
MHK, son 20 haftayı yalnızca 11 hakemle götürdü, hatta bu 11’in biri Abitoğlu, cumartesi günü mesleğe veda etti. Türkiye’de hakemlerin kural kitabı bilgisiyle alakalı şüphe yok, endişe daha çok oyun bilgisiyle ilgili. Acaba erken yaşta oyuna veda eden futbolcular hakemliğe yöneltilemez mi? TFF teşvikiyle bir futbolcu-hakem kanalı kurulamaz mı?
7) Küme düşüren kalmalı
Her yıl aynı senaryoyu yaşıyoruz: Başarısız olan, küme düşme yoluna giren gemiyi terk ediyor. Karabük düştü, Yılmaz Vural ayrılmaktan söz ediyor. Erciyes’i, Balıkesir’i küme düşürenler gitmiş, yerlerinde günahsızlar kalmış. Oysa Batı Avrupa’da bir takımı küme düşüren hoca, taraftara borçludur. Gelecek yıl o takımı tekrar yukarı çıkarmaya çalışmalıdır aynı hoca. Türkiye’de bu kültür yerleşmedikçe, küme düşenler içinde herkes bedel ödeyip, bir tek teknik adam bedel ödemedikçe, adalet duygusu tam anlamıyla sağlanmayacak bence.
6) Oğuzhan Özyakup kuvvetlenmeli
Oğuzhan’ın 1 gol-1 asistlik Gençlerbirliği performansını nasıl okumalı: Zaten hedefsiz bir maçtı, tempo düşüktü ve o yüzden yıldızlaştı diye mi görmeli? Yoksa onu kenarda unutanlar utansın diye mi hayıflanmalı?
Galiba her iki duygudan da biraz var bu performansın içinde. Oğuzhan gerekirse bu Haziran-Temmuz’u salonda geçirmeli, kesinlikle kuvvetlenmeli, sadece temposuz 34’üncü haftada değil her hafta ayakta kalmalı. Ama bir taraftan da şu istatistiği görmezden gelemeyiz sanırım: Bu yıl ortalarda pek gözükmeyen Oğuzhan toplam 10 asist yapmış tüm cephelerde. Sosa’nın asist sayısı 9’ken üstelik. Yeni sezonda kuvvetli bir Oğuzhan, Beşiktaş orta sahasında Sosa ve Tolgay’la güçlü bir üçlüyü pekala tamamlayabilir.
5) Tolgay, lider oyuncu olmalı
Beşiktaş-Gençlerbirliği maçında dakika alan 25 oyuncu bir yana, o bir yana. Maçı en yüksek konsantrasyonda, en yüksek ciddiyette, en yüksek viteste oynayan adam. Beşiktaş’ın hocası kim olursa olsun yeni sezon planlarını üzerine yapacağı yapıtaşlarından biri o olmalı. Kaptanlık sırasına girmek için belki çok genç ama saha içi liderlik vasıflarına kesinlikle sahip.
4) Pandev, Dzemaili, Kuyt değil, Sinan, Uygar oynamalı
Kuyt, Fenerbahçe tarihine adını altın harflerle yazdırmış büyük bir profesyonel. Ama son maçta neden 90 dakika sahada kaldığını anlayamadım. Pekala 60’ta teşekkür edilip Uygar’ın çok umutlandığı dakikalar genç oyuncuya verilebilirdi.
Ama Kuyt’ın aldığı dakikalardan daha garibi, Pandev ve Dzemaili’nin aldığı dakikalar… Hamzaoğlu, sezon içinde en çok ihtiyaç olan anda Pandev’i görmezden gelmiş. Makedon oyuncu, Türkiye Kupası’nda iyi işler yapmasına rağmen ligde haftalarca tek bir dakika alamamış. Muhtemelen bu yüzden Genoa’ya erkenden imza atmış ve Türkiye macerasını unutmak için gün sayıyor. Böyle bir durumda Pandev’i Rize’ye karşı 90 dakika oynatmak ne kadar samimi sizce? Veda desen veda gibi değil. Teşekkür desen teşekkür gibi değil. Sinan Gümüş bir saat kenarda bekliyor, daha fazla dakika almak için. Enteresan gerçekten.
