• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 27 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 26 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 25 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 24 Mayıs 2022
    • beIN Manşet, 23 Mayıs 2022
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Al Jazeera

İlk yarının antrenör karnesi

İlk yarının antrenör karnesi
Uğur Meleke
20 Ocak 2015

Halilhodzic oyunu kurdu ama sabit ayakları çakamadı. Şota belli bir seviyeye kadar iyi, vitesi bir yukarı atamadı. Çalımbay, bir sezon başı ustası. Carlos, büyük haksızlığa uğradı. Biliç hayatının takımını buldu; Avcı da hayatının tek hikayesini yazmayı sürdürüyor. İşte Süper Lig’in ilk yarısının antrenör karnesi…

5/10: Halilhodzic-Yanal
20 küsür oyuncunun gidip, 20 küsür oyuncunun geldiği bir yapıya belki de en uygun adam Halilhodziç’ti. Turgut Doğan gibi, Malouda gibi grup ritmini bozma ihtimali olanların biletini hemen kesti; iyi tanıdığı Afrika’dan çabuk adapte olacak 5 Afrika kökenli transfer etti. En büyük hatası, ideal 11 kurma konusunda yavaş kalmasıydı. 25 oyuncunun 25’ini de 11’de olacak gibi hazırlamak, bu kadar kısa sürede imkansızdı; sabır isteyen bir işti. Yanal’a hazır 25 oyuncu bıraktı, ama bir 11 bırakmadı…

Ersun Yanal, başlangıç itibariyle doğruyu yaptı; Bonnevay’in Konya maçında çıkardığı 11’i aynen devam ettirdi. Amerika’yı yeniden keşfetme hatasına düşmedi. Ama galibiyetler geldikçe o da takıma imzasını atma uğraşına girişti. Medjani’yi, Salih’i, Fatih’i ön liberoda kullanma ısrarı orta sahayı kaybettirdi. Avrupa Ligi dahil, Türkiye Kupası dahil bu takımın acilen bir 11 ve anlayış benimseyip onu ezberlemesi gerekiyor. Üçlü savunma ya da ön libero fantezileri sonraki iş.

5/10: Şota Arveladze
Kayseri ve Kasımpaşa’da hemen hemen aynı senaryoyu izledik: Şota ile belli bir seviyeye kadar çıkmanız olası; takdir gören, başı okşanan, üst tarafı zorlar gibi yapan bir orta sınıf ekibi olmanız mümkün. Ama asla o üst gruba çıkamıyorsunuz. Üst gruba çıkmaya meylettiğiniz her kritik maçı kaybediyor Şota. Tansiyonun yükseldiği anları yönetemiyor.
Bir ufak puan kaybı da, Uche’yi zorla gönderip Malki’yi transfer ettikleri için…

5/10: M.Reşit Akçay
Hamzaoğlu’ndan bu kadar hazır bir takım teslim alıp, bu kadar düşüş yaşamanın bedelini ödedi Mustafa Hoca. Hamzaoğlu döneminde iyi katkı veren Mehmet Akyüz, Bruno, Kenan gibi isimlerin onun döneminde kulübeye alışması sonunu getirdi. Hamzaoğlu döneminde orta ikilide oynayan Bilal dahil 5 tane gol şansı olan adam çıkardı 11’de… Akçay döneminde bu sayı 3’e kadar indi. Akhisar’ın kurtuluşu sanırım Roberto Carlos’la tekrar hücumu düşünmekten geçiyor.

5/10: Aykut Kocaman
Gekas’ın ayrıldığı her takımın yaşadığı krizi, Konyaspor da yaşadı. Yerine gelenler onun kadar verimli skor yapamayınca düşüş kaçınılmaz oldu. Yine de Aykut Kocaman’ın berbat giden takıma bir elektroşok uygulama amaçlı yaptığı kadro dışı hamlesi doğru. Sadece kadro dışı kalan bu 5 adam içinde Hleb olmalı mıydı, onu da onunla yaşayan Kocaman biliyor şüphesiz.

6/10: Roberto Carlos
Geçen yıl kurduğu ofansif takım, Cicinho ve Ziya’nın hücuma yaptığı muazzam katkı, takdirlerin en büyüğünü hak ediyor. Ama bu sezon başında Aydın’ı kaybettiler, Utaka da genelde sakat. O bölgede yaşayacakları krizi hissedip daha fazla forvet almalılardı. Bence ilk yarıda Sivasspor’un bu kadar az puan toplayabilmesinin sebebi, kadro kısıtlılığı. Hücumda alternatifsizlik. Meselenin Carlos’un Dünya Kupası’nda yorum yapmasıyla çok ilgisi olduğunu sanmıyorum.

