90 Dünya Kupası’nı Maradona’nın gözyaşlarıyla, 94’ü yine onun kokain skandalıyla hatırlarız. 98’te Ronaldo’nun sakatlığına rağmen baskılarla finalde oynamasıdır akılda kalan. 2002 Kore ve Türkiye’nin, 2006 Zidane’la Materazzi’nin öyküleriyle konuşulur 50 yıl sonra. Peki Brezilya 2014’ten akıllarda 7-1 ve 5-1 dışında ne kalacak? Almanya’nın fantastik yarı final galibiyetinin haricinde bu kupanın hafızalarda yer edecek anıları neydi?
10) Neymar’ın sakatlığı
Falcao, Reus, Thiago hiç gelemediler Brezilya’ya. Khedira, Diego Costa, Agüero’ysa sakatlıkla baş edemediler. Messi finalde adalesini tuttuğu andan itibaren bir daha sprint atamadı. Sakatların sağlamlardan rolü çaldığı bir kupaydı bu. Tabii ki yıllar sonra hatırlanacak tek sakatlık Neymar’ınki olacak muhtemelen. Bir ulusu kahreden sakatlık. Bence ev sahibi ülkeyi esas bitirense Neymar’ı sakatlayan Zuniga değil, koskoca Brezilya’yı Neymar’a mahkum eden Scolari idi.
9) Çekirgenin James’i
James’in Uruguay’a, Cahill’in Hollanda’ya, Messi’nin İran’a, Khedira’nın Brezilya’ya attığı goller hafızalarda kalmaya aday. 22’lik James’in 399 dakikaya 6 gol 2 asist sığdırması olağanüstü. Bir de Brezilyalıların James’e attıkları tekmeler görülseydi, daha fazlasını da yapabilirdi altın ayakkabılı genç adam. Ya da sözlüğün deyimiyle: “Dev çekirgenin ayağındaki genç adam”
8) Benzema’nın 6 atıp 3 alması
Benzema’nın Ekvador maçında attığı golün kaleciye yazılması, İsviçre’ye karşı penaltı kaçırması, yine aynı maçta attığı harika golün son düdükten sonra gelmesi büyük şanssızlık. Yine de Ekvador kalecisi Valladares’e yazılan Benzema golü, gol çizgisi teknolojisinin ilk global uygulaması olması hasebiyle yıllarca unutulmayacak sanırım.
7) Gol çizgisi teknolojisi
Gol çizgisi teknolojisinin gözden kaçırdığı bir an da unutulmaz: Hollandalı Vlaar’ın Arjantin’e karşı attığı penaltının dönüşünde topa çok hafif temas etmesi ve meşin yuvarlağın tekrar kaleye yönelmesi tarihi bir andı. Hiç kimsenin görmediği o ikinci temas olmasa neler yaşanırdı, top kaleye girer miydi, gol çizgisi cihazı ve ulusal gururumuz Çakır bunu kaçırırlar mıydı, düşünmeden edemiyor tabii insan…
6) Frikik spreyi
Güney Amerika liglerinde görüp yıllardır iç çekiyorduk, Dünya Kupası’ndaki harika uygulamasıyla artık bir Roberto Carlos misali, bir Ronaldo misali Avrupa’ya açılma zamanı geldi. Bence aynen “3 puan uygulaması” gibi hiçbir turnuvanın kayıtsız kalamayacağı süper bir gelişme frikik spreyi.
5) Müller’li frikik
Tabii frikik diyince kupanın unutulmaz duran top organizasyonuna da parantez açmak gerek: Müller liderliğindeki Alman oyuncuların Cezayirlileri şaşırtalım derken bütün dünyayı şaşırttıkları o düşmeli kalkmalı frikik akıl almazdı gerçekten. Höwedes’in maçtan sonraki açıklamasına bakılırsa o düşüş bilinçliydi üstelik.
4) Sabella’nın üzüntüsü
Turnuvanın bir başka güzel düşüşü de Sabella’dandı: Arjantin koçunun Higuain’in Belçika maçında kaçırdığı pozisyon sırasında düşeyazması da, Neymar’ın Kolombiya maçındaki gol sevincine kayarak katılamaması da eğlenceliydi.
3) Mondragon’un rekoru
Kolombiya’nın turnuvanın açık ara en sempatik takımı olduğunun bir başka kanıtıydı 43 yaşındaki Mondragon’un sahaya ayak bastığı an. Ospina’nın olağanüstü samimi sarılışı, takımdaki iyi enerjinin gösterisiydi sanırım.
2) Üç dakikalık Krul
Mondragon rekor kırdı, Neuer altın eldiveni aldı, Navas, Bravo ve Ochoa dünyaları kurtardılar. Ama Krul, sadece üç dakikada hepsini unutturacak bir performansla imza attı kupaya. Sanırım turnuvanın James’le birlikte en büyük kazananı o.
1)Suarez’in savunması
Suarez’in Bakkal ve Ivanovic’ten sonra Chiellini’yi de ısırmasından çok, olaydan sonra yaptığı savunma unutulmaz herhalde: İlk önce Chiellini’nin omzu ile dişini sakatladığını iddia etti genç adam… Neyse ki iki gün sonra sakinleşip ayıbını kabullenmesi, Chiellini ve tüm spor kamuoyundan özür dilemesi güzel. Chiellini’nin de sosyal medya hesabından özrü anında kabul etmesi daha da güzel.
En güzeliyse bence FIFA’nın verdiği ağır ceza: Çünkü bu oyunu, adil mücadeleyi, saha içi unsurlarla, sporun içinde kalarak sürdürmek gerek. Çizgilerini zorlamamak, oyun oynandığı gerçeğini zedelememek gerek. Suarez sportmence yarışmaktan üçüncü defa vazgeçerek, bu kalın çizgiyi üçüncü defa aşarak ağır bir cezayı hak etmişti bence de…
Sahadaki ve sokaktaki herkesin birbirine “toplumsal sözleşme” çerçevesi içinde davrandığı, sevgiye değil ama saygıya mecbur olduğumuzu unutmadığı bir dünya dileğiyle. Mutlu haftalar.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS