• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 13 Nisan 2021
    • beIN Manşet, 12 Nisan 2021
    • beIN Manşet, 8 Nisan 2021
    • beIN Manşet, 6 Nisan 2021
    • beIN Manşet, 5 Nisan 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Al Jazeera

Biliç, Olcay'a şaka yapıyor olmalı!

Biliç, Olcay'a şaka yapıyor olmalı!
Uğur Meleke
Uğur Meleke
28 Kasım 2014

Olcay bu sezon 16 maça ilk 11’de başladı ve bunların tam 13’ünde oyundan çıkarıldı. Dün gece de Tripoli’de 62’de penaltı yaptırdıktan sadece iki dakika sonra 64’te değişiklik tabelasında yine onun numarası yanıyordu. Her ne kadar dile getirmese de bu durumun Olcay’ın canını sıktığına, hatta performansını da düşürdüğüne de eminim…

Euro 2008’de, o efsanevi İspanya Milli Takımı, üçlemenin ilk kupasına giderken gözden kaçan enteresan bir detay vardır: Rahmetli Aragones, üç grup maçının hepsinde, dakikalar 60’ı gösterdiğinde Iniesta’yı oyundan çıkarmıştır! Nihayet dördüncü maçta, İtalya önünde, yine dakikalar 60’ı gösterdiğinde değişiklik tabelasında Iniesta’nın numarası yanınca yıldız oyuncu Aragones’in yüzüne uzun uzun bakmış ve sanırım sessiz bir mesaj vermiştir. Sonra da Aragones, Iniesta’yı bir daha çıkarmamıştır zaten…

Galiba bu aralar Olcay’ın da Biliç’e vermesi gereken sessiz bir mesaj var… İyi oynuyor, çıkıyor. Kötü oynuyor, çıkıyor. Galipken çıkıyor. Mağlupken de çıkıyor. Yorulsa da çıkıyor, yorulmasa da! Evet, kulübede Kerim gibi iyi bir kenar oyuncusu var ve Biliç haklı olarak ona da dakika vermek istiyor. Ama Kerim girerken pekala Gökhan da, Sosa da, hatta kırmızı göreceğim diye kenara seslenen Atiba da çıkabilir zaman zaman!

Üstelik Biliç, Olcay’a bu sezon takmadı(!), geçen sezon da tam 21 kez oyundan çıkardı. Bu kadar istikrarlı, bu kadar enerjik bir oyuncunun, üstelik direkt bir gol silahının son zamanlarda böyle moralsiz olmasına, hatta biraz da gerilemesine bir de bu pencereden bakın derim ben…

Dün gece Tripoli’de dakika 65… Skor 2-0… Dakika 85… Skor 2-2… Rakibin isimsiz teknik direktörü
Vergetis üç değişiklik yapmış, birisi Barrales birinci golü atmış, diğeri Bakasetas ikincinin asistini yapmış… Beşiktaş’ın dünyaca meşhur hocası Biliç iki değişiklik yapmış, her zaman olduğu gibi, her skorda olduğu gibi, her durumda olduğu gibi tabelada Olcay ve Oğuzhan’ın numaraları var!

Galiba birilerinin Biliç’e değişiklik yaparken Olcay-Oğuzhan-Sosa-Kerim seçenekleri dışında birşeyler de deneyebileceğini, skora ve oyuna göre farklı hamleler yapabileceğini hatırlatması gerek.

*******

Mehmet Ekici on numara…

Trabzon için Metalist randevusu her açıdan çok kritik bir maçtı: Kazanılırsa, diğer maçların sonuçlarına bakılmaksızın son 32 turu garantilenecek, Lokeren devre dışı kalacak. Üstelik Legia’nın da puan kaybetmesi halinde son maçta Polonya’ya grup liderliği savaşı için gidilebilecek… Ki Legia’nın Trabzon’da aldığı mucizevi galibiyeti biliyoruz: Trabzonspor, şutlarda 26’ya 3 üstünlük kurduğu bir maçı büyük talihsizliklerle kaybetmişti evinde. Dolayısıyla Varşova deplasmanında da kazanması işten değil, lider bitirmek işten değil, son 32 turunda seri başı olmak işten değil.