3) Koray Günter, oynayabileceği bir yere gitmeli
Galatasaray’ın stoper pozisyonunda çok sancı yaşadığı bir sezondu bu. Chedjou ve Semih’in sakatlıklarında Hakan Balta devreye girip soğukkanlı işler çıkarmasa, sarı-kırmızılılar Mayıs’taki 5 maç-0 gollük savunma serisini muhtemelen yapamayacak ve belki şampiyonluk yolu çok daha zorlu olacaktı.
Önümüzdeki sezon Hakan bir yaş daha yaklaşacak emekliliğe. Ve Galatasaray dördüncü stoper pozisyonu için daha güvenilir bir isim arayacak. Hamzaoğlu muhtemelen Koray Günter’e verdiği her şansta onun bu dördüncü stoper olup olamayacağını gözlemliyor. Ve Koray’da benim hissettiğim, Galatasaray’da hiç gelişme kaydetmediği, hatta belki de gerilediği. Belli ki bu genç çocuk düzenli oynamadan gelişemeyecek. Ve eğer gelecekte herhangi bir takımın düzenli stoperi olmak istiyorsa, 2015-16’yı kulübede geçirmemeli.
2) Mert Günok kaleyi devralmalı
Volkan Demirel, yetenekli bir kaleci. Ama sezon içi performans istikrarı yok. Genelde bir maça iyi başlarsa Buffon gibi devam ediyor, kötü başlarsa 19 yaşında güvensiz bir genç kaleci gibi. Eğer söz konusu bir orta saha oyuncusu olsa, maçtan maça performans iniş çıkışları tolere edilebilirdi ama kaleci pozisyonu bu yalpalanma için çok riskli.
Mert Günok, şu anda daha stabil gözüküyor. Kasımpaşa maçında da güven verdi yine. Tabii ki gelişmeye ihtiyacı var ama oynamadan gelişmesini beklemek de akılcı değil. Önümüzdeki sezonun teknik direktörü, bir numarayı Mert’e teslim ederse kötü bir karar olmayacaktır bence.
1)Futbolcular, hakemliğe yönelmeli
Geçtiğimiz hafta Mustafa Çulcu, güzel bir istatistik kaleme aldı: Yusuf Namoğlu MHK’sinin ilk 20 haftasında oynanan 180 maçın 147’sini sadece 11 hakem yönetti… Yalnızca 11 hakem. Yani bu Merkez Hakem Komitesi’nin gözü kapalı güvenebildiği topu topu 11 hakem var: Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Hüseyin Göçek, Mete Kalkavan, Tolga Özkalfa, Ali Palabıyık, Bülent Yıldırım, Özgür Yankaya, Halis Özkahya, İlker Coşkun ve Kamil Abitoğlu. Bunların içinden Kamil Abitoğlu’nun da Rize-Galatasaray maçıyla hakemliğe veda ettiğini göz önüne alırsak, MHK’nin elinde yalnızca 10 seçkin hakem kaldı.
Türkiye’de hakemlerin kural bilgisiyle alakalı bir endişe yok. Hepsi eğitimli, hepsi sosyal hayatta başarılı. Esas endişe, oyun bilgileriyle ilgili. Futbol sahası tecrübesiyle ilgili. Acaba bu tecrübe eksikliğini gidermek için futbolcu kökenli hakemlere yönelinebilir mi? Futbolu erken yaşta (20’li yaşlarda) bırakmak zorunda kalan profesyonellere hakemliğe giriş yolunda bir teşvik sağlanabilir mi? Sanki böyle bir hamle, hakemlerin oyun bilgisiyle ilgili endişeleri de giderebilir gibi.
Belli ki hakem havuzunu genişletmeye ihtiyaç var. Bu genişlemede futbolcu kökenli hakemlere bir hızlı yükselme kolaylığı tanınabilir sanki.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS