Fenerbahçe’yi en son Galatasaray yendi, Galatasaray’ı Trabzon, Beşiktaş’ı da Fenerbahçe ve Galatasaray… İstanbul’un üç büyüğünün her biri 2 puan ortalamanın üstünde, en yakın Anadolulunun da fersah fersah önünde. 2014-2015 sezonunun ilk yarısını herhalde iki kelimeyle özetlemeye kalksak, “İstanbul ihtilali” diyebiliriz bu 4 aya… Peki hem İstanbullular, hem de Anadolulular için nasıl geçti bu devre? İlk yarının mutluları/mutsuzları, hayallerini gerçekleştirenleri/öteleyenleri kimlerdi?
İlk yarının takımı
Bursaspor
Şüphesiz ki ben de puan durumunun ilk üçünde İstanbul’un üç büyüğünün olduğunun farkındayım. Ama bu panoramada sadece performans değil, fiyat/performans kıstası kullanıldığı için, ilk yarının en iyisi değil, en verimlisi var kürsüde…
Hikmet Karaman-Daum-İrfan Buz-Batalla döngüsünde karmaşık bir sezon geçirdikten sonra, düştüğü açmazdan muazzam bir hamleyle kalktı Bursaspor… Türkiye’nin Wenger’i, meslek içi eğitim gurusu Şenol Güneş, şüphesiz ki Bursa için en iyi tercihti. Ama ben bir adım ileriye gidip şunu ekleyeceğim: Gençleri Harun, Onurcan, Şener, Aziz, Serdar, Ethem, Ozan, Bakambu ve Enes; yüzde yüz potansiyelini sahaya yansıtamamış olgunları Volkan, Ozan İpek, Fernandao ile Bursa da Şenol Güneş için en iyi tercihti sanki. Çünkü kendi futbol üniversitesinin rektörlüğünü yapan Güneş’in eline geliştirecek malzeme vermeniz gerek. Bursa’da da bu malzeme var, ve gelişiyorlar her gün.
Belki bu yıl şampiyon olamayacaklar, ama önümüzdeki sene ayarlarda olağanüstü bir sapma olmazsa, bir numaralı zirve adayı olmamaları için hiçbir neden yok.
İlk yarının kalecisi
Volkan Babacan
Garip bir soğukkanlılığı var. Belki de Türk futbolunun son çeyrek yüzyılının en iyi kaleci nesline denk geldi: Volkan Demirel var, Tolga var, Onur var önünde. Ama ulusal takım formasını ilk giydiğinde, daha önce 50 kez giymişçesine sakindi. Kendinden emindi.
Ligde harika bir ilk yarı geçirdi, sadece güzel gollere ve büyük futbolculara gol izni verdi. Bir ara 511 dakika kalesini kapadı, Cardozo-Demba Ba-Edinho-Kuyt gibi uluslararası oyuncular gelmedikçe açmam dedi kilidi! Bu performansıyla da kendisine güvenen Terim’i sonuna kadar haklı çıkardı Volkan…
İlk yarının savunmacısı
Tosic-Bosingwa
Tosiç’i sol bek performansından zaten tanıyorsunuz, bu yılsa stoperde rüştünü ispat etti. Bazen geriden öyle iyi oyun kuruyor, öyle etkili hücuma çıkıyor ki, ona NFL’den özenip “ofansif stoper” lakabını taktım ben.
Bosingwa’ysa kariyerinin adeta ikinci baharını yaşıyor. Trabzon’da hem profesyonellik hem de liderlik dersi veriyor Portekizli. İlk devre performansıyla kaptanlık pazubendini de, Portekiz Milli Takımı formasını da sonuna kadar hak etti.
İlk yarının orta saha oyuncusu
Ozan Tufan
15 Mayıs 2014’teki yazımda onu “sezonun yetmediği adamlar listesi”nde 1 numaraya koymuştum, gerçekten de ona geçen sezon yetmemiş. Yazın ulusal takıma çağırıldı, kışın hem Bursa’nın hem de Türkiye’nin sevgilisi oldu. Onunla ilgili en sevdiğim şeyse cesareti. Kaleye gidiyor, gol deniyor. Bu yaşta bu özgüvenle daha da gelişeceğinin sinyalini veriyor bana.
