• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 8 Haziran 2023
    • beIN Manşet, 31 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 22 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 16 Mayıs 2023
    • beIN Manşet, 25 Nisan 2023
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Al Jazeera

2015’i diğer sezonlardan ayıran 5 fark

2015’i diğer sezonlardan ayıran 5 fark
Uğur Meleke
30 Haziran 2015

Süper Lig’de 57 koca yıl geride kaldı, 58’inci için gün sayıyoruz. Birçok sezon hafızalarda tek bir küçük iz bile bırakmadı; geçtiğimiz sezonu da muhtemelen üç büyüğün son haftalara sarkan heyecanlı yarışıyla ve fotofinişiyle hatırlayacağız sadece. Peki geçtiğimiz sezonu diğerlerinden farklı kılan teknik detaylar neler? 2014-15’te neler değişti, bu gelişmeler 2015-16’ya nasıl yansıyacak?

1)Herkes, Caner Erkin’ini arıyor
2013-14 ve 2014-15 sezonlarının anahtar oyuncularından birinin Caner olması Türkiye’de hemen hemen bütün antrenörleri etkiledi. Caner’in sol beke geçmesiyle Fenerbahçe’nin hücum gücünün neredeyse yüzde 50 artması, genç oyuncunun hemen her hücuma “artı bir” olarak katılması, özellikle yerli teknik adamların iştahını kabarttı, herkes takımının içinde bir Caner aramaya koyuldu.

Hamza Hamzaoğlu, İstanbul’daki Dortmund maçında son yarım saatte Yasin Öztekin’i sağ bekte kullandı mesela. Onda çok ısrar etmediyse de Olcan’ı sol bek olarak kullanma konusundaki ısrarı daha uzun sürdü. Olcan süper bir sezon geçirmedi ama Antep’te-Trabzon’da bek geçmişi olduğu için muhtemelen yeni sezonda da onu geri dörtlü içinde göreceğiz.

Hamzaoğlu, sol açıktan sol bek üretmede çok başarılı olamasa da onun bir rakibi, Abdullah Avcı, Galatasaray’a karşı son yarım saatte Visca’yı sol bekte kullanarak iyi verim aldı. Benzer iki kısa denemeyi Slaven Biliç de yaptı. Ama Olcay Şahan da Kerim Frei da, o pozisyonu sürekli oynayabilecekmiş gibi bir izlenim bırakmadı kimsede. Yılmaz Vural’ın sağ bekte santrfor Bertul’u denemesi de çok uzun ömürlü olmadı.

Bu denemelerin en başarılıları ise Anadolu’dan geldi: Geçen sezon Erciyes’te Cenk Ahmet’i sağ bekte kullanan Karaman, bu oyuncuya adeta yeni bir pozisyon kazandırdı. Bu yıl da Rize’de Eren Albayrak onun yönetiminde sol bekte oynamaya devam etti. Tüm bu devşirmeler içinde en verimlilerden biri de Konya’nın yeni sağ beki Ömer Ali Şahiner’di. Oriijini sağ açık olan ümit milli futbolcu, Aykut Kocaman döneminde sağ bekte gayet iyi bir çizgi yakaladı.

Tabii ki tüm bu adaylar içinde yeni Caner olmaya en çok yaklaşan adamı, Yusuf Erdoğan’ı unutmamak gerek. Ersun Yanal onu sol bekte kullanarak bir çok maçta ekstra bir silah çıkardı genç oyuncunun içinden. Ama Yusuf önde de öyle başarılı ki, kariyerini hangi pozisyonda sürdüreceğini kestirmek şu an için güç.

2) Kaleciler, Neuer’e özeniyor
Guardiola, Bayern Münih’te tiki-taka oyununu kurgularken kritik parçalarından biri de Neuer’di bu sezon. Dünya Kupası’nda Joachim Löw de ondan böyle bir hizmet bekledi, o da hocasını özellikle ikinci turdaki Cezayir maçında 29 ceza sahası dışı müdahaleyle haklı çıkardı. Luis Enrique’nin Barcelona’da benzer bir şekilde Bravo tercihi de söz konusu.

Dünya futbolunda böyle bir libero kaleci rüzgârı olunca Türk futbolunun da bundan etkilenmemesi mümkün değil tabii. Rüştü, Cordoba, Martinez gibi bu işleri çok seven kaleciler geçti Süper Lig’den. Muslera da bu yıl libero olmaya ciddi biçimde özendi. Karabük kalecisi Abdülaziz ve Beşiktaş’ın genç yıldızı Günay da bu işleri sevenlerden. Muhtemelen gelecek yıl Türkiye’de “libero kaleci” sevdası daha da ilerleyecek, koşu mesafesi istatistiğinde kalecilere daha fazla göz atacağız seneye.

3) Kimse savunmadan uzun vurmak istemiyor

Evet, bu yönde de global bir rüzgar var. Tabii sadece Şampiyonlar Ligi’ni izliyorsanız… Orada hep Real Madrid var, Barcelona var, Bayern var, PSG var, iyi stoperler var ve evet hiçbiri savunmadan uzun vurmak istemiyorlar…

Ama herkesin elinde Mascherano gibi, Boateng gibi, Marquinhos gibi harika savunmacılar yok ve aslında Avrupa’da orta sınıf takımlar hâlâ savunmadan uzun çıkma tercihi de yapabiliyorlar. Kalecinizin ayağı iyiyse ve santrforunuz da topları yerine indirebiliyorsa, bu da gerektiğinde gayet olası bir plan.

Sanırım bu konuda bu yıl Süper Lig’in en enteresan örneği, Yılmaz Vural’ın Karabükspor’u idi. Vural çok modern bir teknik adam ve hiçbir takımına savunmadan uzun vurdurmak istemiyor. Kasımpaşa ile küme düşerken de pasla çıkmaya çalışıyorlardı, Karabük’le küme düşerken de bundan vazgeçmediler. Niyet olumlu, ama sizin savunmacılarınız bunu becerecek kalibrede değillerse sonuçları acı olabiliyor. Karabük Galatasaray’a karşı savunmadan çıkarken böyle iki gol yedi, Beşiktaş’a karşı böyle on kişi kaldı. Ve hiçbir tabela, Karabük’ün savunmadan pasla çıkmaya çalıştığını yazmadı.

Galiba futbolda uzun top yok, kısa top yok, doğru top var. Eldeki imkanlar ne ise, ona uygun futbol var. En doğru plan galiba oyuncu kadronuza en uygun plan…

4) Umschaltspiel, gegenpressing rüzgârı, Türk futbolunu da etkiliyor
Avrupa’da tiki-taka killer (tiki taka katili) olarak bilinen, Klopp ve Heynckes’le büyüyen umschaltspiel (transition play, geçiş oyunu) örneklerine bu yıl Süper Lig’de de rastlandı.

Bu “geçiş oyunu” felsefesine göre, her an uyanık ve atik olmalısınız. Top sizde değilken de kazanacağınız anda yapacaklarınızı önceden çalışmalı ve bilmelisiniz. Topa her zaman sahip olamazsınız, hatta bazen sahip olmamanız daha iyi. Çünkü rakibinizin en zayıf olduğu an, ondan topu kaptığınız an. Onu organizasyonsuz, hazırlıksız yakaladığınız an. İki sezon önce Heynckes’in Bayern’inin Guardiola’nın Barcelona’sını, sonra Ancelotti’nin Real Madrid’inin Guardiola’nın Bayern’ini geçme metotları aşağı yukarı buydu.

Bu yıl Süper Lig’de bu anlayışı en iyi uygulayan ekip Başakşehir’di. Abdullah Avcı, 5 yıllık İBB dönemindeki iyi savunma, hızlı hücum prensiplerine gegenpressing (karşı pres, şok pres) mantalitesini de eklemiş. İBB’nin bir üst versiyonunu, Başakşehir’i üretmiş. Zaten kazandıkları puanla da mantalitelerinin ödülünü aldılar.

5) Ön liberolar devri kapanıyor
Geçtiğimiz on yıl, Türk futbolunda kesici önliberoların devri olarak geçti. Onlarca klasik kesici, üçüncü stoper gibi oynadı ve böyle milyonlar kazandı futboldan. Bu yıl bu klasik ön libero fetişizminden biraz sıyrılır gibi oldu Türk futbolu…

Tabii hemen hemen her çağdaş hamlede olduğu gibi bunda da öncü Şenol Güneş’ti. Daha önce Trabzon’2011’de Selçuk-Colman orta sahası ile ön liberosuz bir düzen kurmuştu. Bu yıl da Ozan-Belluschi ikilisiyle orta sahayı oluşturarak klasik bir ön libero kullanmadı genelde. Beşiktaş’ta da Şenol Hoca’dan bir sürpriz bekliyorum ben: Pekala birçok maça ortada Tolgay-Oğuzhan-Sosa üçlüsüyle çıkabilir Güneş.

Bu rüzgar sonucu Eskişehir’de Hürriyet, Bursaspor’da Bekir, Karabük’te Yiğit İncedemir, Kasımpaşa’da Kerem Şeras çeşitli sebeplerle eskisi kadar vazgeçilmez gözükmediler. Carl Medjani gibi, Mahmut Tekdemir gibi stoper kökenli ön liberolarsa gelişerek, çok daha fazla hücuma giderek adapte oldular yeni düzene.

Doğrusu kendini ön libero olarak tanımlayan tüm oyuncuların özellikle Medjani’ye ve Mahmut’a bakıp ders çıkarmaları lazım bence.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Al Jazeera
30 Haziran 2015
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Al Jazeera İçerikleri

  • Devamı
    Derbiden taşan 6 ders

    Hakem penaltıyı verdi-vermedi, golde ofsayt vardı-yoktu tozu dumanı geçtikten sonra derbiden geriye ne kalıyor sahi? Pereira, Hamzaoğlu,...

    Uğur Meleke 28 Ekim 2015
  • Devamı
    10 numara, Oğuzhan mı Yunus mu olur?

    Beşiktaş kadrosunun bu yıla özgü önemli bir avantajı, çok sayıda oyuncusunun Euro 2016’nın kıyısında olması. Ersan, İsmail,...

    Uğur Meleke 21 Ekim 2015
  • Devamı
    Fransa 2016 için 7 umut

    Bundan tam 1 yıl önce, 13 Ekim 2014’te ilk 3 eleme maçından 1 puan çıkarabilmiş ve Fransa’2016’yı...

    Uğur Meleke 13 Ekim 2015
  • Devamı
    Golleri alanlar değil, adamlar atıyor

    Pereira’nın, Van Persie’yi Akhisar maçında kazanma şansı varken kazanmaması önemli bir kayıp. Maçların ardından yanlışlarını gayet güzel...

    Uğur Meleke 8 Ekim 2015
  • Devamı
    Bazen olmadığında olmuştur!

      Lucas Leiva, Beşiktaş’a gelseydi ilk 11’de oynabilir miydi? Burak Yılmaz, West Ham’a gitseydi Galatasaray önde sıkıntı...

    Uğur Meleke 1 Ekim 2015
  • Devamı
    Halefler:3 Selefler:1

    Türk futbolunda geride kalan haftaya halef-selef senaryoları damga vurdu: Maaşını G.Saray’ın ödediği Dzemaili Genoa’da ilk 11 oynarken,...

    Uğur Meleke 24 Eylül 2015
  • Devamı
    7 isimle hafta sonu

    Beşiktaş’ın Dzsudzsak yerine Quaresma tercihi, herhalde yıllarca tartışacağı bir detay olacak. Ama Güneş, Picassovari dokunuşlarıyla bu tercihi...

    Uğur Meleke 17 Eylül 2015
  • Devamı
    Terim çok başarılı, çok da şanslı

    Fatih Terim’in Türk futbolundaki müstesna yeri, büyük başarıları başlı başına koca bir kitap konusu. Ama o kitabın...

    Uğur Meleke 10 Eylül 2015

Copyright © 1999 Meleke.com

Sözcü görüş: Kjaer
Socrates Dergi, Temmuz 2015