Slovenya maçında üçüncü çeyreğin henüz ortalarıydı, 25 sayılık üstünlüğümüz vardı. Bir Sloven hücumunda (25 sayının getirdiği rahatlıkla olsa gerek) Oğuz Savaş, Tanjevic’in istediği sertlikte savunma yapamadı, Karadağlı Hoca sinirlendi ve genç oyuncuyu hemen kenara aldı. Hocayla oyuncu arasında kenarda da tartışma sürdü, o sahneleri gördükten sonra ikilinin probleminin 1 günden önce çözülmeyeceğini düşünmeye başlamıştım doğrusu!
Oğuz yaklaşık 10 dakika kenarda oturduktan sonra dördüncü periyotta tekrar oyuna girdi, gözlerim sürekli bu ikilideydi, bu değişiklik sırasında da Tanjevic’le aralarında bir göz teması yaşanmadı. Yaklaşık 15 saniye sonra, Fenerbahçeli basketbolcu boyalı alanda topla buluşup güzel bir sayı yaptı ve göz ucuyla kenara baktı. Tanjevic o sırada koşarak çizgiye gelmiş, iki kolunu yukarıda buluşturmuş, avuçlarını patlatırcasına Oğuz’u alkışlıyordu. Maçta hâlâ açık ara öndeydik, Oğuz’un yaptığı sıradan bir basketti, ama belli ki Tanjevic’in niyeti/planı farklıydı.
* * *
2008’de Tanjevic, Fenerbahçe’yle Türkiye’yi bir arada çalıştırırken Terim’in de iki takımda görev yapması gündeme gelmişti. Ama futbol milli takımı takvimiyle basketbol milli takımınınki arasında çok ciddi farklar vardı; basketbolda yıllık resmi mesainiz 15-20 günü geçmiyordu. 2008’de sadece 17 gün Euro 2009 elemeleri oynadık; 2009’da da sadece 13 günlük turnuvayı… Yani Tanjevic’in basketbol milli takımıyla yıllık resmi mesaisi ortalama 15 gündü, kalan 350 gündeyse bir kulüp takımında çalışıp sıcak kalmayı sürdürmesi makul gözüküyordu.
Üstelik de Tanjevic’in çalıştığı kulüp herhangi bir kulüp değildi, milli takıma özellikle uzun oyuncular bazında kaynak sağlayan Fenerbahçe’ydi. Tecrübeli Ömer Onan, sakatlık ve kontrat problemlerine rağmen Ömer Aşık, (2009’da neden Kaya’yı değil de bu çocuğu milli takıma alırlar diye kızdığım) Semih Erden ve işte o Oğuz Savaş, iyi kötü bin küsür gündür Tanjevic’le birlikte çalışıyorlardı. Özellikle uzunlarda, Semih-Ömer-Oğuz üçlüsündeki gelişim ortada. Belli ki bu gelişimin kökeninde biraz da, Slovenya maçında Oğuz-Tanjevic arasında gözüken yakın iletişimin faydası var.
* * *
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada Sırbistan maçına henüz 7 saat vardı. Yarı finalde netice ne olursa olsun, (Kaan Kural’ın deyimiyle) işler yolunda gidince çığ gibi büyüyen milli takımımız, şanssız bir dala takılıp erise bile kalbimizde bu turnuvanın şampiyonudur. Milli takımın bir “milli kulüp” hüviyetine dönüşmesinde de Tanjevic’in seçimlerinin ve tavrının katkısı büyüktür. Bugüne kadar farklı kazandığımız maçlar sonrası bile kenardaki sakin hareketleriyle gönlümüzü kazanmıştır, umarım Tanjevic’in o olgun tavrı, rakiplerine olan saygısı tüm Türk sporcuların dikkatini çekmiştir.
Bu unutulmaz Eylül için teşekkürler 12 dev adam… Ve teşekkürler 13’üncü dev adam…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS