İki takımın Amerika’94’teki karşılaşması dün gibi hafızalarımızda. Maç Türkiye’de akşam saatlerindeydi, Maradona’nın kaptanlığını yaptığı Arjantin sahaya yine koyu mavi tondaki deplasman formasıyla çıkmıştı. Yunanlılar da dünkü gibi beyaz formayla oynuyorlardı, yine rakip kaleye gidememişlerdi. 90 dakika savunma yapmışlar, Tsalouchidis de Maradona’ya bire bir markaj uygulamıştı.
Aradan tam 16 yıl geçmiş, Arjantin’in forması aynı, düzeni aynı. O gün kaptan Maradona’nın önünde Caniggia-Batistuta ikilisi oynuyordu, dün de kaptan Messi artı Milito-Agüero ikilisi sahadaydı. Socratis Messi’yi bire bir savundu; Yunanlılar 4’lü savunmanın arkasında Moras, önünde Socratis’le bir tür altılı defans yaptılar.
İki maç birbirine her haliyle çok benziyor, ama o gün savunma yapması sporseverlere sempatik gelen Yunanistan’ın bugünkü anlayışı artık antipatikleşmeye başladı. Çünkü 16 yıl önce Yunanistan Avrupa futbol haritasında yokları oynayan bir ülkeydi, misafirdi, yabancıydı ve çaresizdi. Bugünse son 4 büyük turnuvanın üçüne katılmış, birini kazanmış, kıtanın baş altı oyuncularından biri haline gelmiş önemli bir futbol ülkesi… Bu yüzden de Rehhagel’in hâlâ bu denli antifutbol oynatması, Karagounis’in Messi’nin moralini bozarak bir şeyler elde etmeyi denemesi 2010’da artık hiç şık durmuyor.
Herhalde dün top da böyle düşünmüş olmalı ki, 78’de Demichelis’in önüne düşüp galibiyeti hak edene, Arjantin’e verdi. Maradona’nın takımı üçüncü maçında dördüncü duran top golünü attı, forma giymeyen birçok oyuncu sahaya adım atarak dakika ve moral buldular. 94’te ikinci turda Romanya’ya elenmişlerdi, bu kezse karşılarında Meksika var. Neyse ki o gün Romanya karşısında (sahte veliaht) Ortega’yı televizyon yorumcusu olarak izlemek zorunda kalan Maradona, Meksika önünde saha kenarında (gerçek veliahtı) Messi’yi seyredebilecek.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS