Kazakistan FIFA sıralamasının 125’incisi, yani Çad’ın, Kape Verde’nin, Guyana’nın bile altındalar. Üstelik sahada son derece medeniler, Azerilerle oynadığımız maçlardaki gibi rakibi sertlikle yıldırmaya çalışmıyorlar. Kendi toplarını oynamayı deniyorlar, Alman hocaları ve Almanya’dan/Rusya’dan devşirdikleri oyuncularla yeni bir ekol üretme uğraşına girmişler.
Bu süreçte de onların rakibi biz değiliz, muhtemelen gruptaki Azerbaycan maçlarını hedefliyorlar. O yüzden dün geceki maçın ne teknik, ne de fiziksel olarak bizi zorlayıcı bir sınav olduğunu söylemek mümkün değil. Zaten Hiddink’in de dün akşam esas hedeflediği birbiriyle uyum içinde çalışmaya alışmış adamların sahada geçirdikleri dakikaları artırmalarıydı. İlk 11’inden 5’i hafta sonu bir dakika bile oynamamış ay-yıldızlılar için dünkü doksan dakika da sanırım moralli bir idman olmuştur.
Evet, Hiddink’in bu iki maç için yaptığı kadro seçimi benim için de hayal kırıklığıydı. Tabii ki radikal bir revizyon beklemiyordum, ama Hollandalı’nın ilk 3 ay birikimlerinin ayak izlerinin bu kadroda hissedileceğini umuyordum. Bu kez olmadı. Hiddink ulusal takımın “haftanın panoraması” biçiminde seçilmediği görüşünü dayanak kabul etti, sadece 3 maçlık Süper Lig performanslarına değil, 6-7 yıllık alışkanlığa yatırım yaptı. Hiddink’in tercihinin bu yönde olmasının bence en önemli nedeni, Almanya’yla 8 Ekim’de oynanacak olması…
Eğer Afrika 2010 eleme grubunda olduğu gibi birinci torba rakibimizle Mart-Nisan fikstüründe (yani 6-7 ay sonra) karşılaşsaydık, Hiddink Eylül-Ekim maçlarında daha fazla risk alabilir, yeni oyuncular deneyebilirdi. Ama bir hocanın yeni takımındaki en kritik maçı sadece 35 gün sonraysa (bu boşlukta hazırlık müsabakası oynama şansı da yoksa) geçmiş kazanımlara daha fazla güvenme tercihine saygı göstermek gerek.
35 gün
Yorum Sayısı : 2
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS