
O zaman akla ister istemez şöyle bir soru geliyor: 1 farkı yakaladığı Manisa, Bursa, İBB, Antalya, Sheriff, Antep ve Bükreş maçlarında skoru korumayı beceren Fenerbahçe, Galatasaray’a da aynı tarifeyi uygulayabilir mi? Yani Kadıköy’de ilk golü atan F.Bahçe olursa maç böyle biter mi?
Aslında Rijkaard’ın futbol felsefesi her zaman “yediğinden fazlasını atma” üstüne kurulu. Yani Rijkaard takımlarının normalde gol yiyince çözülmemesi, bildiği oyununu oynamaya devam etmesi, çok daha fazlasını atmaya çalışması beklenir. Ama henüz Hollandalı’nın bu felsefesini G.Saraylı oyunculara tam olarak geçirdiğini söylemek güç. Sarı-kırmızılılar bu yıl resmi maçlarda 7 kez geriye düştü, bunların 3’ünü kazandı. Özellikle geriye düşülen son 3 maçta (Kasımpaşa, Graz ve A.Gücü önünde) sıkıntı yaşandı. Futbolcular Rijkaard’ın felsefesinin aksine maçın son bölümünde topları ceza alanına şişirmeye ve plansız oynamaya başladılar. Bunun faturası da Kasımpaşa karşısında 90’a kadar yaşanan bir gerilim, farklı Ankaragücü mağlubiyeti ve Graz’a kaybedilen 2 puan oldu.
Tabii ki Galatasaray’ın bu sezon 18 resmi maçta tam 51 gol attığını, son 7 müsabakanın hepsinde gol yemesine rağmen bunların sadece birini kaybettiğini unutmamak gerek…
F.Bahçe Keita’yı durdurabilir mi?
Fenerbahçe, Alex’in üstün futbol aklıyla ortadan geliştireceği hücumlara bağımlı. Galatasaray’ın en önemli ofansif silahıysa sağdan Keita’nın dengesizliğiyle şaşırtan, içgüdüsel ve sihirli bindirmeleri…
Galatasaray, bu sezon ligde attığı 24 golün tam yarısını sağ çizgi hücumlarıyla bulmuş. Tamam Rijkaard ön taraftaki 4 oyuncuyu kendi içinde döndürerek oynatıyor, ama taç çizgisinin yarım metre yakınına kadar açılan, orada topla buluştuğunda da içeriye çılgınca kat eden Keita’nın rolü bambaşka… Gerek Trabzonlu Cale gerek Bükreşli Diabate, Keita’yı “topla buluşturmadan savunma” konusunda başarılı olamadılar. Fildişili yıldız topu aldıktan sonra da çare üretilmesi zor bir adam zaten. Daum’un o çizgide Keita’yı savunmak için Vederson-A.Santos ikilisine rol vermesi kuvvetle muhtemel… Bir de sol stoper Bilica’nın aşırı güvenli hareketleri Keita’ya karşı başına büyük işler açabilir.
Alex-M.Sarp eşleşmesi
Fenerbahçe’nin hücumlarıysa genelde “Alex zekâsı” kokuyor. Fenerbahçe’nin ligde attığı 18 golün 11’i rakip savunmanın ortadan verdiği açıklardan üretilmiş. Galatasaray’ın ligde kalesinde gördüğü 12 golün 6’sını ortadan gelen hücumlardan yediği düşünüldüğünde bu bölgede güvenli olduğu pek söylenemez. Özellikle hücuma çıkarken Servet’in ve Mustafa Sarp’ın kaybettiği toplar Rijkaard’ın başına iş açabilir… Bir de tabii F.Bahçe’nin ligin (220 sayısı ile) en çok top çalan takımı olmasını sağlayan Emre’nin enerjisinin de altını çizmek gerek.
El ele çıkılmalı
Maçın gidişatı ne olursa olsun, gollü yada golsüz, Avrupa Ligi gruplarında lider olan iki takımın müsabakasının çok eğlenceli olacağına eminim. Dileğim 4 kırmızı kartlı utanç derbisini kimsenin hatırlamaması, hatırlatmaması, hatta sonsuza kadar unutması… Eğer mümkünse sahaya 22 futbolcu, bir Fenerbahçeli bir Galatasaraylı sırasıyla el ele çıkmalı, maçın başında etrafa yayılacak bu olumlu enerji 90’ıncı dakikaya kadar el birliği ile korunmalı…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS