• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 7 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 6 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

6 artı sonsuz

6 artı sonsuz
Uğur Meleke
Uğur Meleke
1 Şubat 2008

Federasyon ani bir kararla “6+2” kararını çıkardı ve yıllardır tartışıp tartışıp rafa kaldırdığımız konu bir kez daha gündemimize oturdu… Mevzu üzerinde ikiye bölünmüş kamuoyunun münazarasıysa şu savlara sıkışmış durumda: Ciddi bir kitle, sınırsız yabancı uygulamasının milli takıma oyuncu yetiştirmemizi sekteye uğratacağını iddia ederken, bu konuyla ilgili anti-tez, “Sınırsız yabancı uygulamasının böyle bir yan etkisi yok, eğer olsa idi Almanya, İtalya veya İspanya Milli Takımı da düşüş gösterirdi” şeklinde…
Esasında meselenin bu kadar yalın argümanlarla çözülemeyeceğinin altını çizerek başlamak gerek… Süper Lig’de yabancı sınırlaması, yalnızca bize özel bir problem olmadığı gibi sadece kendi ülke dinamiklerimizi ele alarak tek nefeste karar verebileceğimiz bir konu da değil… Sistemlerinin kusursuz olduğunu sandığımız Almanya, İtalya, Fransa gibi ülkeler de, yabancı sınırlaması konusunda son birkaç yıl içinde istikrar sağlayamadılar, bir-iki kez fikir değiştirdiler…

Milli takım
Öncelikle, “mahalle bizim, top bizim, sadece kendi çocuklarımız oynasın, yabancıları oynatmıyoruz” düşüncesinin ülke futboluna veya milli takıma katkı sağladığı doğru değil… Çünkü Avrupa kupaları veya milli takım maçları başka mahallelerde, daha iyi çocuklara karşı oynanıyor ve o iyi topçuları ilk kez orada gördüğümüzde başarılı olamıyoruz! Eğer bizim çocuklarımız, yabancılar bu lige geldiğinde onlarla rekabet edemiyorlarsa, onlardan formayı alamıyorlarsa zaten yeterince iyi değiller demektir! Kezman ve Anelka bu ülkeye transfer olmasa idi, Semih, Şampiyonlar Ligi ve Euro 2008 düzeyine muhtemelen çıkamayacaktı.
Eğer gerçekten yabancı oyuncular bazı kulüpleri işgal edip yerlileri yedek bırakırlarsa, bizim sporcularımızın İsviçre’ye, Belçika’ya veya Almanya’nın, Hollanda’nın orta sınıf takımlarına gidip ilk 11’de oynayabilecekleri ekiplere transfer olmaları ve oradan milli takıma seçilmeye çalışmaları gerek. Kemal Fenerbahçe’de oynayamıyorsa Olympiakos’a gidecek, Erol Bulut gibi forma şansı arayacak. İbrahim Akın Beşiktaş’ta mutlu değilse istikametini Sparta Prag’a çevirecek, hatta belki o takımla Şampiyonlar Ligi’nde kendini gösterecek ve milli takımımıza katkı sağlayacak… İdeali bu…

İngiliz modeli iddiası
İkinci meseleyse, yabancı oyuncu konusunda serbestiyetin sınırı… Bir grubun sürekli dile getirdiği ve artık kulüp yöneticilerinin de ağızlarına sakız olmuş İngiltere (ve İskoçya, Galler, İrlanda) modelinin bize çok uygun olduğu kanaatinde değilim. Onlar dünyanın en iyi futbol ligine sahip olduklarını düşündüklerinden, (bir bakıma NBA’deki draft uygulaması benzeri) ülkelerine gelecek sporcularda birtakım ekstra özellikler arıyorlar. Son iki yılda FIFA sıralamasında ilk 70’de yer alan bir ülkenin milli takımında yüzde 75’in üstünde oynamış sporcuları alıyorlar sadece… Öncelikle diğer büyük futbol ülkeleri İspanya, İtalya, Almanya veya Fransa bile, bu muazzam kriteri uygulamıyorlar… Üstelik de biz yabancı oyunculara karşı İngilizler kadar seçici davranabilecek düzeyde bir lig değiliz! Yani bir Türk takımı PSV’den Alex’i transfer etmek isterse, biz “Alex, milli takımda oynamıyor” diye reddedebilecek lükse sahip değiliz! Milli takımlarında oynamayan Lincoln’le, Delgado’yla idare etmek durumundayız, zira Ronaldinho veya Messi gelmiyor Süper Lig’e!

Diğer modeller
İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa’da (diğer tüm AB ülkelerinde olduğu gibi) Avrupa Birliği oyuncuları serbest çalışıyorlar. (Bizse, 1980’de AB ile imzaladığımız Ortaklık Konseyi kararıyla, emek piyasasında kendi vatandaşlarımız ile AB vatandaşları arasında ayrımcılık yapmamayı taahhüt etmemize rağmen futbolda bir adım atmış değiliz)… İtalya’da bir kulübün bir yılda Avrupa Birliği dışından ülkeye getirebileceği oyuncu sayısı birle sınırlanmış. AB dışı oyuncular ülke içinde sınırsız dolaşabiliyorlar, ama İtalya, ülkedeki toplam sayıyı kısıtlamış. İspanya’da her takım 3 AB dışı oyuncu oynatabiliyor ama Afrika, Karayip ve Pasifik ülkeleri oyuncularını AB dışı saymıyorlar! Demek ki İspanyollar ülkeye çok fazla Güney Amerikalı oyuncu gelmesinden memnun değiller… Almanya’daki “18 kişilik kadroda 12 yerli bulundurma şartı” kaldırılmış, onun yerine altyapı oyuncularıyla ilgili şartlar ağırlaştırılmış durumda… Fransa’da da 18 kişilik kadroda 4 AB dışı oyuncuya izin var.

Biz ne yapmalıyız?
1) Tüm bu modeller incelendiğinde bizim öncelikli olarak yapmamız gerekenin Avrupa’yla entegre olmak, yani AB oyuncularına kapıları açmak olduğunu düşünüyorum. Hiç kimse Saba televizyon Vestel’den daha iyi ve daha ucuzsa, beni Vestel almaya zorlamamalı… Vestel daha iyiyse ben Vestel televizyon alırım zaten… Eğer Saba daha iyiyse de, Vestel kendini geliştirerek onu geçmeye çalışacaktır. Aynen Semih’in Kezman’ı geçtiği gibi…
2) Nasıl İspanya Afrikalı oyunculara, Portekiz Brezilyalılara, Yunanistan Ukraynalılara kapılarını açmış ve herkes kendine uygun olduğunu düşündüğü yabancı profiline cazibe merkezi olmaya çalışıyor, biz de Azerilere, Özbeklere, Kazaklara, Ukraynalılara, Boşnaklara, Makedonlara, Gürcülere, Arnavutlara kapılarımızı açarak onlar için bir hedef lig olmaya çalışmalıyız. Belki Shevchenko, belki Salihamidzic veya Igli Tare büyük liglere transfer olmadan önce Türkiye’de oynamalı.
3) Yine de yerli oyuncularımızı korumak istiyorsak, ilk 11’de 5 Türk oyuncu bulundurmak zorunlu tutulabilir. Bu da 6 artı sonsuz yabancı demek… Böylece Avrupa kupalarında oynayan kulüplerimiz rakipleriyle eşit şartlarda rekabet eder, ligde de denge korunabilir. Hatta Türkiye Kupası’nda da yabancı sınırlaması uygulamayarak hem kupaya ilgi artırılabilir, hem de ligde kulübede oturan yabancı oyunculara sezon içinde daha fazla maç oynama şansı tanınır.
4) Halihazırda Türkiye Basketbol Ligi’nde uygulanan model de faydalı. Eski TBF, şimdiki TFF yöneticisi Ömer Gürsoy’dan öğrendiğime göre, TBL’de 3+2 yabancı uygulaması var, ama 3’ten fazla yabancı transfer eden her takım ortak bir havuza 125 bin dolar koyuyor. Neticede havuzda toplanan para da, 3 ve daha az yabancı transferi yapan takımlara aktarılıyor! Yani 8 takım 2’şer ekstra yabancı transferi yapıp havuza 2 milyon dolar aktardıklarında, kalan 8 takıma 250’şer bin dolarlık bir katkı sağlanmış oluyor! Futbolda bu rakam oyuncu başına 250 bin dolar (hatta 500 bin dolar) olarak belirlenirse, ligde 6 ve daha az yabancı oynatan takımlara ve denge kurulmasına önemli katkısı olacaktır.
Karar vericilerin 2008-2009 sezon başında çok hassas davranıp, orta ve uzun vadede tartışılmayacak doğru modeli belirleyip, belli bir süre bu mevzuyu rafa kaldırmaları gerek. Yoksa geçici problemleri ertelemeye yönelik çözümler bizi ileri götürmeyecek, tam aksine, yeni tartışmalar doğuracak, futbolumuzu kişiye bağımlılıktan kurtaramayacak maalesef…

http://www.milliyet.com.tr/2008/02/01/spor/ymeleke.html

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
1 Şubat 2008
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021
  • Devamı
    Fenerbahçe 40 maçın ancak 5’ini böyle oynayabilir

    Bence önceki günkü tartışmada haklı olan taraf Çağdaş Atan. Çünkü ligde Fenerbahçe’ye karşı yüzde 60-65 topla oynama...

    Uğur Meleke 9 Ocak 2021
  • Devamı
    Beyaz formalıları bir ara Bayern Münih zannettim!

    Dün ilk 45 dakikada Fenerbahçe yalnızca 70 isabetli pas yaptı. Alanya yüzde 73 topla oynadı, paslarda 262-70,...

    Uğur Meleke 8 Ocak 2021
  • Devamı
    Bu filmi Beşiktaş ve Fenerbahçe de görmüştü

    Yeşil beyazlı ekip F.Bahçe ve Beşiktaş’tan sonra G.Saray’ı da devirdi. Konyaspor’un ligde 6 galibiyeti var; üçü Beşiktaş,...

    Uğur Meleke 6 Ocak 2021
  • Devamı
    Sonuçlar santrfor seçimleriyle paralel gidiyor

    Bulut herhalde şundan emindir: Fenerbahçe’nin başlangıç santrforu Samatta veya Thiam olmalı. Bu yıl fikstürün bir engebeli, bir...

    Uğur Meleke 5 Ocak 2021
  • Devamı
    Aboubakar’la Güven çok farklı seviyedeler

    Kamerunlu santrforun yerine oynayan genç oyuncu 15 topun 10’unu kaybetti. Şu sıralar biricik annesini kaybetmenin hüznünü yaşayan...

    Uğur Meleke 4 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Dürüst olmak
21'inci maç