• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 29 Mart 2023
    • beIN Manşet, 23 Mart 2023
    • beIN Manşet, 15 Mart 2023
    • beIN Manşet, 13 Mart 2023
    • beIN Manşet, 8 Mart 2023
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Al Jazeera

Peki şimdi ne yapmalı?

Peki şimdi ne yapmalı?
Uğur Meleke
17 Kasım 2014

Kazakistan’ı 3-1 yendik, nihayet küçük de olsa bir nefes aldık. Peki gerçekten de Kazakistan galibiyeti birşeyleri doğru yaptığımızın göstergesi mi, yoksa aldatıcı bir zafer mi?

Böyle bir grupta, 4 maçta yalnızca 4 puan aldıktan sonra herşeyin doğru olduğunu düşünmek aldatıcı olur sanki.

Kuralar çekildiğinde bu gruptaki her takımın iç sahada Kazakistan’a karşı alacakları galibiyet herhalde zafer kabul edilmeyecekti… Kabul edelim, bu da sıradan bir galibiyet… Evet, berbat bir dönemden geçiyoruz, hiç keyfimiz yok, acayipliklere dün Volkan Demirel’in yaşadığı ve sonra yaşattıkları da eklendi. Şüphesiz ki Volkan’a kimsenin küfür etmeye hakkı yok, küfür edenleri kameralar çekmiş, tespit edilmeli ve o teröristler statlardan ömür boyu men edilmeli. Ayrıca milli takımın hukuk birimi de bu adamlara ceza davası açmalı. Sen sokakta Volkan’a küfür edersen, Volkan mahkemeye gitmez mi? Statta ediliyorsa, bu durumda da gitmeli.

Aynı şekilde maç sonu darp edilen gazeteci arkadaşlarımıza da kurumları sahip çıkmalı, gazetelerinin hukuk birimleri TFF’yi, Volkan’ı, o koruma görünümlü teröristleri, bu işten kim sorumluysa herkesi mahkemeye vermeli. Ayıp, yazık, günah.

Bu ortamda futbol konuşmak, düşünmek gerçekten çok zor. Ama düşünmeye çalışırsak…

1)Neşter, hemen şimdi…

Şu anda 4 puanımız var. Potansiyel 12 puanın içinden sadece 4 puan… Zaten son 6 büyük turnuvanın yalnızca birine gittik. Yedincisine de çok yakın sayılmayız. Abdullah Avcı dönemi sayesinde üçüncü torbaya geriledik, şimdi Terim döneminde 2018 Dünya Kupası’nda dördüncü torbaya dönme tehlikesiyle karşı karşıyayız.

Kulüpler düzeyinde de görüntü iç açıcı değil: 2007’den sonra ilk kez ilk 12’nin dışına çıkma tehdidi önümüzde. Eğer sezonu Yunanistan’ın altında 13’üncü sırada bitirirsek Şampiyonlar Ligi’ne direkt takım gönderemeyeceğiz. Yunanlılar’ın sezona 4, bizim 3 takımla devam ettiğimizin de altını çizelim.

Yani hem ulusal takım seviyesinde, hem kulüpler seviyesinde dibi gördük. Neşter için, acil müdahale için daha uygun bir zaman olabilir mi Allah aşkına? Yıllardır kaybetmeye ve bahane üretmeye alışmış bir nesle teşekkür etmek için daha neyi bekliyoruz ki? Üstelik de Mart’a kadar milli müsabaka yokken…

2) Bahane üretenlere teşekkür edilmeli…

TFF’yi yalnızca 302 delege belirliyor. Bu 302 delegenin de 126’sı direkt olarak, 80-90’ı da endirekt olarak Süper Lig’in 18 kulübünün yetkilileri. Dolayısıyla Kulüpler Birliği istemedikçe TFF değişmez. Şu anda hukuk önünde yaşça akli yetkinlik raporuna ihtiyacı olanların parçası olduğu bir güruha umut bağlamak da akılcı değil.

Milli takım hocası da kendi istemedikçe gitmez. Zira 7 yıllık kontratı var. Hakkında “çıkıp kendisi mi oynayacak” şeklinde bir görüş olduğuna göre onun da değişmesini beklemek mantıklı değil.

Dolayısıyla neşter vurulacak tek yer, oyuncu kadrosu gibi gözüküyor. Fatih Terim işe 2018’in kadrosunu kurma vaadi ile başladığına göre; Rusya 2018’de 35 yaş üstü olacak Hamit, Emre, Umut, Bilal, Volkan gibi oyunculara layıkıyla teşekkür etme vakti.

Mesela Enes Ünal’ın 2018’de kadroda olacağını mı düşünüyorsunuz, ona biraz erken forma vermeye başlanmalı. Adem Büyük, Oğuzhan Özyakup, Alper Potuk sizin 2018’deki esas adamlarınız mı olacak, öyleyse takımı şimdiden onların üstüne kurmalı. Aynen dibe vurmuş, 5’inci torbaya düşmüş Belçika Milli Takımı’nın zamanında Kompany’lere, Hazard’lara, Lukaku’lara erkenden formayı vermesi gibi.

3) Almanya’yla artık barış sağlanmalı

5 yıl önce “Löw, Mesut Özil’e kaç kere forma verecek ki” diyenler, şimdi de kafayı Hakan Çalhanoğlu’na takmışlar; Alman Milli Takımı’nda oynayamaz diyorlar. Evet oynayamaz, çünkü size inandı, güvendi, tercihini Türkiye Milli Takımı’ndan yana kullandı. Eğer siz böyle bir tercih yaptığı için Hakan’ı pişman ederseniz, Emre Can’ı da suçlama hakkına sahip olamazsınız.

Mart’a kadar uzun bir zaman var. Nasıl Gökhan’a bir evlat olarak sahip çıkıldıysa, Hakan ve Ömer’e de çıkılmalı. Nasıl Gökhan’a kin tutmaması öğütlendiyse, Hakan ve Ömer’e de kin tutulmamalı.

4) Devşirme kavramının içi boşaltılmamalı

Daha önce Katar Milli Takımı bunu denedi, Brezilyalıları para ile ikna edip Katar vatandaşlığına geçirdi. Ama FIFA bu oyuna müsaade etmedi, siz kanunen ona vatandaşlık hakkı verseniz bile, ulusal takımları oyuncak haline getirmedi.

O yüzden Türkiye’de 5 yılı doldurmamış, yasal mevzuata tamamen ters yabancı oyuncuları gündeme getirip, FIFA nezdinde de komik duruma düşmemeli.

5) Yabancı sınırlaması kalkmalı

Mart’a kadar üzerinde düşünülüp adım atılabilecek konulardan birisi de, yabancı sınırlaması mevzuatı. Onlarca seçenek denendi ve günün sonunda yabancı kısıtlamasının milli takıma bir fayda sağlamadığı ayan beyan ortaya çıktı. Bugün Galatasaray’ın Selçuk+Burak’a bir yılda verdiği maaşın 20 trilyon lirayı geçmesi, bir kulübün bir sezonda aldığı 20 galibiyetin yayın havuzundaki karşılığının 20 trilyon olması, sanırım maaş çılgınlığının basit bir ispatı.

Yabancı sınırlaması kalkmalı, çünkü bir yerli bu ligde bir yabancıyı yenip formayı alamıyorsa, zaten onu uluslararası müsabakada da yenemeyecektir.

Yabancı sınırlaması kalkmalı, çünkü İsviçre’de-Avusturya’da-Almanya’da 1 milyon euro maaş alamayacak oyuncu Türkiye’de 3,5 milyon euro alıyorsa o ekonominin sürdürülebilirliği yoktur.

Yabancı sınırlaması kalkmalı ve evet bazı yerli oyuncular büyük takımlarda yedek kalmalı. Çünkü belki böylece yerli gençlerimiz Hollanda Ligi’ne, Belçika Ligi’ne, Almanya’nın-Fransa’nın orta sınıf takımlarına giderler, lisan öğrenirler, dünyayı öğrenirler ve memleketlerine daha faydalı birer genç olarak dönerler.

6) Futbolun bütün paydaşları İngilizce kursuna başlamalı

Son olarak, İngilizce öğrenme mesuliyetinin sadece sporcularla sınırlı olmadığını eklemek gerek.
FIFA listesine yazacak hakem bulamıyoruz, çünkü hemen hiçbiri İngilizce bilmiyor.
Avrupa’nın üst sınıf-orta sınıf hemen hiçbir liginde Türkiye’de doğmuş-yetişmiş antrenör yok, çünkü İngilizce bilmiyorlar.
Futbolu sadece “atamayana atarlar” veya “yenemiyorsan yenilmeyeceksin” gibi son derece sığ, son derece çağdışı argümanlarla açıklamaya çalışıyoruz. Çünkü medya sığ, çünkü gazetecilerin çok azı İngilizce biliyor.

Dünyayı anlamak istiyorsak, sporun her paydaşı, acilen yabancı dil kurslarına başlamalı. Yoksa “Futbolun Kuzey Kore’si” olma yolundaki adımlarımız, her geçen gün hızlanarak artacak.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Al Jazeera
17 Kasım 2014
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Al Jazeera İçerikleri

  • Devamı
    Derbiden taşan 6 ders

    Hakem penaltıyı verdi-vermedi, golde ofsayt vardı-yoktu tozu dumanı geçtikten sonra derbiden geriye ne kalıyor sahi? Pereira, Hamzaoğlu,...

    Uğur Meleke 28 Ekim 2015
  • Devamı
    10 numara, Oğuzhan mı Yunus mu olur?

    Beşiktaş kadrosunun bu yıla özgü önemli bir avantajı, çok sayıda oyuncusunun Euro 2016’nın kıyısında olması. Ersan, İsmail,...

    Uğur Meleke 21 Ekim 2015
  • Devamı
    Fransa 2016 için 7 umut

    Bundan tam 1 yıl önce, 13 Ekim 2014’te ilk 3 eleme maçından 1 puan çıkarabilmiş ve Fransa’2016’yı...

    Uğur Meleke 13 Ekim 2015
  • Devamı
    Golleri alanlar değil, adamlar atıyor

    Pereira’nın, Van Persie’yi Akhisar maçında kazanma şansı varken kazanmaması önemli bir kayıp. Maçların ardından yanlışlarını gayet güzel...

    Uğur Meleke 8 Ekim 2015
  • Devamı
    Bazen olmadığında olmuştur!

      Lucas Leiva, Beşiktaş’a gelseydi ilk 11’de oynabilir miydi? Burak Yılmaz, West Ham’a gitseydi Galatasaray önde sıkıntı...

    Uğur Meleke 1 Ekim 2015
  • Devamı
    Halefler:3 Selefler:1

    Türk futbolunda geride kalan haftaya halef-selef senaryoları damga vurdu: Maaşını G.Saray’ın ödediği Dzemaili Genoa’da ilk 11 oynarken,...

    Uğur Meleke 24 Eylül 2015
  • Devamı
    7 isimle hafta sonu

    Beşiktaş’ın Dzsudzsak yerine Quaresma tercihi, herhalde yıllarca tartışacağı bir detay olacak. Ama Güneş, Picassovari dokunuşlarıyla bu tercihi...

    Uğur Meleke 17 Eylül 2015
  • Devamı
    Terim çok başarılı, çok da şanslı

    Fatih Terim’in Türk futbolundaki müstesna yeri, büyük başarıları başlı başına koca bir kitap konusu. Ama o kitabın...

    Uğur Meleke 10 Eylül 2015

Copyright © 1999 Meleke.com

Futbol dilenen bir hafta
Sneijder gitsin istiyorlar!