Carlos’u göndermek büyük bir hataydı. Tek tesellimiz yeni rotasının Akhisar olması.

7/10: İsmail Kartal
Hem çok zor, hem çok kolay bir iş devraldı. Zor, çünkü üstünde sürekli “takımı başkan yapıyor” baskısı hissetti. Liderin kendisi olduğunu ispat etme adına ekstra işlere girişti. Kolay, çünkü zaten şampiyon bir takım teslim almıştı. Amerika’yı yeniden keşfetmeye lüzum yoktu, ayarlar belliydi. Caner’de düşüş var. Emenike’de de. Kuyt’ta, Sow’da, Webo’da da. Şampiyon takımda bu kadar oyuncuda düşüş varsa, liderlik ispat etmeye değil, oyuncuların form durumlarını yükseltmeye odaklanmak gerek.

Ama Başakşehir maçındaki taktik uygulamasıyla da ilk yarıyı lider bitirmeyi bildi. Başakşehir gibi taktik obsesifi bir takımı adeta taktik tahtasında yendi. Bu da ona özgü bir artı.

7/10: Ertuğrul Sağlam
Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Bursaspor deplasmanlarından beraberlik, Trabzon deplasmanından galibiyet çıkarıyorsanız, toplamda hanenizde daha fazla puan yazıyor olmalıydı. Geçen sezonu santrfor almayarak heba ettiler, Bienvenu’yle o işin yürümeyeceği aşikardı. Bence bu yıl da hâlâ forvete ihtiyaçları vardı. Sezonda 15 atan, yüksek yüzdeyle oynayan bir forvete.

İstifası Eskişehir futbolu için büyük kayıp. Çünkü eksiksiz-gediksiz sağlam bir kadroyla girilen bir sezonda, bu ülkede altıncı şampiyonluk apoletini takabilecek bir şehirdi Eskişehir…

7/10: Hamza Hamzaoğlu
Kendisi gibi çalışkan, yürekli, kapasitesi kısıtlı ama verimi yüksek Umut’u 11’e koyması doğruydu. Burak’ı 5 adım geriye kaydırıp ofsayttan kurtarması da. Ama bu yeni sistem, Sneijder’ın kaleye gitme seçeneklerini azalttı. Yine de kısa sürede yaptığı ufak dokunuşlar, gelecek için umut verici.

7/10: İrfan Buz
Gençlerbirliği’nin varlık nedeni, Süper Lig’deki misyonu ne ise, İrfan Hoca da ona uygun davrandı. İrfan Can Kahveci, Berat Tosun, Ahmet Oğuz, Halil İbrahim Pehlivan gibi gençler, takımın ana arterlerinden. Zaten Gençlerbirliği’nin de kimliği, kişiliği bu. Eğer Uğur Çiftçi, Ahmet Çalık gibi rüştünü ispat etmiş gençleri de geliştirmeyi başarırsa, misyonunu tam anlamıyla benimsemiş olur.

7/10: Rıza Çalımbay
Türkiye’deki genel yerli teknik adam profilinin dışında. Sezon ortası bir takımı alıp, ligde tutup, sezon başlangıcında çuvallayan ama hâlâ televizyonlara çıkıp konuşan türden değil. Eskişehir’de de, Sivas’ta da iyi takımlar kurdu, sezon başlangıçlarını iyi yaptı, uzun çalıştı. Şimdi benzer bir hikayeye Mersin’de imza atıyor. Futbolculuğundaki gibi sessiz ama çalışkan Rıza Hoca, bir kez daha takdiri hak ediyor.

8/10: Okan Buruk
Gol sorununu çözebilse, 8 puandan da fazlasını hak ediyordu aslında… 15 adamın gidip, 15 adamın geldiği bir grubu, gerçek bir takıma dönüştürdü. Barış Yardımcı, Emre Nefiz, Serhan Yılmaz, Oğulcan Çağlayan gibi gençlere böyle cesaretle forma vermesi harika. Eğer devre arası forvet alternatifleri de bulup, takımı Muhammet’e bağımlılıktan kurtarırsa, daha yukarılara tırmanabilirler.

8/10: Abdullah Avcı
Belki 5 planı yok, belki 5 ayrı doğrusu yok. Ama bildiği tek bir doğruyu harika uyguluyor. 5 yıl boyunca İBB’de ne oynattıysa, Başakşehir’de de kaldığı yerden eksiksiz devam ediyor. Uğur, Ferhat, Mahmut, Volkan gibi inandığı oyuncuyu kazanmaması imkansız. İBB döneminde eksik bıraktığı yetenekli orta saha pozisyonunu da bu sene Mossoro ve Sezer’le doldurmayı deniyor. Ki bu da önemli bir gelişim demek. Bence Avcı, Başakşehir’de on yıl, yirmi yıl çalışmalı. Guy Roux’nun Auxerre’le başardığını hedeflemeli. Newcastle’ın Pardew’la denediğini denemeli.

8/10: Slaven Biliç
Öğrenen, gelişen bir teknik adam profili. Beşiktaş’la harika bir uyum yakaladılar ve birlikte büyüyorlar. Transferde neredeyse yüzde yüzle oynuyor; Atiba, Sosa, Demba Ba harika işler. Olcay’ı ısrarla oyundan çıkarmaktan vazgeçse, oyunun sonunu da başı gibi oynayabilse, bir üst ligin hocası olabilirdi.

9/10: Şenol Güneş
Harun gelişti. Serdar gelişti. Şener gelişti. Aziz Behich gelişti. Ozan Tufan gelişti. Volkan Şen gelişti. Bakambu gelişti. Josue gelişti. Fernandao gelişti. Bir antrenör bir takımda 5-6 ayda bu kadar adamı geliştirebiliyorsa, sadece şapka çıkarılabilir ona. Eğer Enes ve Ethem gibi potansiyeli yüksek gençleri de Türk futboluna armağan ederse, pekala Bursa futbolu tarihine geçmeyi de hak edebilir.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Al Jazeera
20 Ocak 2015
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Al Jazeera İçerikleri

  • Devamı
    Derbiden taşan 6 ders

    Hakem penaltıyı verdi-vermedi, golde ofsayt vardı-yoktu tozu dumanı geçtikten sonra derbiden geriye ne kalıyor sahi? Pereira, Hamzaoğlu,...

    Uğur Meleke 28 Ekim 2015
  • Devamı
    10 numara, Oğuzhan mı Yunus mu olur?

    Beşiktaş kadrosunun bu yıla özgü önemli bir avantajı, çok sayıda oyuncusunun Euro 2016’nın kıyısında olması. Ersan, İsmail,...

    Uğur Meleke 21 Ekim 2015
  • Devamı
    Fransa 2016 için 7 umut

    Bundan tam 1 yıl önce, 13 Ekim 2014’te ilk 3 eleme maçından 1 puan çıkarabilmiş ve Fransa’2016’yı...

    Uğur Meleke 13 Ekim 2015
  • Devamı
    Golleri alanlar değil, adamlar atıyor

    Pereira’nın, Van Persie’yi Akhisar maçında kazanma şansı varken kazanmaması önemli bir kayıp. Maçların ardından yanlışlarını gayet güzel...

    Uğur Meleke 8 Ekim 2015
  • Devamı
    Bazen olmadığında olmuştur!

      Lucas Leiva, Beşiktaş’a gelseydi ilk 11’de oynabilir miydi? Burak Yılmaz, West Ham’a gitseydi Galatasaray önde sıkıntı...

    Uğur Meleke 1 Ekim 2015
  • Devamı
    Halefler:3 Selefler:1

    Türk futbolunda geride kalan haftaya halef-selef senaryoları damga vurdu: Maaşını G.Saray’ın ödediği Dzemaili Genoa’da ilk 11 oynarken,...

    Uğur Meleke 24 Eylül 2015
  • Devamı
    7 isimle hafta sonu

    Beşiktaş’ın Dzsudzsak yerine Quaresma tercihi, herhalde yıllarca tartışacağı bir detay olacak. Ama Güneş, Picassovari dokunuşlarıyla bu tercihi...

    Uğur Meleke 17 Eylül 2015
  • Devamı
    Terim çok başarılı, çok da şanslı

    Fatih Terim’in Türk futbolundaki müstesna yeri, büyük başarıları başlı başına koca bir kitap konusu. Ama o kitabın...

    Uğur Meleke 10 Eylül 2015

Copyright © 1999 Meleke.com

İstanbul ihtilali
10 detayla 17'nci hafta