İlk yarının forveti
Demba Ba
Sadece maç başına 1 gole yaklaşan istatistiğinden dolayı değil, takım oyuncusu olduğundan. Sadece attığından değil, ekibini de maaile öne taşıdığından. Adeta belinde bir halat var, ve o öne gidince kalan 9 arkadaşını da öne çekiyor. Beşiktaş’ı bu sezon tek başına bir gömlek öne taşıdığı için, ilk yarının en verimli forveti de şüphesiz Demba Ba.
İlk yarının hocası
Abdullah Avcı
Abdullah Hoca’nın işi verimlilik. Düşük maliyetle iyi ürün çıkarmak. Yine kısıtlı kadrosuna önce harika savunma yaptırdı, haftalar geçtikçe Mossoro, Semih ve Sezer’i kazanıp gol atmaya da başladı. Daha önce İBB ile bu ligdeki en iyi derecesi altıncılıktı. Eğer antrenörlük kariyerini de bir üst seviyeye taşımak istiyorsa bu kez Avrupa Ligi’ni hedeflemeli Abdullah Hoca.
İlk yarının fark yaratanı
Alper Potuk
Alper Potuk, kendisini direkt ilk onbirde düşünmeyen Yanal’a inat, bu yılın en iyi çıkış yapan adamı ve son haftalardaki katkısıyla sürpriz yıldızı… Sisteme inat çalım deniyor. İsabetli pas rekoru meraklılarına inat, dikine gidiyor. Düşüyor, kalkıyor. Kazanıyor, kaybediyor. Ve şüphesiz ki fark yaratıyor.
En iyi çıkış
Aurelien Chedjou
Senenin bir başka sürpriz çıkışı ise, Ağustos’ta satış listesinde olan Chedjou’dan geldi. Anderlecht karşısında o çılgınlığı yapmasa, Galatasaray grubu 0 puan utancı ile tamamlayacaktı. Lille’de kalan partneri Basa, bu yıl ülkesinde yılın futbolcusu seçildi. Chedjou da bu yılki performansıyla bence Basa’sız da değerli bir stoper olduğunu ispat etti.
En güzel tezahürat
Bursaspor tribünü
Çıldırt bizi bu sene yine, seviyoruz delicesine, unutma!
Dön de bak şu tribüne, anla, senin kadar sevilen var mı?
Dünyada!
Haykırıyoruz dört bir yana, istiyoruz şampiyonluğu, bir daha…
Haydi bastır şanlı timsahım, kupayı yine kaldıralım…
En iyi genç
İrfan Can Kahveci
Eskişehirli forvet Andaç Güleryüz de ilk yarıyı yüksek viteste bitirdi, ama devrenin geneline baktığımızda Gençlerbirliği’nin on numarası İrfan Can Kahveci, burun farkıyla kürsüde. Yumuşak bilekleri, ara pasları ve gol noktalarına koşularıyla İrfan, bizi çok umutlandırdı doğrusu.
En şık hareket
Veli Kavlak
Sadece iyi oyunuyla değil, iyi kalbiyle de övgüleri toplayan adam. Beşiktaş’a geldiği günden beri gelişimi durmuyor, artık sadece dinamo gibi çalışmasını değil, dikine paslarını ve uzaktan gollerini de konuşuyoruz. Ama ilk yarıdaki en güzel hareketi bir golü ya da bir asisti değil, iki kelimesiydi Veli’nin. Demirspor maçında ettiği o iki kelimeyi, tüm Türk spor camiasının şiar edinmesi umuduyla. Tebrikler Veli.
İlk yarının olayı
Yabancı devrimi
“Yetmez ama evet” denilecek bir devrimdi bu… İsviçre’de-Hollanda’da-İspanya’da 1 milyon euro alamayacak yerliye 4 milyon euro vermek çılgınlıktı; bu uygulama ile bu çılgınlığın önünün kapanacağı açık. Ayrıca Almanya’da Bayer fabrikasında kutulama yapan Leverkusen altyapı oyuncusunu Türkiye’ye 1 milyon euroya getirme deliliğinin de önünü keseceği için şüphesiz önemli bir adım bu…
Uygulamaya en önemli itirazımsa, genç oyuncuyu koruma konusunda yetersiz kalınması. İlk 18’de 1, toplam kadroda iki altyapı oyuncusu sınırı çok düşük. Keşke bunu ilk 18’de 4, ilk 11’de 1’e çıkarabilsek, keşke Alperen’lerin, Sinan’ların, İrfan Can’ların önünü daha fazla açabilseydik…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS