
Elmander mi, Almeida mı?
Almeida’yla Elmander kıyası, bence ancak orijinal Iphone ile Çinli taklidinin kıyası düzeyinde kalır! Almeida iyi bir son vuruşçu, özellikle de iyi bir kafa şutörü. Elmander’se komple bir futbolcu. Sadece iyi bir santrfor değil, aynı zamanda iyi bir orta saha oyuncusu. İsveçli oyuncu, bu sene Galatasaray’ı 4-5-2 oynatan adam. Bence eşi benzeri az olan bir “defansif santrfor” tipi. Belki dünyanın en yetenekli oyuncularından biri değil. Ama bence dünyanın en yüreklilerinden.
Federer mi, Nadal mı?
“Onu yenebilmek için her şeyi denedim” dedi Federer… “Evet, bu kort benim için en iyisiydi ama rakip de en kötüsüydü”…
“Wimbledon’da oynamayı hayal edebiliyordum” diye devam etti Nadal… “Ama kazanmayı doğrusu hayal bile etmemiştim. Merkez Kort’ta bu kupayı kaldırmam harika bir şey. Ama dünyanın en iyi tenisçisi hâlâ orada duruyor. O, bunu 5 kez üst üste başardı…”
Sadece devrin değil tüm zamanların en büyük tenisçilerinden ikisi. Aynı anda oynamaları, defalarca karşı karşıya gelmeleri, biz sporseverlere Allah’ın bir lütfu. Temmuz 2008’de birbirleri için söyledikleri bu sözlerden sonra FedEx’le Rafa’yı hep bir büyük kahramanın iki eşit kolu olarak göreceğim…
Cristian mı, Emre mi?
İki sene önce, hatta sadece 9 ay önce Altan Tanrıkulu beni arayacak ve “Cristian mı Emre mi?” diye soracak deseler herhalde gülerdim! Çünkü iki oyuncu arasında dağlar, ovalar, tepeler, vadiler, on binlerce kilometre de otoyol fark vardı benim için…
Ama Altan dün bu soruyu yönelttiğinde düşündüm doğrusu… Belki hâlâ Cristian’ın Emre’ye futbol olarak ulaşması için mesafe kat etmesi gerek. Ama bir yılda gittiği yola bakılırsa hiç şüphesiz Cristian, Süper Lig’in “en çok gelişim gösteren oyuncusu”… Ama hâlâ Emre düzeyinde değil.
NBA mi, Euroleague mi?
Bir arkadaşımla sinemaya gidiyorum, bir Fransız filmi izliyorum… Arkadaşım film sonrası değerlendirmeler yapıyor: “Kurgu harikaydı. Kast süper. Işıklar olağanüstü. Sinematografi göz alıcı”
Dayanamayıp yanıt veriyorum: “Tamam da, film kötü!”
Bence Euroleague, Avrupa sineması gibi. Çok iyi kurgulanıyor, çok kafa yoruluyor, çok iyi savunma yapılıyor, ama ben iyi basketbolu ve şovu, Hollywood’da, yani NBA’de izliyorum.
Messi mi, Ronaldo mu?
Ben! Ben de Türkiye’deki diğer 35 milyon erkek gibi “bir zamanlar oynamıştım” ve fırsat verilseydi Messi’den iyi olacağımı düşünüyordum!
Şaka bir yana, ben de hâlâ Messi’nin bu gezegene ait olup olmadığından emin değilim ve Ronaldo’nun yalnızca bu gezegenin en iyisi olduğunu düşünüyorum. Dünyalı Ronaldo’nun Uzaylı Messi’ye göreyse bence iki önemli artısı var: Birincisi, orta mesafe şutlarında (Messi gibi sadece sol ayak içini değil) ayak üstünü çok etkili kullanması. İkincisi ise müthiş kafa hakimiyeti. Bu sezon Ronaldo’nun Messi’den daha efektif olmasında da bu iki özelliğinin çok büyük payı var zaten…
Mourinho mu, Mancini mi?
Mancini bu yıl çok büyük bir iş başardı, eklektik bir takımla gerçek bir takımı (United’ı) hem de iki kez yenip şampiyon oldu… Ama Mourinho zaten bu işleri bir kez değil, iki kez değil, üç kez yaptı. Chelsea 2004’te şampiyon olduğunda durumu aşağı yukarı City gibiydi. Milito, Eto’o, Motta, Stankoviç gibi adamlarla Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş olması bir değil iki City şampiyonluğu eder. Üstüne bir de ilk on birinden yedisi (Carvalho, Alonso, Khedira, Di Maria, Mesut, Benzema, Ronaldo) iki yıllık olan futbolcularla kazandığı La Liga zaferi var.
Ama iki hocanın yalnızca bu yılki performanslarını kıyaslıyorsak bence Mancini’nin toplama takımıyla başardığı daha büyük bir iş.
Alex mi, Burak mı?
Alex’le Burak’ı futbolcu olarak kıyas etmek imkansız, çünkü Burak’ın Alex’le aynı cümlede kullanılabilmesi için son 2 yıl performansından en az bir 5-6 tane daha üretmesi gerek. Ama iki oyuncunun son iki sezon performansını kıyaslarsak Burak’ı pekâlâ Alex’le birlikte anmak mümkün.
Son iki yılda Alex’e yardım eden oyuncu kalitesinin, Burak’ın üstünde olduğunu düşünüyorum. Yani Burak’ın iki sezonda yaptığı 50+ gol performansı kesinlikle saygıdeğer. Ama Alex Türkiye’de hep gol atmaktan fazlasını yaptı. Gol attırmaktan da fazlasını yaptı. Alex hep gol atmaktan, attırmaktan bir adım öndeydi Türkiye’de. O yüzden Alex’i geçmek için istatistik yetmez diye düşünüyorum ben. Alex’i geçmek için çok daha fazlası gerek.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS