Bir takımın yabancı futbolcularının genel olarak belli bir ülkeden olmasının avantajları ve dezavantajları olabilir mi?
Orhan İlhan / Samsun
10 yıl önce bu konuyu konuşsak değerlendirmemiz farklı olabilirdi, ama bugün Süper Lig’in geldiği noktada futbolculara bu şekilde bakmayı aşmak gerek. Mesela İspanya’nın/İngiltere’nin orta sınıf bir takımı yabancı oyuncu transfer ederken böyle bir kıstas kullanır mı? (Genelde kullanmazlar, oyuncunun pasaportuna değil yeteneğine/yeterliliğine bakarlar)
Şu anda Türkiye Ligi, İspanya-İngiltere-İtalya’dan ayrılan oyuncular için harika bir alternatif olmuş durumda. Dünya nezdinde saygı görüyor, izleniyor. Batı Avrupa’dan 2-3 saatte ulaşılıyor, saat farkı yok gibi, iklimi harika. Rusya-Ukrayna gibi soğuk değil. Yunanistan gibi az takip edilen bir lig değil. Katar-Brezilya gibi uzak değil. O zaman takımlarımız artık oyuncuların pasaportundan çok yeterliğine bakacak seviyeye geldiler. Sırf aynı ülkeden geliyorlar, aynı dili konuşuyorlar diye Şota’nın yanına Cemaruli’yi, Hagi’den sonra Lutu’yu alma çağını aştık gibi geliyor bana.
*******
Türkiye Ligi’nde oynayan futbolcuların fizik/kondisyon ve çabukluk olarak zayıf olmalarının tüm takımların ortak sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle ligdeki maçların çoğu oldukça düşük tempoda oynanıyor. Neden hiçbir antrenör bu konuda öne çıkan bir çalışmayla fark yaratan bir takım yaratmıyor/yaratamıyor? Yoksa mesele bu kadar basit değil mi?
Harun Özden
Eğer bazı oyuncularımız çabuk değil, bazıları kuvvetsiz, bazıları da kondisyonsuzsa bu genelde kişiye özel çalışmanın eksikliğine dayanıyor. Her bir bireyin yapısı farklı, kuvveti farklı, yaradılışı farklı; öyleyse her bir bireyin çalışma planı da bir yerde diğerinden ayrılmalı.
Yine de sizin sorunuzdaki gibi genellemeye çalışırsak; evet, oyuncularımızın fizik kaliteleri çoğunlukla düşük. Emenike, Djiheoua ve (Portekiz Ligi’nde 1 gol atmış) Makukula gibi oyuncuların bu kadar fark yaratmasında da galiba bu kuvvet eksikliğinin etkisi var. Bizim oyuncular salon/saha çalışması dengesini galiba tutturamıyorlar, yabancı oyuncular salonda çok vakit geçiriyor diye onları eleştiriyorlar. O zaman da Türklerin üst tarafı genelde kuvvetsiz oluyor, ayakta kalmakta güçlük çekiyorlar.
***************
Almanya; İngiltere ve İspanya’nın gölgesinde kaldığını fark edince futbolunda ve futbol sahalarında bir faklılaşmaya gitti diye düşünüyorum. Siz de böyle düşünüyorsanız; bunu nasıl yaptıkları ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Ayrıca aynı sıkıntının alasını yaşayan bir ülke olarak bizim de bir açılım yapmamız gerektiğini düşünüyor musunuz? Futbol anlayışımızda (özellikle Anadolu takımlarında) bir değişiklik gerekmiyor mu?
Abdullah Küçük / Samsun
Tespitiniz doğru… Almanya, ulusal takımının ve yerli futbolcularının gerilediğini düşününce 20’nci yüzyılın sonunda altyapıya yaklaşık 1 milyar dolarlık bir yatırım yaptı. Aynı yıllarda dünya nezdinde izlenilirliğinin düştüğünü fark edince de yayın ihalesine her bir maçı 11’er kamerayla çekme şartı getirdi.
Bizim de bir altyapı ve yönetim devrimine ihtiyacımız olduğu açık. Altyapı hocalarının aylık 1-2 bin liradan daha fazla kazandığı, yönetim kurullarında 2-3 BESYO mezununun olduğu bir zamanı bekliyoruz tabii ki.
***********
Stresi ve zorluk derecesi yüksek maçlarda deneyimi az genç oyuncuların oynatılması onları nasıl etkiler?
Metin Yalaz / Eskişehir
Ben oyuncuları genç-yaşlı, yerli-yabancı olarak ayırma taraftarı değilim; gençler (ve yerliler) lehine bir ayrımcılık yapılmasını bile hoş karşılamıyorum. Serdar Aziz iyiydi, Bursa’da Stepanov’un yerine oynadı. Ali iyiydi, Beşiktaş’ta Tabata’nın yerine oynadı. Yani genç oldukları için değil, Sofya’da ve Valencia’da iyi oldukları için çıktılar (stresi ve zorluk derecesi son derece yüksek) Beşiktaş-Bursa maçına…
Tabii ki sizin de haklılık payınız var: Bir oyuncuyu ilk profesyonel maçında Barcelona’nın önüne atmak ilk tercih değildir, mümkünse önce zorluk derecesi düşük maçlarda onun stresini almak daha mantıklı…
*********
Bursaspor Şampiyonlar Ligi’nde bir puan alabildi ancak Süper Lig’de ikinci sırada. Bu durum ligimizin seviyesini mi gösteriyor yoksa Bursaspor iki ayrı ligde başka bir futbol mu ortaya koydu?
İbrahim Kabacıoğlu / Ankara
Bence her ikisi de değil.
1)Bursa, tarihin en kötü kuralarından birini çekti ve Ş.Ligi’nde yarı finale çıksalar kimsenin şaşırmayacağı iki devle eşleşti. ManU ve Valencia şu halleriyle Devler Ligi’ndeki 32 takımın en az 15’ine puan vermezler zaten.
2)Ş.Ligi, tecrübeye çok bağımlı ve sürprize çok kapalı bir turnuva. Düşünsenize, Dünya Kupası’nda Bulgaristan, Hırvatistan, Türkiye yarı final oynuyor; Avrupa Şampiyonası’nı Danimarka kazanıyor. Oysa Şampiyonlar Ligi’nde son 17 yılda 4 büyük ülkenin (İngiltere-İspanya-İtalya-Almanya’nın) olmadığı tek bir final var (Porto-Monaco)… O da Mourinho mucizesi! Devler Ligi’nde ilk yılında iş yapmak çok kolay iş değil yani.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS