2010 DÜNYA KUPASI PANORAMASI
66’yı Almanya kale çizgisiyle hatırlıyoruz, 86’yı Tanrı’nın eliyle… 1970’e Müller’in golleri, 1990’a Maradona’nın gözyaşları damga vurmuştu. Afrika 2010’daysa bunların hepsi bir aradaydı! İngiltere’nin akıllı köpeği Pickles bile tahtını “Ahtapot Paul”e kaptırdı. “Afrika iki bin on”, 10 numara bir kupa olarak yazıldı tarih sayfalarına…
Kupa ilk kez bir Afrika ülkesinde düzenlendi, Güney Afrika kusursuza yakın organizasyonuyla endişeleri boşa çıkardı. FIFA ilk kez kupaya oyuncu gönderen kulüplere ödeme yaptı, 40 milyon doların büyük kısmı Avrupalı takımlara dağıtıldı. Şampiyon İspanya 30 milyon dolarlık büyük ödülün sahibi olurken, puansız veda eden Kuzey Kore bile 9 milyon dolarla evine döndü. 32 ülkeden 736 oyuncu kupaya futbol oynama ümidiyle gelirken, tek bir kişi (Kuzey Koreli Myong-Won) ismi listeye sehven kaleci olarak yazıldığı için turnuvayı yerinde izleyen bir seyirciden öteye geçemedi. İspanya tarihinde ilk kez final oynarken, kupa 18’inci farklı finalistine ve 9’uncu farklı sahibine merhaba dedi.
64 maçta 145 gol atılırken, ortalama 2,27 olarak gerçekleşti. Kupanın tek hat-trickini Arjantinli Higuain yaptı, en hızlı golü de 2:38’de Alman Müller’den yiyen yine Arjantin oldu.
En farklı galibiyeti Kuzey Kore’yi 7-0 yenen Portekiz aldı, Queiroz’un takımı (İsviçre’yle beraber) turnuvayı sadece 1 gol yiyerek kapattı. Kupada 15 penaltı kullanıldı, dokuzu gol oldu. İspanya kaçan 6 penaltının ikisine imza atarken, 5 maçta kalesini kapatarak bu şanssızlığını telafi etti. Kupanın belki de en enteresan istatistiğineyse Yeni Zelanda imza attı ve en zayıf takım olarak geldiği Afrika’dan tek namağlup ekip olarak ayrıldı…
KUPANIN YILDIZI
DIEGO FORLAN (URUGUAY): Atletico’yla zaten harika bir sezon geçirmişti, ama bu sefer muhtemelen arkasında daha kötü bir takımla daha büyük iş başardı. Alışık olmadığı forvet arkası pozisyonunda Messi/Sneijder gibilerini aşan bir performans gösterdi, 4’ü süper toplam 5 gol attı. Takımının 40 yıl sonra ilk dörde girmesinde başrol oynadı.
2) David Villa (İspanya): Şampiyon İspanya’nın 8 golünden 5’ine skorer, birine asistçi olarak imza attı. Şili, Honduras ve Portekiz maçlarını tek başına kazanmasaydı, İspanyollar’ın sürpriz erken vedası kaçınılmazdı.
3) Thomas Müller (Almanya): Turnuvanın genç oyuncusu, gol kralı, en genç ve en erken skoreri olarak tarihe geçti. Üstelik gol krallığının yanına 3 gol pasıyla asist krallığını da ekledi.
4) Andres Iniesta (İspanya): Euro 2008’den sonra Afrika’2010’da da şampiyon olmalarında Xavi’yle birlikte başrol oynadı. Finaldeki golünün yanına Jarque jestini ekleyerek gönüllerin altın adamı oldu.
5) Wesley Sneijder (Hollanda): Sezonu 4 kupayla tamamlamaya sadece 4 dakika mesafedeydi. 5 golle krallığa ortak oldu, bir de asist yaptı.
KUPANIN TAKIMI
ALMANYA: 25 buçuk yaş ortalamalı bir takımla 48 sene sonra bir Dünya Kupası yarı finaline çıkan en genç ekiptiler. Ama 8 farklı oyuncudan gelen 16 gol, dörderli Avustralya-İngiltere-Arjantin galibiyetleri, sakin ve âdil oyunlarıyla gönüllerde taht kuracak olgunluğu gösterdiler. (Gümüş takım: İspanya)
KUPANIN KRALI
THOMAS MÜLLER (ALMANYA): Almanya’nın genç yıldızı, kendisi gibi 5 gol kaydeden (ama birer asisti olan) Forlan, Villa ve Sneijder’i 3 asistle geride bıraktı. Bu dörtlüyü 4’er gollü Vittek (Slovakya), Klose (Almanya) ve Higuain (Arjantin) izledi.
Kupanın asist krallığı: Mesut Özil, Thomas Müller, Schweinsteiger (Almanya), Dirk Kuyt (Hollanda), Kaka (Brezilya) üçer asistle krallığı paylaştılar.
Kupanın performans krallığı: 4 ayrı müsabakada (Danimarka, Japonya, Brezilya, Uruguay önünde) maçın adamı seçilen Wesley Sneijder bu alanda krallığı kazandı. Onu üçer maçta ödül kazanan Iniesta, Forlan, Honda ve Ronaldo izledi.
Kupanın kulüp krallığı: Bayern Münihliler kupada tam 12 gol atarak kulüplerini en skorer takım yaptılar. Alman devini 9 golle Interliler, 8 sayıyla Atletico Madridliler takip ettiler.
KUPANIN HOCASI
JOACHIM LÖW: Kulüplerinde artık saygı görmeyen Klose ve Podolski, ligde henüz saygı görmeyen Boateng ve Khedira gibi adamlarla harika bir takım yaptı. İspanya maçı dahil kendi oyununu oynatmaya çalıştı, kupanın en efektif ve en golcü futbolunu sergiletti. Yardımcısı Hansi’yle birlikte seçtikleri kıyafetler ve karizmalarıyla da hafızalara kazındı. (Gümüş hoca: Marcelo Bielsa/Şili)
KUPANIN HAKEMİ
RAVŞAN IRMATOV: 2008 FIFA Kulüpler Şampiyonası finalini yönetmesine rağmen Dünya Kupası açılış maçına çıkmasına şüpheyle yaklaşılıyordu. Harika performansıyla şüpheleri boşa çıkardı, Arjantin-Almanya ve dünya üçüncülüğü maçı dahil 5 iyi müsabaka yönetti. Sanırım Azeriler için 1966 Dünya Kupası finali yardımcı hakemi Tevfik Behramov nasıl bir milli kahramansa, Özbekler için de artık Ravşan Irmatov öyle olacak. (Gümüş hakem: Benito Archundia/Meksika)
KUPANIN POLEMİĞİ
GOL ÇİZGİSİ TEKNOLOJİSİ: Hurst’ün 1966’da Almanya’ya attığı golü tespit etmek için bilgisayarlar devreye sokulmuştu. Lampard’ın 2010’da Almanya kalesinin 20 santim içinden çıkan golünü görmek için de 4 çift göz yeterli gelemedi. Blatter açıkça İngilizlerden özür diledi ve Dünya Kupası’nın ardından gol çizgisi teknolojisinin devreye gireceğini açıkladı.
2) Vuvuzela: Afrika’nın sesi, dünyanın geri kalanını 31 gün boyunca ciddi bir biçimde zorladı. Avrupalı tv kanalları sesi kesen teknolojiler geliştirdiler, stattaki seyirciler kulak tıkacı satışlarını patlattılar. Futbolcularsa sabahın altısında vuvuzela sesiyle uyanmaya alışmak zorunda kaldılar.
3) Kâhin ahtapot Paul: Oberhausenlı ahtapot Paul, Euro 2008’deki 6’da 4’lük tahmin başarısını Afrika 2010’da 8’de 8’e çıkararak kupanın gündemine oturdu. Kızgın Uruguay seyircisi “Uruguay usülü kızarmış ahtapot” pankartıyla güldürdü.