Trabzon’un hafta sonu sükseli bir Galatasaray galibiyeti aldığı doğru. Adeta bir gövde gösterisiydi o maç. Şampiyonluk yarışında ben de varım, hatta güçlü bir şekilde varım dedi Karadeniz temsilcisi. Ama belli ki bu gövde gösterisi, bordo-mavilileri, özellikle de Yanal’ı biraz havaya sokmuş. Ve bence pek iyi olmamış bu hava.

Aslında Trabzon’un Galatasaray maçını kazanacağını bir hafta önceki Konya maçını izleyen herkes anlamıştı. Prandelli’nin Galatasaray’ının zaten seviyesi ortadaydı. Üstüne üstlük Jacky Bonnevay, Konya önünde çok doğru bir 11, çok uyumlu ve istekli bir 11 çıkartmış; Trabzon harika bir futbolla kazanmıştı maçı. Hallhodzic’in kurduğu, Bonnevay’in düzene soktuğu, hazır bir takım teslim aldı Yanal. Ve biri sakatlık, biri ceza nedeniyle iki ufak rötuş yapıp, aynı 11, aynı diziliş ve aynı anlayışla çıktı Galatasaray önüne. Konya’yı yenen o takımın, Galatasaray’ı da yeneceği açıktı bence.

Metalist önündeyse anlaşılmaz bir şekilde taşlarla oynanmıştı… İki maçtır 4-2-3-1 düzeniyle oturmuş bir resim veren takım, nedense maça üçlü savunmayla çıktı; ilk 20 dakikada Medjani savunmanın göbeğine girdi, beşlinin solunda Yusuf, sağında Bosingwa oynadı. Şaşkındı çocuklar. 20’de 4-3-3’e dönüldü, santrfor arkası oynayan Waris, sol açığa gitti bu kez. 60’taki değişikliklerle işler biraz daha karmaşıklaştı: Hâlâ tam pozisyonunu ve tam olarak maharetini çözemediğimiz Fatih Atik orta ikiliye girdi son yarım saatte. Taşlarla bu kadar çok oynanınca, herkes sık sık birbirine ne oynuyoruz, tam bölgemiz neresi diye bakınca, çok kolay kazanılacak maç ele yüze bulaştırıldı. Ve çok hayati bir iki puan bırakılmaya yüz tuttu Avni Aker’de… Neyse ki Bosingwa ciddiyeti ve Mehmet Ekici kalitesi isyan ettiler bu kayba. Ve izin vermediler.

İlk tebrik, adeta 32’sinde yeniden doğan, büyük profesyonel, büyük sporcu Jose Bosingwa’ya. İşini ne kadar sevdiğini, ne kadar saygı duyduğunu, ne denli oturmuş bir karakter olduğunu ispat ediyor her maçta. Yine dinamo gibiydi. Yine muhteşemdi. Yine liderdi Avni Aker’de.

İkinci tebrikse, her geçen gün büyüyen, olgunlaşan ve sessiz sedasız yıldız apoletini omzuna takan Mehmet Ekici’ye. Yine on numara oynadı genç adam. Yine maestro, yeni teknik, yine akıllı. Harika golüyle turu da onun getirmesi çok yakıştı. Eğer Mart’a kadar bu formunu sürdürürse onu Hollanda önünde milli takım 11’inde görmek için sabırsızlanıyorum.

*******

Sabri’nin affedildiği gün, Prandelli gitmişti

Prandelli’ye ne kadar saygı duyduğumu, yazılarıma ya da yorumlarıma göz ucuyla bakmış olanlar bilirler. Euro 2012’de onun yönettiği İtalya’yı 3 kez yerinde izleme fırsatı buldum ve o turnuvadan sonra hemen hemen bütün dünya gibi ben de ona, onun taktik esnekliğine, meslek içi eğitmenliğine hayran olmuştum.

Galatasaray’a geldiğinde de sarı-kırmızılıların tecrübeli kadrosunu geliştireceğini, Mancini gibi taktik varyasyonlara devam edeceğini ve kısa sürede görünür adımlar atacağını zannediyordum. Yanılmışım. Fena halde yanılmışım. Prandelli, maalesef Türkiye gerçeğiyle baş edemedi. Yapay batılı, gizli doğulu zihniyete hiç alışık olmamasının bedelini ağır ödedi.

Prandelli, 60’ına merdiven dayamış çok saygın bir teknik adam. Ama 40 yıla yaklaşan meslek hayatı, tek bir ülkede, İtalya’da geçmiş.Ve bazen maalesef dünyayla çok geç tanışabiliyorsunuz! Aysal’ın gözlerindeki ışıktan etkilendiğinde, onun 2 ay sonra kimsenin sebebini anlamadığı bir şekilde gideceğini tahmin edemezdi tabii ki. Ama Aysal’ın gitmesi, onun da bütün bir karizmasını, kariyerini, mesleğini hiçe sayıp, yeni yönetimin güdümüne kayıtsız koşulsuz girmesine neden olmamalıydı.

Bir kez Sabri-Eboue gibilerini ben kadroya almadım dediyse, artık onlarsız hayata devam etmeliydi. Üstelik de zaten kadrosunun şişkinliğinden şikayet ediyorken. Yeni yönetim Sabri’yi affeder affetmez onu en azından 11’e direkt koymayabilirdi. Bu, hem elindeki oyunculara, hem de 3 ay yaptığı antrenmana/taktiğe/düşünceye, herşeye ihanet anlamına geldi.

Aysal-Prandelli ikilisi görevdeyken Sneijder ne kadar değerliyse, Albayrak-Prandelli yönetiminde de o kadar değerli olmalıydı… Eğer aynı Prandelli aynı Sneijder’e; Aysal’lıyken farklı, Albayrak’lıyken farklı davranıyorsa, kimse onun adaletine inanmaz.

İtalya Milli Takımı’nda nasıl 21’likle 36’lığa eşit davrandıysa, Pirlo da Balotelli de onun kararlarına nasıl saygı duyduysa, nasıl Darmian iyiyse Darmian’ı, Giaccherini iyiyse Giaccherini’yi 11’e koyduysa, Galatasaray’da da aynı ölçüleri kullanmalıydı. Aylarca kötü oynayan Burak’la Selçuk’u sportif sebeplerle olduğuna inanmanın çok güç sayılacağı biçimde 11’e yapıştırıp, Umut’ları Furkan’ları evde unutmamalıydı…

Bu kadar yanlıştan bir doğru çıkması zordu. Evet belki Galatasaray’da suçlu sıralamasında Prandelli en tepede değil. Ama küçük ya da büyük, suçlulardan birinin de o olduğu kesin. Dik duramamak, Prandelli kariyerine de karizmasına da yakışmadı. Sanırım onun için en iyisi, dik durmaya alışık olduğu yerde, İtalya’da çalışmak…

********

Kartal, gücünü Caner’de denedi

Geçtiğimiz haftaki değerlendirmemizde İsmail Kartal’ın Fenerbahçe’de bir güç testine giriştiğini anlatmaya çalışmıştım. Bu hafta bu güç testi, daha da belirgin hale geldi: Bursa önünde 35’te Caner’i çıkararak, açıkça “patron benim” dedi Kartal: “Patron, başkan değil benim. Ve Kocaman’dan da, Yanal’dan da farklı düşüncelerim var”

Caner’in davranışının elle tutulur hiçbir tarafı yok tabii ki. Daha maçın başında yine itirazdan sarı kart gördü ve belli ki İsmail Hoca onun biletini o dakika kesmek istedi, kesemedi. Ama belki de devreye on dakika kala Caner’i çıkarmaktan daha doğrusu, genç oyuncuyu o dakikada çıkarmaktı.

Üstelik Kartal’ın güç denemeleri sadece Caner’le de sınırlı değil… Takımı 4-3-3’ten 4-4-1-1’e evirmek istiyor… Diego’yu on numarada kullanmak istiyor, hatta Bursa önünde onu çıkarınca Alper’i de aynı yerde oynatıp on numaralı düzeni sürdürdü. Sow’u soktuğunda sol açığa değil santrfora sokuyor, Emenike’yi sola kaydırıyor. Galatasaray maçının son yarım saatinde Alper-Kuyt-Caner üçlüsüyle hücumu oluşturmuştu, Gençlerbirliği önünde Webo-Sow çift santrfor denedi. Ve gözüken o ki, Kocaman’dan ve Yanal’dan farklılaşma adına denemeleri de sürecek.

Webo milli takımı bıraktı. Emenike’nin Nijerya’sı Afrika Kupası’na gidemedi. Belli ki Fenerbahçe Ocak’ta sadece Sow’dan mahrum kalacak. Olağanüstü bir aksilik olmazsa, devre arasında da transfer yapmayacaklar, büyük bir sorun yaşamayacaklar gibi. Fenerbahçe’nin yaşayabileceği tek sorunsa, Kartal’ın kurulu düzen üstünde çok fazla oynayıp, oturmuş ayarları kaybetme riski.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Al Jazeera
28 Kasım 2014
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Al Jazeera İçerikleri

  • Devamı
    Derbiden taşan 6 ders

    Hakem penaltıyı verdi-vermedi, golde ofsayt vardı-yoktu tozu dumanı geçtikten sonra derbiden geriye ne kalıyor sahi? Pereira, Hamzaoğlu,...

    Uğur Meleke 28 Ekim 2015
  • Devamı
    10 numara, Oğuzhan mı Yunus mu olur?

    Beşiktaş kadrosunun bu yıla özgü önemli bir avantajı, çok sayıda oyuncusunun Euro 2016’nın kıyısında olması. Ersan, İsmail,...

    Uğur Meleke 21 Ekim 2015
  • Devamı
    Fransa 2016 için 7 umut

    Bundan tam 1 yıl önce, 13 Ekim 2014’te ilk 3 eleme maçından 1 puan çıkarabilmiş ve Fransa’2016’yı...

    Uğur Meleke 13 Ekim 2015
  • Devamı
    Golleri alanlar değil, adamlar atıyor

    Pereira’nın, Van Persie’yi Akhisar maçında kazanma şansı varken kazanmaması önemli bir kayıp. Maçların ardından yanlışlarını gayet güzel...

    Uğur Meleke 8 Ekim 2015
  • Devamı
    Bazen olmadığında olmuştur!

      Lucas Leiva, Beşiktaş’a gelseydi ilk 11’de oynabilir miydi? Burak Yılmaz, West Ham’a gitseydi Galatasaray önde sıkıntı...

    Uğur Meleke 1 Ekim 2015
  • Devamı
    Halefler:3 Selefler:1

    Türk futbolunda geride kalan haftaya halef-selef senaryoları damga vurdu: Maaşını G.Saray’ın ödediği Dzemaili Genoa’da ilk 11 oynarken,...

    Uğur Meleke 24 Eylül 2015
  • Devamı
    7 isimle hafta sonu

    Beşiktaş’ın Dzsudzsak yerine Quaresma tercihi, herhalde yıllarca tartışacağı bir detay olacak. Ama Güneş, Picassovari dokunuşlarıyla bu tercihi...

    Uğur Meleke 17 Eylül 2015
  • Devamı
    Terim çok başarılı, çok da şanslı

    Fatih Terim’in Türk futbolundaki müstesna yeri, büyük başarıları başlı başına koca bir kitap konusu. Ama o kitabın...

    Uğur Meleke 10 Eylül 2015

Copyright © 1999 Meleke.com

Sneijder gitsin istiyorlar!
Duruşunu tarif edip durma, sadece dur Emre…