• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 11 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

1950-60 doğumlu teknik direktörler futbolcuları anlamıyor

1950-60 doğumlu teknik direktörler futbolcuları anlamıyor
Uğur Meleke
Uğur Meleke
15 Ocak 2019

1990’ların ikinci yarısında doğanlara “Z nesli” deniyor, yani “Doğuştan dijital…” Onlar teknolojinin içine doğdu, bir şeye ulaşmak için sabretmiyorlar, toplum ya da ekip bilincine sahip değiller. Daha önce 50 yılda olan gelişmeler, şimdi 2 seneye sığıyor. Değişim baş döndürücü. Beğenmeyebiliriz ama anlamak zorundayız olanı biteni. Korkarım ki 1950’ler-60’lar neslinin işi bir hayli zor. Pogba, Mourinho’dan sonra takımı başka bir seviyeye taşıdı. 6 maçtır kazanıyorlar ve artık Devler Ligi potasındalar. Benzer öyküleri Terim-Serdar ya da Güneş-Orkan ikilileri için de kurabilirsiniz.

New York Knicks koçu Fizdale’in söylediği “Şu sıralar benim en büyük rakibim Boston Celtics değil, Fortnite (bir bilgisayar oyunu)” sözü, çok önemli. Artık antrenörlük, taktik-teknik eğitiminden çok, yeni nesli anlama ve empati kurabilme işine dönüştü. Ve galiba 1950’ler-60’lar neslinden ziyade, 70’lerde, hatta 80’lerin başında doğan koçlar daha iyi yapabiliyorlar bunu. Daha önce bu tanıma bir-iki kez değindim, çağı anlama adına önemli bir detay bu: Amerikalı tarihçiler Strauss ve Howe, 1990’ların ikinci yarısından sonra doğanlara “Z nesli” diyorlar. Başka bir deyişle, “doğuştan dijital” nesil bu. Teknolojinin içine doğdular, bilgisayarlar, akıllı telefonlar, tüm bilgiye arama motorları yoluyla ulaşabilmek “Z jenerasyonu” için çok sıradan. Ama bu dijital jenerasyonun önemli bir kısmında, önceki nesillerde olan karakteristik özellikler eksik: Bir şeye ulaşmak için çabalamak. Sabretmek. Toplum bilincine ya da ekip bilincine sahip olmak.

NEVİLLE’DEN BİR ÖRNEK

Babaları anneleriyle tanışmak için olağanüstü çaba göstermiş, yüzü kızarmış-reddedilmiş olduğundan değer bilirken, onlar için her şey bilmemnebook’tan insan seçmeye indirgenmiş. Mottoları, ‘dünyaya bir kez geliyorsun’a indirgenmiş. Sanki, kendileri dışındaki 7 milyar insan, dünyaya bir kez gelmiyormuş gibi! İngiliz futbolu efsanesi Gary Neville, bu neslin önemli sembollerinden Pogba’yı birkaç ay önce şöyle eleştirmişti: “Sanki her şeyi bir instagram videosu için yapıyor. Onun için hiçbir şey ciddi değil, adeta bir şakanın içinde yaşıyor”. Aynı Pogba, Mourinho gittikten sonra takımını başka bir seviyeye taşıdı. 6 maçtır kazanıyorlar ve artık Devler Ligi potasındalar. Benzer öyküleri Terim-Serdar ya da Güneş-Orkan ikilileri için de kurabilirsiniz. Serdar’ın Maldivler’den fotoğraf paylaşmak istemediğini, bunun eşinin kararı olduğunu tahmin edebiliyoruz. Benzer şekilde Şenol Güneş de “Orkan beni anlamıyor” dedi mesela. Kim bilir belki de Güneş, Orkan’ı (veya Tolgay’ı) anlamıyordur!

HIZLA GERİLEYENLER 


Bu çağın bence sırrı şu: Tarihin hızı hızlandı (yani tarih ivmelendi). Daha önce 50 yılda olan gelişmeler, şimdi 5, hatta 2 seneye sığıyor. Değişim baş döndürücü. Beğenmeyebiliriz, tasvip etmeyebiliriz ama anlamak zorundayız olanı biteni. Ve korkarım ki şu an 1950’ler-60’lar neslinin işi biraz zor. Ya da daha doğru ifadeyle, 1950’lerde-60’larda kalanların… Yeni nesil tanımlamalarından bir tanesi, tam da bu duruma yönelik: “Xennial”lar, yani 70’lerin ikinci yarısıyla 80’lerin başı arası doğanlar, bir ara nesil. Hem siyah-beyaz tv’ye hakimler, hem Netflix’e… Hem sokakta top oynadılar, hem playstationda. Yani hem Güneş’i-Terim’i, hem de Tolgay’ı-Serdar’ı anlıyor onlar. Carlo Ancelotti (59) veya Jose Mourinho (55) hızla gerilerken, Guardiola (47) ve Pochettino’nun (46) yükselişinin altındaki bir sır da bu belki de. Ya da Pogba’yı-Lingard’ı Mourinho anlamazken, Solskjaer’in anlamasının altında yatan sebep…

Şu meşhur AVAR sorusu

Bir hafta önce bu sütunda “AVAR (asistan video hakem) ne iş yapar” diye bir soru sormuştum. Sebebi de şuydu: Mesela Göçek-Özkahya ikilisi G.Saray-Konya maçında o meşhur pozisyonu yorumlarken AVAR’ın uyarı şansı yok muydu? 10’un üzerinde üst düzey hakemden yanıt geldi. Genel görüş, VAR bir pozisyonu incelerken, AVAR’ın devam eden müsabakayı ona anlatma görevi olduğu yönünde. Ancak bir başka görüşe göre de eğer VAR, maçın başında “Biz bir takımız, AVAR da gerektiğinde fikrini söylemeli” derse asistan video hakemi de oyuna katabilir. Ben de idealinin bu olduğunu düşünüyorum doğrusu.

Haftanın detayı 

99 yıllık tarihinde 4508 resmi maça çıkan Leeds United ekibi, bunların tam 4504’ünde en az bir akademi (altyapı) oyuncusuna forma vermiş. Seneye muhtemelen tekrar Premier Lig’de izleyeceğiz Leeds United’ı. Kulüp kültürü denen şey bu olsa gerek.

Haftanın transferi 

Beşiktaş’ın stoper rotasyonu bunca belirsizlik içerirken Fatih’i kiralamalarını garipsedim doğrusu. Pepe gitmiş, Roco’nun katkısı, Isimat-Mirin’in de adaptasyon hızı belirsiz. Ve takımın dördüncü orijinal stoperi kiralanıyor. Tek teselli, Fatih’in Sivas’a oynamak için gitmesi. Kontratına 20 maç oynama şartı konması.

Related ItemsGlokalHürriyetJose MourinhoManchester UnitedmansetPaul PogbaPremier League
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
15 Ocak 2019
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related ItemsGlokalHürriyetJose MourinhoManchester UnitedmansetPaul PogbaPremier League

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    19 faul ve 16 şut

    Bir Erol Bulut takımı oyuncusuysanız savunma yapmak zorundasınız. Dün dakikalar 67’yi gösteriyordu. Valencia önde baskıyla kazandığı top...

    Uğur Meleke 19 Ocak 2021
  • Devamı
    Rıdvan ve Josef fark yarattılar

    Genç Rıdvan her ofansif aksiyonun içinde vardı, Souza da klasik bir büyük maç oyuncusu gibiydi. Bu müsabakayı...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2021
  • Devamı
    Bir taç atışı bile derbinin sonucunu değiştirebilir

    Galatasaray açık oyunda ligin en az gol yiyen takımı, Beşiktaş ise ligin kader adamlarından Aboubakar sayesinde taç...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2021
  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021
  • Devamı
    Defansif on numara Mert Hakan

    Bulut, herkesin kusursuz savunma yapmasını öncelik olarak benimsemiş. Fenerbahçe geçen hafta içinde Bayern Münih’e karşı 90 dakika...

    Uğur Meleke 12 Ocak 2021
  • Devamı
    Dünyanın en çok hakem atışı yapılan ligi

    Yere yatan kalkmıyor. Hakemler de akan oyunu sürekli durduruyor, böyle olunca da tempo düşüyor. Türkiye’de oynanan futbolla...

    Uğur Meleke 11 Ocak 2021
  • Devamı
    Fenerbahçe 40 maçın ancak 5’ini böyle oynayabilir

    Bence önceki günkü tartışmada haklı olan taraf Çağdaş Atan. Çünkü ligde Fenerbahçe’ye karşı yüzde 60-65 topla oynama...

    Uğur Meleke 9 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Her 2 dakikamızın 1’i gasp ediliyor
Süper Lig’de faul yapan mı kazanıyor?