4) Jabulani: Gerrard’ın “yapış yapış”, Casillas’ın “hain” sözcükleriyle tanımladığı kupa resmi topu Jabulani, 64 maçta 145 kez fileleri havalandırdı. İngiliz Green, Cezayirli Chaouchi, Japon Kawashima ve Ganalı Kingson onu hiç unutmayacaklar. Gruplardan sonra (kalecilerin alışmasından olsa gerek) çok büyük bir faciaya yol açmaması onu polemiklerde birincilik koltuğundan etti.
5) Casillas çifti: İspanyol kaleci Casillas’ın muhabir sevgilisi Sara Carbonero’yla İsviçre ve Paraguay maçları sonrası yaptığı röportajlar gündemi uzun süre meşgul etti. Casillas eğer gruplardaki inişli çıkışlı performansını sonrasına taşısaydı şu anda Carbonero’yu muhtemelen bütün dünya tanıyacaktı.
KUPANIN LEJYONERİ
DIEGO LUGANO: Kupada Süper Lig’den 15 oyuncu forma giydi. Slovak Vittek 4, Brezilyalı Elano 2 golle skor yapan lejyonerlerimiz oldular. Uruguay kaptanı Lugano dünya dördüncülüğüyle hem en ileriye giden, hem de en iyi performans gösteren Süper Lig oyuncusu olarak kayıtlara geçti. Meksikalı Giovani de en iyi genç oyuncu ödülüne aday gösterilerek önemli bir iş başardı.
KUPANIN ALTIN 11’İ: Neuer(Almanya)-Lahm(Almanya), Tanaka(Japonya), Puyol(İspanya), Coentrao(Portekiz)-Schweinsteiger(Almanya), Xavi(İspanya)-Müller(Almanya), Sneijder(Hollanda), Villa(İspanya)-Forlan(Uruguay)
KUPANIN GÜMÜŞ 11’İ: Kingson(Gana)-Ramos(İspanya), Lugano(Uruguay), Pique(İspanya), Morel(Paraguay)-Bradley(ABD), Annan(Gana)-Iniesta(İspanya), Mesut(Almanya), Robben(Hollanda)-Honda(Japonya)
KUPANIN ÖYKÜSÜ
DANI JARQUE, HER ZAMAN BİZİMLE: İspanyol Iniesta, kupanın en geç golünü atarak kupayı İspanya’ya getirmekle kalmadı, kupanın en geç jestiyle de şampiyonluğu hak etti. Hollanda’ya karşı 116’da attığı golün ardından tişörtünden gökyüzüne, Espanyol’un kalp krizi geçirerek hayata veda eden ebedi kaptanı Dani Jarque’ye gönderdiği mesajla kalpleri fethetti: Dani Jarque siempre con nosotros (Dani Jarque, her zaman bizimle)…
2) Suarez’in eli: Uruguay-Gana çeyrek finalinin yüz yirminci dakikasında çizgiden elle çıkardığı topla takımını yarı finale taşıyan Suarez, Tanrı’nın sağ eli unvanını da almaktan geri kalmadı.
3) Cruyff etkisi: Dünya Kupası finalinde total futbolun mucidi Hollanda’yla, uygulayıcısı Barcelona etkisindeki İspanya karşılaşınca yeryüzünde manşetlere Johann Cruyff çıktı.
4) Heinze’nin tokadı: Arjantin’in Meksika’ya attığı ikinci golün ardından gol sevincini tamamlayan Heinze’nin önce kafasını kameraya, sonra da yumruğunu kameramana vurması yıllarca unutulmayacak.
5) Yeni Zelanda: 3’ü boşta, 7’si amatör ligde olan 23 oyuncuyla kupaya gelen Y.Zelanda’nın Afrika’yı tek namağlup takım olarak terk etmesi de en güzel öyküler içinde yerini aldı.
KUPANIN HAYAL KIRIKLIĞI
DIEGO MARADONA: Kupayı kazanırsa çırçıplak koşacaktı, kazanamayınca o duygunun “suratının ortasına bir yumruk yemiş gibi” olduğunu anlattı. 3 ay önce basın toplantısında tanımadığı Müller’le, maç öncesi aksanıyla dalga geçtiği Schweinsteiger’in takımını dağıtması gerçekten yumruk etkisinde olmalı… 6 forvetinin sezon boyunca toplam 172 gol attığı olağan üstü hücum hattını arkada dengeleyemeyerek kupaya acı bir biçimde veda eden Maradona, Afrika’dan en üzgün ayrılan adam oldu kuşkusuz…
2) Geleceği yazanlar: Bir spor giyim markasının “geleceği yaz” temalı reklamında oynattığı büyük yıldızların felaketiydi Afrika… Söz konusu yıldızlardan Cannavaro iki bireysel hata, Rooney ve Ribery 0, Ronaldo ve Drogba kupaya birer golle veda ettiler.
3) Hakemler: Lampard’ın sayılmayan golü, Rossetti’nin dev ekrandan ofsayt olduğunu gördüğü halde vermek zorunda kaldığı Tevez kafası, Webb’in sarı kartla geçiştirdiği De Jong tekmesi, Klose’nin Sırbistan maçındaki kırmızı kartı ve Amerika’nın Slovenya’ya karşı sayılmayan nizami sayısı, hakemleri 31 gün boyunca çok zor durumda bıraktı. FIFA’nın Dünya Kupası yönetim sistemini gözden geçirmesi gündemde…
4) Asamoah Gyan: Suarez’in düşü, onun kâbusu oldu. Bir Dünya Kupası’nda yarı final görecek ilk Afrikalı Gana’nın Uruguay’ı elemesi onun ayaklarına bakıyordu. 120’nci dakikada üst direğe nişanladığı penaltıyı, herhalde ömrü boyunca unutamayacaktır.
5) Abdul Kader Keita: Bu sütunda Drogba’yla uyumu ve çalımlarıyla yer alma şansını yakalamışken, dünyaya kendini Kaka’yı haksız yere attıran adam olarak tanıttı. Bu hareket sonrası Katar’a gidişi, Rivaldo’nun 2002 sonrası dikey düşüşünü de andırıyor aslında…
KUPANIN GURBETÇİSİ
MESUT ÖZİL: Almanya’nın bütün maçlarında ilk 11’de sahaya çıktı, 1 gol ve 3 asistle dünya üçüncülüğü başarısında başrol oynadı. Almanya’nın diğer Türk asıllı oyuncusu Serdar Taşçı sadece 2 dakika sahada kalabilirken; üç İsviçreli Eren Derdiyok, Gökhan İnler ve Hakan Yakın gruplarda veda etmekten kurtulamadılar.
KUPANIN GOLÜ
DAVID VILLA (İSPANYA-HONDURAS): Villa’nın kupada attığı bütün goller harikaydı, ama Honduras’a karşı 17’nci dakikada kaydettiği sayı slalom güzeli olarak birinciliği hak etti. Sol çaprazdan kazandığı topla 3 Honduraslıyı geçen Villa, kalenin sol üst direk dibine yolladığı şutla kupanın en güzel anlarından birine imza attı.
2) Diego Forlan (Uruguay-Almanya): Forlan’ın ceza alanı dışından attığı 3 golü değil, içinden attığı voleyi listeye almaya uygun gördük. Almanya’ya karşı Arevalo’nun ortasında meşin yuvarlağın biraz ilerisinde kalmasına rağmen topun üstüne öyle güzel kapandı ki, bu harika sayının maç kazandırmaması büyük bir şanssızlık sayılır.
3) Mesut Özil (Almanya-Gana): Özil’in Gana’ya karşı ceza alanı dışından kaydettiği süper vole golü, hem vuruş tekniği hem de önemi açısından bu listeye girmeyi hak etti.
4) Okazaki (Japonya-Danimarka): Aynı maçta Honda ve Endo’nun frikikleri de harikaydı ama Honda’nın Rommedahl’i saf dışı bırakıp Okazaki’nin boş kaleye atması için verdiği pas hepsini gölgede bıraktı.
5) Van Bronckhorst (Hollanda-Uruguay): Kupanın en iyi uzaktan şut golüydü. Sol ayakla, sağ direkle üst direğin birleştiği yere 30 metreden uzak bir mesafeden gitti.
http://www.milliyet.com.tr/10-numara-bir-kupa/spor/haberdetayarsiv/13.07.2010/1262805/default.htm
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS