
Fenerbahçe ile Galatasaray bu sezon ligde iki maçı tamamladı, toplamda 2-2 beraberliğe ulaştı. Yani ikili averajda birbirlerine üstünlük kuramadılar. Şu anda G.Saray 51, F.Bahçe 50 puanda. Attıkları-yedikleri goller arasında da olağanüstü bir fark yok. Sezon sonunda iki takımın puanları ve attıkları-yedikleri goller eşit olursa ne olacak sahi? Sıralamayı ne belirleyecek?
Her şey sezonun en büyük maçı için hazırlanmıştı adeta bu hafta. Cuma ve cumartesi akşamları büyük takımlar oynamadı, sporseverlerin futbol açlığı pazara yoğunlaştı. Pazar maçları da sakindi, 270 dakikada sadece tek bir gol çıktı, adeta şov akşama bırakıldı. Maça en iyi orta hakem, en iyi yardımcı hakemler, hatta en tecrübeli dördüncü hakem atanmıştı! Öyle ya, Özgüç Türkalp’i son yıllarda artık o değişiklik tabelasıyla özdeşleştirdi gözlerimiz!
Sonuçta düğümü Kuyt çözdü, kazanan Fenerbahçe oldu. Peki maçta Kuyt’ın golü öncesi ve sonrası neler yaşandı, tarih hangi notları aldı bu müsabakadan?
Kartal, Diego’yu farklı kullandı
Diego, Türkiye’ye geldiğinden beri oluşan bir büyük yanlış algı var: Bu adamın annesinin karnından on numara doğduğunu ve kariyeri boyunca böyle oynadığını zannediyoruz. Oysa tam aksine, Diego uzun zamandır on numara pozisyonunda oynamaya hasretti Türkiye’ye gelene kadar. 2013-2014’ün ilk yarısında Wolfsburg’da bulduğu kısıtlı şanslarda genelde sol açıktı. Geçen sezonun ikinci yarısında Atletico Madrid’de de oyuna genelde sol açık veya sağ açığın yerine dahil oluyordu. Brezilyalı uzun zamandır zaten ilk 11 başlamıyor, oyuna da genelde kenar hücumcularının yerine giriyordu.
Dün İsmail Kartal onu on numarada değil, orta üçlünün sağında kullandı: Yani Mehmet’in solunda Emre, sağında Diego oynadı. Tamam, belki atletik kapasitesi Raul Meireles düzeyinde değil, ama zekası ve çabasıyla fena bir maç çıkarmadı Diego…
****
Hamzaoğlu, kenardan hücumu değil savunmayı düşündü
Hamzaoğlu’nun sürprizi ise çizgilerdeydi. Son dönemde iki kenarda çoğunlukla Yasin ve Bruma’yı kullanan Hamzaoğlu, derbiye sol ve sağ açıkta Telles ve Umut’la çıktı. Bu tercihin nedeni açık: Fenerbahçe’nin bekleri Gökhan ve Caner’i savunma yönü ağır basan iki iyi profesyonelle durdurmak. Aslında kısmen durdurdu da. Ama maçta rüzgarın Fenerbahçe yönüne dönüşü 45’le 65 arasında sağ açığa geçen Emenike’nin Olcan’ı alt etmesi sayesinde oldu. Derbide önlem alan değil, önlem aldıran kazandı.
****
Tarihin baskısı hissedildi
Dakikalar 31’i gösteriyordu. Durum 0-0’dı. Ama Fenerbahçe 15’ten sonra sazı ciddi biçimde ele almıştı. Galatasaray bir aut atışı kullanıyordu ve Muslera enteresan bir şekilde daha ilk yarım saatin sonunda zaman geçiren jestler yaptı.
Uruguaylı kaleci sempatik bir adam ve onun böyle davranışlarına çok fazla şahit olmayız. Ama gerekçe açık: Galatasaraylılar, 15 yıllık galibiyetsiz serinin baskısını omuzlarında hissediyorlar. Uluslararası tecrübesi çok yüksek olan oyuncuları bile.
****
Altyapılarda Kuyt dersleri okutulmalı
Türkiye’de çok önemli yabancılar oynadı, çok büyük yıldızlar çok sayıda şampiyonluklar kazandılar. Bunların birçoğunu yeteneğiyle, attığı veya attırdığı gollerle hatırlayacağız; ama birini başka özellikleriyle: Bence Fenerbahçe’nin 35’lik delikanlısı Kuyt’ı bugünden itibaren 24 saat kamerayla kaydedip, altyapıda gençlere ders olarak okutmak lazım. Futbolda yeteneğin her şey olmadığının, olağanüstü becerili olmadan da muhteşem bir kariyer yapılabileceğinin ispatı gibi Kuyt…
Hatırlarsınız, dün 55’te Diego bir korner kullandı… Emenike’nin etkili kafa vuruşu direğin santimlerle yakınından auta giderken orada son bir ayak uzandı topa. O ayak, Kuyt’ındı. Ne zaman böyle bir kafa vuruşu o yakınlardan auta gitse, onun ayağı orda oluyordu çünkü. Yine oradaydı. Bu kez dürtemedi sadece içeri.
80’de attığı gol, jenerikleri süsleyecek güzellikte değildi. Ama maç kazandıracak sadelikteydi. Bu adamın işi bu: Evet, çok yetenekli değil. Evet, çok spektaküler işler yapmıyor. Ama sadeliği öyle göz alıcı bir formda beceriyor ki, öyle doğru anlarda öyle doğru yerde ki, maç kazandırıyor, şampiyonluk kazandırıyor, kupa kazandırıyor. Dün de öyle yaptı zaten.
****
İkili averaj eşitlendi, peki şimdi ne olacak?
Futbol garip bir oyun… Ligin ilk yarısındaki maçta Hasan Ali’nin net bir şekilde dışarıdan çevirdiği top asiste dönüşmüş, Fenerbahçe Türk Telekom Arena’da uzatmalarda farkı bire indirmişti.
Kadıköy’de de 63’te Olcan’ın son adam rolünde Emenike’yi düşürmesine rağmen kırmızı kart gelmedi ve bu kez de Galatasaray, bir hakem kararından avantaj sağlamış oldu. Sonuçta eğrisi doğrusuna denk düştü, iki maçın sonunda toplam skor eşitlendi: Birer galibiyet ve ikişer gol…
Galatasaray’la Fenerbahçe böylece ikili averajda eşitlenmiş oldu. Puanları ve gol averajları da birbirlerine çok yakın. Peki sezon sonunda bu iki takımın puanları, averajları ve attıkları gol sayıları eşit olursa kim üst sırada yer alacak? Belki şampiyonu, belki Şampiyonlar Ligi’ne veya Avrupa Ligi’ne gidecek takımı ne belirleyecek?
Futbol Müsabaka Talimatnamesi, Süper Lig’de bu yıl eşit puanlı takımların şu kriterlere göre sıralanacağını söylüyor:
Aynı puana sahip takım sayısı iki ise…
1)Önce bu iki takımın kendi aralarında oynadıkları müsabakalardaki puan üstünlüğüne bakılır.
2)Kendi aralarındaki müsabakalarda puan eşitliği varsa bu müsabakalardaki gol averajına bakılır. (Bu müsabakalarda atılan gollerde eşitlik varsa, deplasmanda fazla gol atan takım üstün sayılmaz)
3)Kendi aralarındaki müsabakalarda puan ve gol eşitliği devam ediyorsa, genel puantajdaki gol averajına bakılır.
4)Takımların gol averajları da eşit ise daha fazla gol atmış olan takım üstün sayılır.
5)Yukarıdaki bu şartlara rağmen eşitlik devam ediyorsa hükmen yenilgisi olmayan takım üstün sayılır. 6)Bütün bu şartlara rağmen eşitliğin devam etmesi halinde belirtilen esaslara göre ilgili takımlar arasında yapılacak tek maçlı eleme usulü uygulanacak bir müsabaka neticesinde kazanan takım üstün sayılarak nihai sonuç alınır.
Yani bu sezonu Fenerbahçe ile Galatasaray aynı puan, aynı averaj ve aynı gol sayısıyla bitirirlerse, Haziran ayında bu iki takım arasında tarafsız bir sahada bir play-off maçı oynanacak! Statüde belirtilmemiş ama sanırım bu maç da berabere biterse, neticeyi uzatmalar ve penaltı atışları belirleyecek…
****
Peki ya olur da BJK, FB ve GS sezonu aynı puanda bitirirlerse ne olacak?
Beşiktaş, ligin ilk yarısında Fenerbahçe ve Galatasaray’a 2-0 kaybetmişti. Olur ya, ikinci yarıda ezeli rakiplerini aynı sonuçla 2-0 mağlup ederse… Ve sezon sonunda üç büyük İstanbul takımı ligi aynı puanda bitirirlerse ne olacak?
İhtimali tabii ki çok çok düşük de olsa, eğer yukarıda bahsettiğim sonuçlar alınırsa, her üç takım ikili ve üçlü averajlarda dengeye geliyorlar; dolayısıyla sezon sonu olası bir puan eşitliğinde önce genel averaja, sonra atılan toplam gol sayısına bakılacak. Eğer tüm bu veriler eşitse, her üç takım, tarafsız bir sahada birbirleriyle toplam 3 maçlık bir play-off oynayacaklar, statüden anlayabildiğim kadarıyla…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS