GOAL / GÜZEL OYUN / NİSAN 2009
Henry’nin golü harikaydı; Agüero, Robben, Drogba çok güzel bir ay geçirdiler. Ama Mart’ın en güzeli, Torres’in Cannavaro’nun ve televizyon başındaki milyonların başını döndüren çalımıydı.
Siz de güzel bulduğunuz her şeyi, gol, takım, oyuncu, hareket, laf her ne olursa; yukarıdaki e-posta adresinden bana ulaştırabilirsiniz…
En güzel maç
A.Madrid 4- Barcelona 3
Ayın en güzel maçı, ayın ilk günündeydi. Barcelona, derbi yenilgisiyle 7’ye düşen puan farkının gerilimini üstünde taşıyordu muhtemelen… Atletico Madrid’se İspanya’da fikstürün azizliğinden ilk yarıda ciddi biçimde etkilenmişti ve peş peşe karşılaştığı Sevilla-Barcelona-R.Madrid-Villarreal dörtlüsünden 11 puan bir de hoca kaybederek çıkmıştı. Bu kez aynı darbeyi yememelilerdi, Sevilla’ya yine kaybetmişlerdi, Barcelona’ya da yenilirlerse, R.Madrid ve Villarreal önüne de çok moralli çıkmayacakları kesindi…
Maça da ilk yarım saatte 2 olağan üstü gol yiyerek 2-0 mağlup başlamaları işi daha da zorlaştırmıştı tabii ki… Ama Forlan ve Agüero isyan ettiler, maçı birer dubleyle bitirip skoru 4-3’e getirmeyi bildiler. Epik Barcelona maçının ardından R.Madrid ve Villarreal’den de 4 puan kazanıp Ş.Ligi potasından kopmadılar. İyi bir aydı doğrusu Madrid takımları için…
En güzel pas
Didier Drogba
Chelsea-Manchester City müsabakasının ilk yarım saati henüz dolmuştu. City’li oyuncular savunmadan çıkarken topu ayaklarında fazla geveleyince Deco, Ballack, Lampard presiyle karşılaştılar ve meşin yuvarlak Ballack’a geçti. Alman oyuncu tek bir dokunuşla Lampard’ı gördü, Lampard’sa hızlı bir ara pasıyla ceza alanına koşu yapan Drogba’yı… Fildişili golcünün açısı dardı, topu kaleye yönlendirmesi de kolay gözükmüyordu ama kimsenin anlamadığı harika bir topuk pası yaptı penaltı noktası üstüne doğru… 3-4 saniye önce topu kazanan Ballack oradaydı, ama vuruşu direğin dibinden auta gitti.
Drogba’nın arkasında da gözleri varmış hissi uyandıran pası, tekrar tekrar izlemeye değer doğrusu. (Teşekkürler Fırat İşbecer)
En güzel laf
“O, başka bir gezegenden”
Geçen aynı en güzel futbolcularından biriydi Arjen Robben… Şampiyonlar Ligi’nde de çeyrek finalist olabilseler, belki şu anda Messi kadar konuşuluyor olacaktı. Çeşitli basın-yayın organları onunla Messi arasında kıyaslamalar yapıp, AS gazetesi de onun fikrini sorunca verdiği cevap çok güzel: “O, dünyanın en iyi oyuncusu. Messi şu anda çok iyi form tuttu, hatta bana sorarsanız o başka bir gezegenden… Bense fena değilim. Her zaman daha fazla gelişmeye ihtiyacım var. Oynadıkça fiziksel olarak daha iyi olacağım. Son vuruşlarımı düzeltmem gerek bir de…”
En güzel karar
IFAB
Uluslararası Futbol Birliği IFAB, geçtiğimiz ay içinde futbol oyun kurallarında değişiklik önerilerini görüşmek üzere K.İrlanda’da toplandı. FIFA’dan 4; İngiltere, İskoçya, Galler ve İrlanda federasyonlarından birer olmak üzere toplam 8 temsilci, birçok konuyu görüştü ama yalnızca bir değişikliği karara bağladı: Ekstra hakem…
Futbola çizgi hakemi gerekliliğine katılıyoruz. Bir yardımcı hakemden hem son adamla aynı hizada olmasını, hem de tam o sırada 120 km. hızla vurulmuş bir topu takip edip çizgiyi geçip geçmediğini karara bağlama misyonunu yüklemek hiç adil değildi.
Ve de buz hokeyinde ve hentbolde uygulanan “2 dakika cezası” benzeri bir kuralın kabul görmemesinden dolayı mutlu olduk. Bu da futbolun ruhuna çok aykırı, çok radikal duracak bir ceza olacaktı.
En güzel gol
Thierry Henry vs. A.Madrid
Guiseppe Mascara vs. Palermo
Ayın en güzel 10 golüne girebilecek 3-4 ayrı güzel sayının yapıldığı A.Madrid-Barcelona maçının açılışını Thierry Henry, Arsenal günlerini hatırlatan bir vuruşla yaptı. Dani Alves’in sağ taraftan gelen pasını ceza sahası yayının biraz solunda olan Henry, Eto’o’ya indirdi (Bizce, o noktada vurmayı düşünmüştü Henry)… Top Eto’o’dan sekip tekrar Henry’ye geldiğinde bu kez hiç düşünmedi, falsolu harika bir tek vuruş yaptı. Top, deyim yerindeyse önündeki Heitinga’nın etrafından usulce dolaşarak iki kale direğinin buluştuğu noktaya gitti. Tabii o dakikada hiç kimse o harika gole rağmen Barcelona’nın kaybedeceğini aklından geçirmemişti…
Aynı bir diğer değişik golü de Catanialı Mascara’nın Palermo’ya orta yuvarlak çevresinden attığı aşırtma idi. Mascara’nın vuruşunun diğer orta saha gollerinden farkı ise havadan gelen bir topa gelişine sert/şandel kusursuz bir vuruş yapması idi.
En güzel teknik adam
Juande Ramos
Göreve geldiği gün itibariyle bile güvenoyuna sahip olmaması açısından Fatih Terim’in Milan seferini andırıyordu. Hâlâ yerine gelmesi gereken kişinin Carlo Ancelotti olması gerektiğini söyleyenler var ki, bu açıdan da hikâye Terim’in öyküsüne benziyor.
Ama Ramos, Terim’den biraz daha iyisini yaptı. El Clasico’yu kaybedip Barcelona’nın 12 puan gerisine düştükten sonra 12 lig maçında 11 galibiyet 1 beraberlik içeren harika bir seri yakaladı. Artık İspanya’da iki devin şampiyonluk şansı arasında uçurum gibi bir fark yok, üstelik de ikinci devrede Real Madrid-Barcelona maçı Bernabeu’da sahne alacak.
Göreve çok kötü koşullarda gelmesine rağmen sakin duruşu ve 12 haftalık başarısıyla, Ş.Ligi’nden elense de ayın en güzel teknik adamı Juande Ramos…
En güzel çalım
Fernando Torres
Sadece bu ayın değil, bu yılın ve belki de son on yılın en güzel çalımıydı bu… Liverpool, 1-0’lık önemli avantajının rövanşında Anfield’da da fırtına gibi başlamıştı Real Madrid maçına… Henüz 4’üncü dakikaydı. Sol açıktan Riera, kaleye sırtı dönük olan Torres’e yerden bir pas çıkardı. Torres, topu topuğuyla arkaya doğru yönlendirip öyle hızlı döndü ki, arkasındaki Cannavaro ile beraber maçı izleyen bizler de geriye doğru oturduk doğrusu… Son vuruşu iyi değildi belki o yüzden bu atak golle sonuçlanmadı, ya da Casillas iyiydi bilemiyorum, ama Bergkamp’ın Newcastle karşısındaki dönüşünü hatırlattı bize bu hareket…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS