Sağlıklı bir Fenerbahçe-Galatasaray maç önü analizi yapmanın zorluğunu ifade etmek için bir kez daha şu örneği vermekte beis görmüyorum: Benitez’in Liverpool’uyla Mourinho / Grant’ın Chelsea’si son üç buçuk yılda tam 19 kez karşılaştılar, şöyle müsabaka kasetlerini yanlışlıkla karıştırsanız, oynadıkları oyunu izleyip. hangi kasedin hangi maça ait olduğunu ayırt etmeniz gerçekten zor olur. Oysa Fenerbahçe’yle Galatasaray son 5 aylık küçük periyotta 3 maç yaptılar, sanki 6 ayrı takım izledik!
“Kalli yönetiminde Fenerbahçe’ye karşı oynayan takım farklıydı, o gittikten sonraki bu ekip daha mücadeleci ve azimli” iddialarına asla itibar etmiyorum, çünkü bu ülkede herhangi bir futbolcunun böyle bir ahlaksızlığın parçası olacağına, ne kadar koşacağını kenardaki hocaya göre ayarlama ucuzluğuna düşeceğine inanmıyorum. Mevcut teknik ekip de sezon başından beri görevdeydi ve İsviçreli bilim adamlarından öğrendikleri yepyeni metotlarla çıkagelip, ani bir fizik yükleme yapmadılar bildiğimiz kadarıyla…
Gerçi Alkmaar, Moskova ve Sevilla deplasmanları gibi global ölçekteki fizik sınavlarının son bölümlerinde geriden gelerek bu alanda Avrupa’nın da iyileri arasına giren Fenerbahçe’yi en çok zorlayan mücadelecilerinden birisi Galatasaray… Zaten sarı-kırmızılılar için maçın en skorer bölümü hep “üçüncü yarım saat” olmuş, gerek ligde (14-18-23), gerek kupada (4-1-5), gerekse Avrupa’da ( 4-6-8 ) en çok gol buldukları zaman dilimi son 30 dakikalar…
En önemli rol Aykut’un
Fenerbahçe’yse oyunu bütün olarak pozitif oynayan, sahaya hükmeden taraf olma eğiliminde. Maç başına Galatasaray’dan 64 fazla topla buluşuyorlar, topla ortalama 3 dakika fazla oynuyorlar, üstelik 81 fazla isabetli pas da yapmayı başarıyorlar.
Son 3 maçta 2 gol attığı için (32’nci haftada nihayet ligdeki ilk derbisine çıkacak) Lincoln’ün formda olduğu söyleniyor, ama herhalde bu verilerle Alex’le kıyaslanması mümkün değil, zira Alex, “sezonun herhangi bir yerinde, herhangi bir 3 maçta” 2 gol atmazsa bir problemi mi var diye düşünür duruma getirdi bizi…
Bence Galatasaray’ın çıkışındaki en önemli rolüyse Aykut oynuyor. Hem soğukkanlı, hem uyumlu ve sempatik, hem de oyun kurma konusunda son derece akıllı davranıyor ve Fenerbahçeli meslektaşından farklı hedefe sahip: Volkan’ın Euro 2008 rezervasyonları yapıldı bile. Oysa Aykut’un İsviçre’de olması için bilete, yani tribündeki Milli Takım kurmaylarının gözüne girmeye ihtiyacı var.
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=521117
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS